Kâle kâ-ilun minhum lâ taktulû yûsufe veelkûhu fî ġayâbeti-lcubbi yeltekithu ba’du-sseyyârati in kuntum fâ’ilîn(e)
İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, Yusuf'u öldürmeyin; onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alıp (gitsin) .”
İçlerinden biri Yusuf'u öldürmeyin demişti, mutlaka bir şey yapacaksınız bir kuyuya atın bari de gelip geçenlerden onu bulup alan olsun.
Bir diğeri: “Hayır, Yûsuf'u öldürmeyin” diye söze karıştı. “Eğer mutlaka birşey yapmanız gerekiyorsa, onu bir kuyunun dibine atın; nasıl olsa onu oradan geçen bir kervan bulup yanına alır.”
İçlerinden sözü dinlenen biri:
“Yûsuf'u öldürmeyin, eğer mutlaka ona bir şey yapacaksanız, onu suyu çekilmek üzere olan bir kuyuya atın da, geçen kervanlardan biri onu alıp götürsün” dedi.
İçlerinden bir söz sahibi dedi ki: "Yusuf'u öldürmeyin. Eğer bir şey yapacaksanız, onu kuyunun derinliklerine atın; yolcu kafilelerinden biri kendisini bulsun."
İçlerinden bir sözcü dedi ki: 'Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın.'
İçlerinden bir söz sahibi de şöyle dedi: “- Yûsuf'u öldürmeyin de, bir kuyu dibine bırakın ki, bir yolcu kâfilesi onu yitik mal olarak alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın.”
Onlardan biri: “Eğer bir şey yapacaksanız, Yusuf’u öldürmeyin. Onu pek derin olmayan kuyunun görünmez bir yerine atın ki, yoldan geçen bir kervan onu bulsun, götürsün” dedi.
Onlardan biri, “Yûsuf'u öldürmeyiniz; eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da, geçen kervanlardan biri onu alsın” dedi.
İçlerinden biri dedi: «Eğer yapacaksanız, Yusuf'u öldürmeyip, kuyuya atasınız, kervanlardan biri bulup götürür»
İçlerinden (daha insaflı olan) bir sözcü de dedi ki: “Yusuf'u öldürmeyin, eğer ona illa da bir şey yapacaksanız onu bir kuyunun içine/dibine bırakın ki (oradan geçen) kafilelerden biri onu bulup alsın (ve uzak diyarlara götürsün).
İçlerinden biri: "Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın. Böyle yaparsanız yolculardan onu bulup alan olur" dedi.
Onlardan bir sözcü, “Yûsuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın” dedi.
Onlardan biri: Yusuf'u öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi. *
Onlardan birisi şöyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın. Böyle yaparsanız kervanlardan biri onu bulup götürebilir."
İçlerinden bir söz sahibi şöyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, bir kuyunun dibine bırakın da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın."
İçlerinden bir söz sahibi, Yusüfü, dedi öldürmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki kafilenin biri onu lekît olarak alsın, eğer yapacaksanız böyle yapın
İçlerinden, sözü geçerli olanı: “Yûsuf'u öldürmeyin, eğer bir şey yapacaksanız onu bir kuyunun dibine bırakın, kervanlardan biri onu alsın.”
İçlerinden bir sözcü: «Yuusufu öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın da bir yolcu kaafilesinden biri onu (yetik olarak) alsın. Eğer (mutlakaa) yapacaksanız (bari böyle yapın)» dedi.
İçlerinden söz sâhibi olan biri (Yehûda ise): “Yûsuf'u öldürmeyin; onu kuyunun dibine bırakın da, geçen kafilenin biri onu (bulup) alsın; eğer (gerçekten ona bir şey)yapacak kimseler iseniz (bâri böyle yapın!)” dedi.
İçlerinden birisi “Yusufu öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine atın. Eğer bu şekilde yaparsanız, (oradan geçen) bir kervan onu orada bulup götürür” dedi.
Onlardan biri: «— Eğer yapacak iseniz [⁷] Yusuf/u öldürmeyin, onu kuyu dibine atın da gelip geçenlerden biri onu oradan alsın» demişti.*
Onlardan bir söz sahibi dedi ki: “Yusuf'u öldürmeyin, Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, onu bir kuyunun dibine bırakın da (oradan geçen) kafilenin biri onu bulup alsın.”
İçlerinden nisbeten daha insaflı olan biri, “BenceYûsuf’u öldürmeyin; eğer mutlaka bir şey yapacaksanız, onu şehrin dışındaki bir kuyunun içine atın; oradan geçen kervanlardan biri onu alıp uzak diyarlara götürsün. Böylece, elimizi kana bulamadan amacımıza ulaşmış oluruz.” dedi.Bu teklif, diğerleri tarafından da kabul edildi ve sinsi plân uygulanmaya başlandı:
İçlerinden (başka) bir sözcü: “Eğer (Yûsuf’a bir şey) yapmak istiyorsanız, Yûsuf’u öldürmeyip, bir yolcu kafilesinin alıp götürmesi için, onu bir kuyunun dibine bırakın.”1 dedi.*
Bir diğeri: “Hayır, Yusuf'u öldürmeyin!” diye söze karıştı, “Eğer mutlaka bir şey yapmanız gerekiyorsa, o'nu bir kuyunun dibine atın; (nasıl olsa) o'nu [orada] bir kervan bulup yanına alır.” 15
İçlerinden bir diğeri; “Yusuf’u öldürmeyin, eğer illa da yapacaksanız onu bir kuyunun derinliklerine bırakın; böylece kervanlardan biri alıp götürsün.” dedi.
Bir diğeri ileri atılarak “Yusuf’u öldürmeyin!” dedi ve ekledi: “İlle de bir şey yapacaksanız, onu bir kuyunun[1833] derinliklerine bırakın; nasıl olsa bir kervan gelip ona el koyacaktır.”*
Onlardan bir söyleyici dedi ki: «Yusuf'u öldürmeyin ve O'nu kuyunun dibine atıverin, O'nu kâfilelerden biri alıverir, eğer siz yapacak kimselerden iseniz» (böyle yapınız).
İçlerinden biri: “Yusuf'u öldürmeyin de bir kuyu dibine bırakın. Yolcu kafilelerinden biri onu yitik olarak alıp götürsün. Eğer yapacaksanız böyle yapın! ” dedi. {KM, Tekvin 37, 22-26}
İçlerinden bir sözcü: "Yusuf'u öldürmeyin, onu kuyunun dibine atın, kervanlardan biri onu (görüp) alsın; eğer yapacaksanız (böyle yapın)," dedi.
İçlerinden sözü dinlenen biri şöyle dedi: “Yusuf’u öldürmeyin, o su çukurunun dibine bırakın da kervanlardan biri onu alsın. Yapacaksanız böyle yapın.”
İçlerinden biri:-Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun derinliklerine bırakın. Yolculardan biri alıp götürsün. Yapacaksanız böyle yapın, dedi.
İçlerinden biri “Yusuf'u öldürmeyin,” dedi. “Eğer yapacaksanız, bir kuyu dibine bırakın da kafilelerden biri onu bulup alsın.”
İçlerinden söz alan biri şöyle konuştu: "Yûsuf'u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın; gelip geçen kafilelerden biri onup bulup alır. Yapacaksanız böyle yapın!"
eyitti eyidici anlardan “öldürmeñ yūsuf’ı daħı bıraġuñ anı ķuyu dibine götüre anı bir nicesi yüriyicilerüñ eger olasız işleyiciler.”
Bir başqası (Rubil və ya Şəm’un) belə dedi: “Yusifi öldürməyin, onu bir quyunun dibinə atın. Əgər belə etsəniz, yol keçənlərdən biri onu götürər”.
One among them said: Kill not Joseph but, if ye must be doing, fling him into the depth of the pit; some caravan will find him.
Said one of them: "Slay not Joseph, but if ye must do something, throw him down to the bottom of the well: he will be picked up by some caravan of travellers."(1641)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |