Ve-in mâ nuriyenneke ba’da-lleżî ne’iduhum ev neteveffeyenneke fe-innemâ ‘aleyke-lbelâġu ve’aleynâ-lhisâb(u)
Onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de sana düşen vazife, ancak tebliğdir, seni öldürsek de ve hesap, bize aittir.
Onlara (azap cinsinden) va’ad ettiklerimizden bir kısmını Sana göstersek de, veya (bundan önce) Senin hayatına son versek de; (zalimler ve hainler asla kurtulacak değildir. Ey Resulüm!) Sana düşen sadece tebliğ ve davettir. Hesap görmek Bize aittir.
Şimdi onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmının başlarına geldiğini, ister sana sağlığında gösterelim, ister bundan önce seni öldürelim, her iki durumda da sana düşen, ancak mesajı tebliğ etmek, duyurmaktır. Hesap görmek ise, bize aittir.
Onlara vaadettiklerimizin bazılarını sana göstersek de senin canını alsak da sana düşen sadece tebliğdir. Hesap görmek ise bize aittir.
Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğ etmek, hesap (sormak) bize aittir.
Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, seni (bundan önce) vefat ettirsek de, ey Rasûlüm sana düşen ancak tebliğdir. Hesaba çekip ceza vermek de yalanız bize aittir.
Eğer onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana göstersek (gerçekleştirsek, onların işini bitirsek) veya seni vefat ettirsek, bil ki sana düşen, yalnızca tebliğdir. Bize düşen de hesap görmektir.
Ya onlara vaad ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz; yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak da bize düşer.
Onlar için söz verilen şeylerin, sana gösteririz birtakımını, ya da seni alırız, sana düşen ancak eriştirmek, bize düşen hesaptır
Onlara vaad ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstersek yahut seni, (onu görmeden) vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmektir. Bize düşen de hesaba çekmektir.
Gerek tehdîdlerimizden bir kısmı husûl bulsun ve gerek husûl bulmazdan evvel seni yanımıza çağıralım senin vazîfen tebliğdir ve senden hesâb sormak bize ’âiddir.
Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de senin canını alsak da, vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize düşer.
Onlara haber verdiğimiz azabın bir kısmını sana ister gösterelim, ister (bundan önce) seni vefat ettirelim, senin görevin sadece tebliğ etmektir; hesaba çekmek bize aittir.
Biz, onlara vâdettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir.
Onlara söz verilenlerin bir kısmını sana göstersek de, senin canını alsak da, sana düşen görev bildirmektir. Hesap ise bize düşer.
Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmek, bize düşen de hesaba çekmektir.
Onlara yaptığımız vaıydin bazısını sana muhakkak göstersek de yâhud seni vefat ettirsek de her halde belağ sana, hisab bizedir
(Resûlüm!) Onlara (kâfirlere, azap olarak) vadettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de veya (bundan önce) seni vefat ettirsek de hiç şüphesiz sana düşen sadece tebliğdir. Hesap görmek bize aittir.
Bizim onlara (onların başına gelib çatacağına) söz verdiğimiz (azâb) ın bir kısmını sana göstersek de, yahud seni (ondan evvel) öldürsek de ancak sana düşen (vazîfe, risâletini) tebliğ etmekdir. Hesâb (ları, cezaları) da yalınız bize âiddir.
Onlara va'd ettiğimiz (azâb)ın bir kısmını sana (onları helâk etmekle dünyada)göstersek veya seni (daha önce) vefât da ettirsek, artık sana düşen ancak tebliğdir; hesab görmek ise bize âiddir.
Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de seni (bundan önce) vefat ettirsek de, (ey Resulüm) sana düşen ancak tebliğtir. Hesap sormak da yalnız bize aittir.
Eğer biz, inkâr edenlere vaat ettiğimiz şeyleri sana göstersek de veyahut seni öldürsek de, sana düşen açıkça tebliğdir. Hesap sormak bize aittir.
Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, daha önce senin canını alsak da sana düşen yalnız bildirmektir. Hesabını görmek ise bize düşer.
Ya onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sen sağ iken sana gösteririz, yahut göstermeden evvel senin ruhunu alırız, sana ancak risaleti tebliğ düşer, bize de hesap.
(Ey Peygamber!) Onlara vaat ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana göstersek de (göstermeden) senin canını alsak da (değişmez). Senin vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek de Biz’e düşer.
Onlara (azap olarak) vaat ettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de (göstermeyip) senin hayatına son versek de sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir.
Onları tehdit ettiğimiz azap ve felâketlerinbir kısmını daha dünyadayken gerçekleştirerek, özlemini çektiğin mutlu ve aydınlık günlerisana hemen göstersek de; çetin bir mücâdelenin ardından seni vefât ettirerek mükafatını âhirete ertelesek de,her iki durumda da senin görevin, yalnızca hakîkati tebliğ etmektir; hesabı görmek ise Bize aittir. O hâlde, ey Müslüman! Emek ve gayretlerinin semeresini görüp görmeyeceğini hesaba katmadan Kur’an’ı duyurmaya, anlatmaya devam et; bu uğurda can vermek gerekse bile, Allah yolunda mücâdeleden vazgeçme! O zaman göreceksin ki, İslâm hızla yayılacak ve küfür cephesi gün be gün eriyip yok olacaktır:
Onlara vaad ettiğimizin bazısını sana göstersek de, seni vefat ettirsek de, doğrusu sana düşen görev, Tebliğ Etmek’tir / Bildirim’dir. Hesaba Çekmek bize aittir.
Resulüm! Sen, onlara vereceğimiz cezanın bir kesitini, daha ölmeden mutlaka göreceksin. Sen işine bak, tebliğ görevine devam et. Hesap ve ceza işini de bize bırak.
İnkâr edenlere vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek veya sana göstermeden senin dünya hayatını bitirsek sonuç değişmez. Senin görevin sadece tebliğ etmektir. İnkâr edenlerin hesabını görmek bize aittir.
Biz onlara vadettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de [*] sana ancak (Allah’ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. [*] Hesap, yalnız bize aittir.
Onlara vâdettiğimiz (azabın) bir kısmını sana göstersek de senin hayatına son versek de (fark etmez) tebliğ sana, (onların) hesabı(nı görmek de) Bize aittir.¹
İMDİ, onlara vaad ettiğimiz [azabın] ⁷⁸ bir kısmının [başlarına geldiğini] ister sana [sağlığında] gösterelim, ister [bundan önce] seni öldürelim, her iki durumda da sana düşen ancak mesajı tebliğ etmek, duyurmaktır; hesabı görmek ise Bize aittir.
Şimdi onlara tehdit ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, ya da senin ölümünü takdir etsek unutma ki sana düşen sadece tebliğdir.1 Onları hesaba çekmek bize düşer.2, 124/54, 288/2
İMDİ, onları tehdit ettiğimiz (cezanın) bir kısmını ister sana (daha hayatında) gösterelim, isterse (ondan önce) senin ölümünü takdir edelim: unutma ki sana düşen yalnızca tebliğ etmektir; (onların) hesabını görmekse sadece bize düşer.
(Ey Muhammed) Onlara yaptığımız va'adlerin (tehdit ve azapların) bir kısmını sana göstersek de veya seni (ondan önce) vefat ettirsek de, sana düşen görev (Rabbinin emirlerini) tebliğ etmektedir, onların hesabını görmek (amellerinin cezasını vermek) ise bize aittir.
Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek ya da seni vefat ettirsek senin görevin sadece tebliğ etmek veonların hesap görmek de bize aittir.
Ve eğer onlara vaadettiğimizin bazısını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de, sana ait olan ancak tebliğdir. Bize ait olan da hesaptır.
Ya onları uyardığımız birtakım belaların bir kısmını sana gösterir, ya da bundan önce senin ruhunu teslim alırız, fark etmez. Zira senin görevin sadece tebliğ etmektir, hesap görmek ise Bize aittir. [88, 21-26]
Ya onları uyardığımız şeylerin bir kısmını sana gösteririz, ya da (bundan önce) senin canını alırız (fark etmez). Sana düşen, sadece duyurmaktır. Hesap görmek bize düşer.
Eğer biz, onlara va'd iylediğimiz 'azâbın ba'zılarını sana göstersek veyâ görmezden evvel seni vefât itdirsek her halde sana vâcib olan ancak teblîğdir. Onların ru'yet-i hesâbı bize 'âiddir.
Onları tehdit ettiğimiz şeyin[*] bir kısmını sana göstersek de seni vefat ettirsek de sana düşen yalnızca tebliğdir. Hesabını sormak bizim işimizdir.
Onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek ya da (daha önce) senin ölümünü takdir etsek, senin görevin ancak tebliğdir. Hesaba çekmek bize aittir.
Onlara vaad ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de, bundan önce senin canını alacak olsak da, sana düşen tebliğ etmek, Bize düşen ise hesap görmektir.
Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
daħı eger gösterevüz saña bir nicesini anuñ kim va'de eylerüz anlara yā öldürevüz seni bayıķ üzerüñedür degürmek daħı üzerümüzedür hisāb eylemek.
Daḫı [a]nı (?) gösterevüz bir niçeyi anı kim va‘de eylerüz anlara, ya öldüre‐vüz seni, bayıḳ üzerüñedür degürmek. Daḫı üzerümüzedür ḥisāb eylemek.
Onlara və’d etdiyimizin (əzabın) bir qismini sənə göstərsək də və ya (ondan qabaq) səni öldürsək də (Öz dərgahımıza götürsək də, fərq etməz). Sənin vəzifən ancaq (dini) təbliğ etməkdir. Haqq-hesab çəkmək isə Bizə aiddir!
Whether We let thee see something of that which We have promised them, or make thee die (before its happening), thine is but conveyance (of the message), Ours the reckoning.
Whether We shall show thee (within thy life-time) part of what we promised them or take to ourselves thy soul (before it is all accomplished),- thy duty is to make (the Message) reach them: it is our part to call them to account.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |