18 Nisan 2025 - 20 Şevval 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
İbrahim Suresi 13. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vekâle-lleżîne keferû lirusulihim lenuḣricennekum min ardinâ ev lete’ûdunne fî milletinâ(s) feevhâ ileyhim rabbuhum lenuhlikenne-zzâlimîn(e)

Kafir olanlar, peygamberlerine dediler ki: Ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. Rableri, onlara vahyetti: Mutlaka zalimleri helak edeceğiz.

İnkâr edenler, resullerine dediler ki: "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz, veya dinimize (ve bâtıl düzenimize ve dejenere edilmiş değerlerimize) geri döneceksiniz." Bunun üzerine Rableri kendilerine (nebilerine) vahyetti ki: "(Sabredin) Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz!"

Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, peygamberlerine dediler ki: “Ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, yahut da bizim dinimize dönersiniz!” Bunun üzerine Rableri elçilerine: “Var oluş gayesi dışına çıkanları, mutlaka helak edeceğiz” diye vahyetti.

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, Rasullerine:
“Elbette sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da, mutlaka dinimize döneceksiniz, bizim hayat tarzımızı benimseyeceksin” dediler. Rableri de onlara:
“Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz” diye vahyetti.

İnkar edenler peygamberlerine: "Kesinlikle ya sizi toprağımızdan çıkaracağız ya da bizim dinimize döneceksiniz" dediler. Bunun üzerine Rableri onlara şöyle vahyetti: "Zalimleri mutlaka helak edeceğiz.

İnkâr edenler, resullerine dediler ki: 'Muhakkak (ya) sizi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz.' Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: 'Şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz.

O (Peygamberleri) inkâr edenler, Peygamberlerine şöyle dediler: “- Çaresi yok, muhakkak sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahut dinimize dönersiniz. Bunun üzerine o Peygamberlere, Rableri şöyle vahy etti: “- O zalimleri muhakkak surette helâk edeceğiz;

O kâfirler, peygamberlerine: “Ya sizi memleketimizden çıkartacağız veya din ve milliyetimize dönersiniz” dediler. Allah da onlara: “Şüphesiz Biz, zalimleri yok edeceğiz.

Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: “Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka yolumuza döneceksiniz!” Rabbleri de onlara, “Zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!” diye vahyetti.

Küfretmiş olanlar, peygamberlerine dediler ki: «Ya çıkasın ilimizden, ya dönesin dinimize!»; «Herhalde zalimleri yokedeceğiz

13-14. İnkârcılar, resullerine; “Andolsun ki ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız ya da bizim dinimize (yaşam biçimimize) döneceksiniz” dediler. Rableri de resullere şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz. Ve onlardan sonra o yere sizi yerleştireceğiz. Bu (söz, hesap vermek üzere) benim huzuruma (günahkâr olarak) çıkmaktan çekinen ve benim azabımdan sakınan kimseler içindir.”

13, 14. Kâfirler "Yâ bizim dinimize ’avdet idiniz ve yâhud sizi memleketimizden çıkarırız." didiler. O vakit Allâh rasûllerine "Zâlimleri mahv ideceğim ânların memleketinde ânlardan sonra siz iskân ideceksiniz benden ve benim tehdîdlerimden havf idenlerin mükâfâtı budur." buyurdı.

13,14. İnkar edenler, peygamberlerine: "Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız" dediler. Rableri peygamberlere: "Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir." diye vahyetti.

İnkâr edenler, peygamberlerine; “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.”

13-14. İnkârcılar peygamberlerine, “Andolsun ya dinimize dönersiniz ya da sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkarırız!” dediler. Bunun üzerine rableri onlara, “O zalimleri elbette helâk edeceğiz ve onlardan sonra sizi mutlaka o yurda yerleştireceğiz! Bu lutuf, huzuruma çıkmanın kaygısını taşıyan ve tehdidimden çekinenler içindir” diye vahyetti.

Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!» Rableri de onlara: «Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!» diye vahyetti.

İnkarcılar elçilerine, "Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!," dediler. Rab'leri onlara, "Zalimleri yok edeceğiz," diye vahyetti,

İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti.

Küfredenler de resullerine dediler ki mutlak ve mutlak sizi toprağımızdan çıkarırız, yâhud ki milletimize dönersiniz, rabları da onlara şöyle vahiy verdi ki muhakkak ve muhakkak zalimleri ihlâk edeceğiz

O kâfirler, peygamberlerine, “Kesinlikle ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız ya da bizim inancımıza döneceksiniz!” dediler. Bunun üzerine Rableri onlara (peygamberlere) şöyle vahyetti: “Zâlimleri/kâfirleri mutlaka helâk edeceğiz!”

Gerçeği yalanlayan nankörler, resullerine: “Sizi mutlaka yurdumuzdan süreceğiz veya kesinlikle bizim milletimize¹ dönmek zorundasınız!” dediler. Bunun üzerine Rabbleri onlara: “Zalimleri mutlaka yok edeceğiz.” diye vahyetti.

1- Yaşam biçimimize, yolumuza, inanç sistemimize.

O küfredenler, peygamberlerine (şöyle) dediler: «Elbette ve elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahud mutlak ve mutlak dînimize döneceksiniz». Bunun üzerine Rableri kendilerine (o peygamberlere): «O zaalimleri muhakkak helak edeceğiz» diye vahyetdi.

Fakat inkâr edenler, peygamberlerine dedi ki: “Ya sizi mutlaka memleketimizden çıkarırız, ya da kesinlikle dînimize dönersiniz!” Bunun üzerine Rableri onlara (o peygamberlere) şöyle vahyetti: “(Biz) o zâlimleri muhakkak helâk edeceğiz!” (1)

(1)“Ders-i Kur’ân’ın muhâtablarından en kesretli (en kalabalık) tâife olan tabaka-i avâmın (halk tabakasının) basit fehimlerini (anlayışlarını) okşaya... Devamı..

O inkâr etmiş olanlar ise (gönderilen) elçilerine: ’Kesinlikle ya sizi toprağımızdan çıkaracağız (süreceğiz) ya da bizim dinimize (bizim ve atalarımızın inanç sistemine) döneceksiniz’ dediler. Bunun üzerine Rableri de onlara: ‘’ Biz (baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan ve insanların hidayet olma gayretlerine engel olan) o zalimleri mutlaka helâk edeceğiz” diye vahyetti.

Doğruları inkâr edenler, içlerinden seçilen elçilere “Ya sizi topraklarımızdan çıkartıp atacağız veyahut da bizim inançlarımıza geri döneceksiniz” demişti. Rabbleri bundan sonra elçilere “Haksızlık yapan zalimleri mutlaka helak edeceğiz.

Tanımazlar elçilerine dediler: «Sizi ne olursa olsun yurdunuzdan dışarı atacağız, ya da ne olursa olsun dinimize döndüreceğiz.» Bunun üzerine çalapları onların gönlüne şunu bildirdi: «Ne olursa olsun Biz kıyıcıları yok edeceğiz.

Kâfirler peygamberlerine ya sizi yerimizden çıkarırız veya dinimize, milletimize dönersiniz, demişlerdi. Rableri peygamberlere şöyle vahiy etti: «— Biz, zalimleri herhalde helâk edeceğiz».

İnkâr edenler, elçilerine dediler: “Ya sizi mutlaka yurdumuzdan [ard] sürüp çıkarırız yahut da bizim dinimize [millet] dönersiniz.” Rableri onlara, “Zalimleri mutlaka helak ederiz!”

Küfre sapanlar, peygamberlerine dediler ki: “Hiç tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz ya da dinimize geri döneceksiniz.” Böylelikle Rableri kendilerine, “Hiç şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz” diye vahyetti.

İlâhî çağrının hızla yayıldığını görerek telaşa kapılan, inanan insanların kendi yerlerini alarak kurdukları sistemin yıkılacağını, böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceğini çok iyi bilen kâfirler, Peygamberlerine dediler ki: “Artık sabrımızı taşırmaya başladınız! Ya bizim hayat tarzımıza tamamen uyup dinimize dönersiniz, ya da sizi yurdumuzdan sürüp çıkarırız!”
Bütün öğüt ve uyarılara rağmen, kâfirlerin artık iman etmeyecekleri anlaşılmış, iman ve inkâr cephesi, kesin çizgiyle birbirinden ayrılmıştı. Bunun üzerine, Rab’leri elçilerine şöyle vahyetti: “Korkmayın!Biz bu zâlimleri kesinlikle helâk edeceğiz!”

İnkâr etmiş olanlar, kendi rasûlleri için: -“Ya milletimize geri dönersiniz veya sizi yerimizden / yurdumuzdan çıkarırız” dediler. Onlara rabb’leri vahyetti ki:
“Elbette, Zâlimler’i helâk ederiz”.

İnkarcıların ise elçilere karşı son sözü: " Ya biz sizi topraklarımızdan sürüp çıkaracağız, ya da siz tekrar bizim dinimize döneceksiniz. " demek olmuştur. Tanrı da bunun üzerine elçilerine hep şunu fısıldamıştır: " zalimleri helâk edeceğiz

İnkâr edenler elçilerimize dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka yasalarımıza uyacaksınız. Bizim düzenimizden dışarıya çıkmayacaksınız." <>Bunun üzerineRabbin onlar için hükmünü bildirdi. "Elçilerimize karşı çıkan, onlara eziyet eden zalimleri mutlaka yok edeceğiz."

13,14. Kâfir olanlar elçilerine şöyle demişlerdi: “Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!” [*] Rableri de “Zalimleri mutlaka helak edeceğiz! Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz” [*] diye onlara vahyetmişti. İşte bu (durum) makamımdan korkan ve tehdidimden sakınanlar içindir.

Benzer mesaj: A‘râf 7:88 Benzer mesajlar: A‘râf 7:129, 137; Enbiyâ 21:105; Nûr 24:55; Kasas 28:5.

Kâfirler, Peygamberlerine: “Ya bizim dinimize tam olarak geri döneceksiniz ya da biz, sizi memleketimizden süreceğiz.” deyince, Rableri Peygamberlere: “Biz de zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz...”¹

1 Zâlimler, azıtıp tecavüze kalkıştıkları zaman davetin zamanı tamamlanmış olur. Artık onlara delil getirmenin bir manası kalmaz. Onlara yapılacak tek... Devamı..

Ama hakkı inkar eden toplumlar, elçilerine şöyle dediler: “Ya bizim yolumuza dönersiniz, ya da kesinlikle sizi ülkemizden sürüp çıkarırız!” ¹⁶ Bunun üzerine Rableri elçilerine: ¹⁷ “Biz bu zalimleri mutlaka tepeleyeceğiz!” diye vahyetti,

16 Karş. 7:88-89. Kaydedilen ayetlerde Şuayb Peygamber’in karşısına bu zora koşucu seçenekle çıkılmıştı.17 Lafzen, “onlara”.

Gerçekleri örtbas eden o kâfirler elçilerine şöyle demişti: “Ya sizi bu ülkeden sürüp çıkarırız ya da bizim inanç sistemimize geri dönersiniz.”1 Rableri de onlara şöyle vahyetti: “İnanca baskı yapan zalimleri, kesinlikle helak edeceğiz.2 17/88-89, 210/103, 30/47, 40/51, 41/18

Sonunda inkârda direnenler rasullerine (iki seçeneğiniz var) dediler: “Ya sizi yurdumuzdan sürüp çıkarırız veya bizim inancımıza dönersiniz!”[¹⁹⁹⁷] Bunun ardından Rableri kendilerine şöyle vahyetti: “Zalimleri kesinlikle helâk edeceğiz;

[1997] İnanca karşı zorbalığın tarihte yaşanmış fakat tarihte kalmamış bir örneği (Krş: 7:88-89).

Kafirler ise: "Elbette sizi yurdumuzdan çıkaracağız, meğer ki bizim dinimizi kabul edersiniz" diyerek peygamberlerini tehdit ettiler, (bunun üzerine) Rableri peygamberlerine: "Elbette biz o salimleri helak edeceğiz.

İnkâr edenler, resullerine dediler ki; "Biz sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz" dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: "Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz."

Ve kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi yurdumuzdan çıkarırız, veyahut bizim milletimize dönüverirsiniz.» Artık Rableri de onlara vahyetti ki: «Elbette biz o zalimleri helâk edeceğiz.»

13, 14. Kâfirler resullerine dediler ki: “Ya sizi yurdumuzdan kovarız, yahut bizim dinimize dönersiniz. ”Rab'leri de onlara vahyetti ki: “Elbette Biz o zalimleri imha edeceğiz ve onlardan sonra o ülkeye sizi yerleştireceğiz. İşte bu, huzuruma çıkmaktan ve uyardığım azaptan çekinenler içindir. ” [7, 88; 27, 56; 17, 76; 8, 30]

Bu âyet, Hz. Peygamber (a.s.)’ın vatanından hicret edeceğine, fakat daha sonra kendisini çıkaranların yerine hakim olacağına işaret etmektedir.... Devamı..

İnkar edenler, elçilerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz!" Rableri de onlara şöyle vahyetti, "zalimleri mutlaka helak edeceğiz!"

Onlardan kâfir olanlar rasûllerine: "Sizi memleketimizden çıkaracağız, yâhud milletimize dönersiniz." didiler. Bunun üzerine rableri rasûllere: "Biz zâlimleri helâk ideceğiz"

O kâfirler elçilerine şunu söylediler: “Ne pahasına olursa olsun ya sizi ülkemizden çıkarırız ya da dinimize dönersiniz; bunun başka yolu yok.” Allah da onlara şöyle vahyetti: “Yanlış yapan o kimseleri kesinlikle etkisizleştireceğiz.

Kafir olanlar ise, Peygamberlerine :-Ya bizim yolumuza geri dönersiniz ya da sizi ülkemizden çıkarırız, dediler. Rab'leri peygamberlere şöyle vahyetti:-Zalimleri elbette helak edeceğiz,

İnkâr edenler ise, peygamberlerine, “Ya bizim dinimize girersiniz, ya da sizi yurdumuzdan çıkarırız” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: Biz zalimleri helâk edeceğiz.

Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."

daħı eyitti anlar kim kāfir oldılar yalavaçlarına “çıķaravuz sizi yirümüzden tā dönesiz girü dįnümüze.” pes vaḥy eyledi anlara çalabı’sı anlaruñ kim “helāk eyleyevüz žālimleri”.

Daḫı eyitdi: Anlar kim kāfir oldılar peyġamberlerine. Çıḳaravuz yirümüz‐den, ya dönesiz dīnümüze. Pes vaḥy eyledi anlara Çalapları, helāk eyleye‐vüz ẓālimleri.

Küfr edənlər peyğəmbərlərinə dedilər: “Ya sizi yurdumuzdan çıxarıb qovacağıq, ya da mütləq dinimizə dönəcəksiniz!” Rəbbi də onlara (peyğəmbərlərə) belə vəhy etdi: “Biz o zalımları mütləq məhv edəcəyik!

And those who disbelieved said unto their messengers: Verily we will drive you out from our land, unless ye return to our religion. Then their Lord inspired them, (saying) : Verily We shall destroy the wrong doers,

And the Unbelievers said to their messengers: "Be sure we shall drive you out of our land, or ye shall return to our religion."(1887) But their Lord inspired (this Message) to them: "Verily We shall cause the wrong-doers to perish!

1887 The arguments in a circle were explained in the last note. But Infidelity looks upon argument merely as an amusement. Its chief weapon is physica... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.