Meśelu-lleżîne keferû birabbihim(s) a’mâluhum keramâdin(i)şteddet bihi-rrîhu fî yevmin ‘âsif(in)(s) lâ yakdirûne mimmâ kesebû ‘alâ şey-/(in)(c) żâlike huve-ddalâlu-lba’îd(u)
Rablerine kafir olanların örneği, bir küle benzer, kasırga estiği bir günde bu kül, yelle savrulur gider. Kazançlarından hiçbir şey elde edemezler, işte budur doğru yoldan çok uzak bir sapıklık.
Rablerini inkâr edenlerin misali şöyledir: Onların (bütün) amelleri (ve birikimleri), fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. (Kâfirler) Kazandıklarından hiçbir şeyi (ellerinde tutmaya) güç yetiremezler. İşte uzak ve derin bir sapkınlık (içinde olmak) böyledir.
Rablerine inanmayıp, O'nu tanımayan kimselerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde sert rüzgarların savurduğu küle benzer, böyleleri kazandıkları iyi şeylerden de, ahirette hiçbir fayda sağlayamazlar. İşte budur, doğru yoldan çok uzak bir sapıklık.
Rablerini inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin iyilik namına işledikleri amelleri, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıkları iyiliklerin, kazandıkları hayırların karşılığında hiçbir şey elde edemezler. Başına buyruk yaşayarak büsbütün hak yoldan uzaklaşma, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih işte budur.
Rablerini inkar edenlerin örneği şudur: Onların yaptıkları fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte bu uzak bir sapıklıktır.
Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.
Rablerine küfredenlerin (kâfirlerin) hali şudur: Yaptıkları ameller (boşa gitme bakımından) fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu biri küle benzer. Kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez. İşte bu, hakdan uzak olan asıl sapıklıktır.
Kendilerini yaratıp büyüten Allah’ı inkâr edenlerin işleri; fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ellerinde tutamıyorlar. İşte en büyük sapıklık ve kayıp budur.
Rabblerini inkâr edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.
Tanrıya karşı, küfreden kimselerin işleri, fırtınalı bir günde yelin savurduğu bir küle benzer, yaptıkları işlerden, ellerine bir şey geçmez; bu en batak sapkınlıktır
Rablerini inkâr edenlerin (ve bu küfrü zulümle besleyenlerin) amelleri fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârda savrulan küle benzer, yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte koyu bir sapıklığın içinde olmak budur.
Kâfirlerin a’mâli bir furtınalı havada rüzgâra kapılan küllere benzer. Bu a’mâlin zerresini bulmazlar. Ânların ’amelleri derîn bir dalâletdir.
Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu uzak sapıklıktır.
Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.
Rablerini inkâr edenlerin yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir fayda göremezler. İşte bu, derin bir sapkınlıktır.
Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.
Rab'lerini inkar edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.
Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık budur.
Rablarına küfredenlerin meseli şudur: amelleri bir küle benzer ki onu fırtınalı bir günde rüzgar şiddetli savurmaktadır, kazandıklarından hiç bir şey ellerini geçmez, işte budur asıl o uzak dalâl
Rablerine nankörlük edenlerin yapmış oldukları amellerinin misali; fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünya hayatında iken, sözde hayır namına) yaptıklarından dolayı (âhirette) hiçbir şey elde edemezler. (Zira onlar Allah’ı ilâh edinmekle birlikte, putlara da ilâhlık vasfı verdiler ve yaptıkları iyi işleri, Allah rızası için yapmadılar.) İşte bu (durum, öldükten sonra telafisi mümkün olmayan) sapkınlığın ta kendisidir.
Rabb'lerine nankörlük edenlerin yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. İşte bu derin bir sapkınlıktır.
Rablerini küfr-ü inkâr edenlerin misâli şudur: yapdıkları işler fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey'i ellerine geçiremezler. İşte bu, (Hakdan) uzak sapıklığın ta kendisidir.
Rablerini inkâr edenlerin misâli şöyledir: Onların amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeye güçleri yetmez. İşte (haktan) uzak olan dalâlet budur.
Rablerini inkâr etmiş olan kimselerin (dünyada) yaptıkları işler, fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârların savurduğu küle benzer, kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur. *
Rablerini inkâr edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer. Kazandıkları şeylerin hiçbirisinden (azaba dayanacak) güç elde edemeyecekler. Bu, gerçekten çok uzak bir sapıklıktır.
Çalaplarını tanımıyanların yaptıkları işler fırtınalı bir günde sert yellerin savurduğu küllere benzer. Onlar kazandıkları nesnelerden hiçbirini değerlendiremezler. İşte büyük sapkınlık da buna denir.
Rablerini tanımayanların amelleri fırtınalı bir günde şiddetli rüzgâra uğrayan kül yığını gibidir. Onlar dünyada kazançlarından hiçbirini bulmaya kaadir olamazlar. İşte haktan uzak bir sapıklık budur.
Rablerine karşı nankörlük edenlerin işleri/amelleri tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte derin sapıklık budur.
Rablerini inkâr edenlerin amellerinin örneği, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte derin bir sapıklık (içinde olmak) budur.
Rab’lerini inkâr edenlerin oluşturdukları sistemler, ikiyüzlüce yaptıkları ibâdetler, kurdukları gösterişli ordular ve erdemlilik adına yaptıkları sözde hayra yönelik işler, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârların önünde savrulan küle benzer; küller nasıl rüzgarın esivermesiyle uçup gidiyorsa, onlar da darmadağın olup gidecekler! Ayrıca, Allah’a iman temeline dayanmaksızın yaptıkları iyilikler, Hesap Gününde toz duman olup gidecek ve böylece, yapıp ettiklerinden hiçbir yarar elde edemeyecekler. Öyle ki, o gün ilâhî teraziye koymaya değecek en ufak yararlı bir iş bile bulamayacaklar. İşte bu, gerçekten de haktan uzak ve derin bir sapmadır. Oysa göklerde ve yerde, insana doğru yolu gösterecek nice mûcizeler var:
Rabb’lerini inkâr etmiş olanların misâli: Onların amelleri kül gibidir. Rüzgâr onu fırtınalı bir günde şiddetle savurur. Kazandıklarından bir şey elde edemezler. Bu gerçekten Uzaklaştıran Sapkınlık’tır.
Hasılı Allah’ı inkar edenlerin amelleri, kasırgalı bir günde rüzgarla birlikte savrulup giden kül misali yok olur gider... Artık kazandıklarından elde avuçta hiçbir şey kalmamıştır. Artık yalnızlığın buruk acısı ile başbaşadırlar...
Rabbini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları şeyler fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.
Rablerini inkâr edenlerin yaptıkları işler; fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle, benzer.¹ Kazançlarından hiç bir fayda elde edemezler. İşte (haktan) uzak(lara) sapmak böyledir!
Rablerini inkara şartlanmış olanların yapıp-ettikleri, ²⁴ fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir; böyleleri kazandıkları [iyi] şeylerden [de ahirette] hiçbir yarar sağlayamazlar: çünkü [Allah’a karşı sergiledikleri] bu [inkarcı tutum] sapıklıkların en kötüsüdür. ²⁵
Rablerinin ayetlerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer; ellerine kazandıklarından hiçbir şey geçmez. İşte en derin sapıklık ve en büyük kayıp budur. 4/56, 18/105, 25/23, 39/63
Rablerini inkârda direnenlerin yapıp ettikleri (iyi şeyler), fırtınalı bir günde rüzgârın haşince saçıp savurduğu küle benzer; onların eline kazandıklarından hiçbir şey geçmez.[²⁰⁰⁰] Bu, işte budur hedefin çok uzağına düşmek.[²⁰⁰¹]
Rablerini inkar edenlerin durumuna şu örnek de verilebilir ki, onların amelleri, fırtmalı bir günde, şiddetli bir rüzgarın -öteye beriye savurduğu- bir kül yığınına benzer. Kazandıklarından (dünyada işlemiş olduğu amellerden ötürü ahirette) hiçbir sevap elde edemezler. İşte bu (doğru yoldan) tam sapıtmanın ta kendisidir.
Rablerini inkar edenlerin işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıklarından hiçbir şeyi (ahirette) ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur!
Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur.
Rab'lerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların iyi işleri, bir kül yığınına benzer. Fırtınalı bir günde rüzgâr onu şiddetle savurmaktadır. . . Kazandıklarından hiç bir şeyi ellerinde tutamıyorlar. İşte asıl kayıp, asıl sapıklık budur! [25, 23; 3, 117]
Rablerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur!
Rablerine küfür idenlerin amelleri, kuvvetli bir rüzgârın önüne gelen kül yığını gibidir. Kazandıkları a'mâl-i hayriyeden ellerine bir şey geçmez. İşte bu; rahmetden uzak dalâldir.
Rablerini görmezlikten gelenlerin işleri, fırtınalı bir günde sert rüzgârların savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. Telafisi mümkün olmayan kayıp işte budur.
Rablerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte en uzak sapıklık odur.
Rablerini inkâr edenlerin hali, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. En büyük aldanış işte budur.
Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.
meŝeli anlaruñ kim kāfir oldılar çalabı’larına anlaruñ 'ameli kül gibidür ķatı oldı aña yil bir günde kim ķatı esmek issidür güçleri yitmez ya'nį āħiretde andan kim ķazandılar nesene üzere. şol oldur azġunlıķ ıraķ.
Meẟeli ya‘nī ṣıfatı anlaruñ kim kāfir oldılar Çalaplarına. Anlaruñ ‘ameli külgibidür, ḳatı aña yil, bir günde kim ḳatı esmek issidür. Güçleri yitmeye an‐dan kim ḳazandılar nesne üzere. Şol oldur azġunluḳ ıraḳ.
Rəbbini inkar edənlərin (dünyadakı yaxşı) əməlləri fırtınalı bir gündə küləyin sovurub apardığı gülə bənzəyir. Onlar (dünyada) etdikləri əməllərdən heç bir fayda (savab) əldə edə bilməzlər. Budur (haqq yoldan) azıb uzaqlaşmaq! (Doğru yoldan uzaq düşməyin aqibəti belədir. Bir də haqq yola qayıtmaq çətindir!)
A similitude of those who disbelieve in their Lord: Their works are as ashes which the wind bloweth hard upon a stormy day. They have no control of aught that they have earned. That is the extreme failure.
The parable of those who reject their Lord is that their works are as ashes,(1892) on which the wind blows furiously on a tempestuous day: No power have they over aught that they have earned: that is the straying far, far (from the goal).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |