25 Ocak 2025 - 25 Receb 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 66. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ câe emrunâ necceynâ sâlihan velleżîne âmenû me’ahu birahmetin minnâ vemin ḣizyi yevmi-iż(in)(k) inne rabbeke huve-lkaviyyu-l’azîz(u)

Emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber bulunan inananları, bir rahmet olarak kurtardık ve o günün horluğundan necat verdik onlara. Şüphe yok ki Rabbin, çok kuvvetlidir, o, pek üstündür.

Vaktâki emrimiz (ve takdirimiz) gelip çatınca, tarafımızdan bir rahmetle Salih’i ve onunla birlikte iman edenleri, o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, Güçlü olandır, Azîz olandır.

Nihayet azap emrimiz gelince, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, katımızdan bir rahmetle hem yaşadıkları bu dünyada kurtardık, hem de kıyamet gününün rezilliğinden. Doğrusu senin Rabbin, gerçekten sınırsız kuvvet ve kudret sahibi, yüceler yücesidir.

Planımız, azâbımız gerçekleştirilirken Sâlih'i ve onunla beraber, iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet olarak azaptan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin güçlü, kudretli ve hükümrandır.

Nihayet emrimiz gelince Salih'i ve beraberindeki iman edenleri bizden bir rahmetle o günün aşağılığından kurtardık. Muhakkak ki senin Rabbin güçlü ve yüce olandır.

Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve onunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır.

Azab emrimizin vakti gelince, Sâlih'i ve beraberinde iman etmiş olanları, tarafımızdan bir merhamet ile kurtardık; hem o günün rüsvaylığından da... Gerçekten senin Rabbin çok kuvvetlidir, her şeye galibdir.

Azap emrimiz geldiği zaman, Salih ve onunla beraber inananları, Biz’den bir rahmet ile kurtardık. O günün alçaltıcı durumundan da (kurtardık.) Şüphesiz Rabbin, kuvvet ve izzet sahibidir.

Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak azaptan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir; galip gelendir.

Buyrumumuz gelince tarafımızdan rahmetimizle inan eden kimselerle birlikte, Salih'i de günün horluğundan kurtardık, güçlü olan, emre olan O, senin Tanrın

Ve derken, (azap) emrimiz geldiğinde Salih'i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle helâk olmaktan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

’Azâb emrimiz geldiği vakit Sâlih ile îmân idenleri rahmetimiz ile rezâletden kurtardık, senin rabbin kavî ve ’azîzdir.

Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetli ve güçlüdür.

(Helâk) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle helâktan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Emrimiz gelince Sâlih’i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak, helâk olmaktan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz rabbin kuvvetlidir, üstündür.

Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan)  ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye)  galip gelendir.

Emrimiz gelince, Salih'i ve beraberinde inanmış olanları bizden bir rahmet ile o günün rezilliğinden kurtardık. Rabbin, kuşkusuz Güçlü ve Üstündür.

Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtardık, üstelik o günün perişanlığından da kurtardık. Hiç şüphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür.

Vaktâ ki emrimiz geldi, Salihi ve maıyyetinde iyman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, hem de o günün zilletinden, çünkü rabbın öyle kavî, öyle azîz

Nihâyet (azap) emrimiz gelince, Sâlih’i ve beraberindeki îmân edenleri tarafımızdan bir merhametle o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin, sonsuz kudret sahibidir, her işinde mutlak galip olandır.

Nihayet haklarındaki yargımız gerçekleşerek, Salih'i ve beraberinde iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle izin günün zilletinden kurtardık. Rabb'in, Çok Güçlü'dür, Mutlak Üstün Olan'dır.

Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, Saalihi de, onun maiyyetinde îman etmiş olanları da tarafımızdan bir esirgeme olarak (azâbdan ve) o günün rüsvaylığından kurtardık. Şübhesiz ki senin Rabbin, O, çok kuvvetlidir, mutlak gaalibdir.

Nihâyet emrimiz gelince, Sâlih'i ve berâberindeki îmân edenleri tarafımızdan bir rahmetle (hem o azabdan), hem de o günün zilletinden kurtardık. Şübhesiz ki, Kaviyy (pek kuvvetli olan), Azîz (kudreti herşeye galib gelen) ancak Rabbindir.

(O zalim ve azgın halka helâk) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle (helâkten) ve o günün zilletinden kurtardık. (Resulüm!) Şüphesiz Rabbin mutlak güç sahibidir, (her şeye) galip gelendir.

Azap emrimiz geldiğinde, Salih ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmet olarak, aşağılayıcı bir günden kurtardık. Zira senin Rabbin çok kuvvetli güçlere sahip olandır.

Buyruğumuz erişince Salih’i kendisi ile birlikte inananları esirgeyiciliğimizden ötürü o günün düşkünlüğünden kurtardık. Çünkü senin çalabın güçlü erkli olandır.

Vaktaki fermanımız geldi, Salih/i ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan merhamet eseri olarak azaptan ve o günün rüsvaylığından kurtardık. Çünkü kavi ve galib-i yekta senin Rabbindir.

Nihayet (helak) emrimiz gelince, Salih’i ve onunla beraber inananları katımızdan bir rahmetle o günün rezilliğinden kurtardık. Muhakkak ki Rabbin Kavîy’dir,²¹ Azîz’dir.

21 El-Kavîy: Çok güçlü, çok kudretli, gücünün sonu yok, zorlu.

Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri katımızdan bir rahmet olarak o günün aşağılığından kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetli ve güçlüdür.

Nihâyet azap emrimiz gelip çatınca, lütuf ve merhametimiz sayesinde Sâlih’i ve beraberindeki müminleri azaptan ve o dehşet verici günün zilletinden kurtardık. Gerçekten Rabb’in çok güçlüdür, üstündür. Sonsuz kudret ve izzet sahibidir, mutlak galip olandır.

Emrimiz geldiğinde o gün bizden bir rahmet ile Salih’i ve onunla birlikte inanmış kimseleri bir hızy’den / utançtan / rezaletten kurtardık. Gerçekten senin rabbin, Azîz Kuvvetli’dir.

Yıkım fermanımız gelince, Salih'i ve yanında yer alan inananları, bir sevgi işareti olarak o berbat günden salimen kurtardık. Çünkü senin Rabb'in görkemli bir güce sahiptir.

Azap emrimiz gelince Salih’i ve onunla beraber inananları kurtardık! Çünkü Rabbin güçlüdür. Her şeyi yapmaya gücü yetendir.

(Kendilerine azap) emrimiz gelince, Salih’i ve onunla birlikte iman edenleri tarafımızdan bir merhametle (helakten) ve o günün rezilliğinden kurtarmıştık. Şüphesiz ki Rabbin kuvvetlidir, güçlüdür.

(Helâk) emrimiz gelince, Bizden bir rahmetle Salih’i ve onunla birlikte îman edenleri helâkten ve o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu gerçekten çok güçlü ve pek şerefli olan sadece senin Rabbindir.

Ve derken, hükmümüz vaki olunca, katımızdan bir esirgemeyle Salih’i ve o’nunla aynı inancı paylaşanları kurtardık; ve [onları] o [kıyamet] Gün[ü Bizim lânetimize uğramanın vereceği] alçalmadan [da kurtardık]. Doğrusu, senin Rabbin, gerçekten sınırsız kuvvet ve kudret sahibi O yüceler yücesidir.

Cezalandırma emrimiz gelince Salih’i ve onunla beraber iman edenleri katımızdan bir rahmet ile kurtardık dolayısıyla o gün yaşayacakları utançtan kurtardık. Kuşkusuz senin Rabbin var ya O sınırsız bir güç sahibidir ve üstün olandır. 10/103, 30/47, 40/51

Kararlaştırdığımız vakit gelince, Sâlih’i ve onun inancını paylaşan kimseleri rahmetimiz sayesinde kurtardık; dahası (onları), O Bir Gün (yaşayacakları) utançtan da (kurtarmış olduk). Şüphesiz senin Rabbin var ya: işte eşsiz güç sahibi, mutlak üstün ve yüce olan O’dur.[¹⁷⁶¹]

[1761] Âyetin sonunda Rab için el-Kaviyy ve el-‘Azîz sıfatları birlikte kullanılmıştır. Yedi yerde bu iki sıfat Allah için birlikte kullanılır. Zaman ... Devamı..

Ne zaman ki (azap) emrimiz geldi, Sâlih'i de, onunla beraber iman edenleri de katımızdan bir rahmet olarak azaptan ve o günün (kıyamet gününün) rüsvaylığından kurtardık. Şüphe yok ki Rabbin, eşsiz kuvvete sahiptir ve herşeye gücü yetendir.

Ve (helak) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle helâktan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin mutlak güçlü ve üstün olandır.

Vaktâ ki emrimiz geldi, Sâlih'i ve O'nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet sebebiyle necâta erdirdik, hem de o günün mezelletinden (kurtardık). Şüphe yok ki çok kuvvetli, çok izzet sahibi olan, ancak senin o Rabbindir.

Azap emrimiz gelince, tarafımızdan bir lütuf olarak Salih'i ve beraberindeki müminleri azaptan ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz ki senin Rabbin kavî ve azîzdir (çok kuvvetlidir, mutlak galiptir).

Nihayet emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber inanmış olanları, bizden bir rahmetle kurtardık, (onları) o günün zilletinden (kurtardık). İşte Rabbin öyle güçlü, öyle galiptir.

Vaktâ ki emrimiz (helâkleri hakkındaki hükmümüz) geldi. Sâlih ve onunla berâber îmân idenleri rahmetimizle o günün 'azâbından kurtardık. Tahkîk rabbin her şeyden kavî ve kâdirdir.

Emrimiz gelince Salih’i ve onunla birlikte olan inanıp güvenenleri, bizden bir ikram olarak, o günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin işini başarır, daima üstündür.

Emrimiz gelince Salih'i ve beraberindeki müminleri, katımızdan bir rahmet ile o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Kuşkusuz Rabbin, güçlüdür, onurludur.

Emrimiz geldiğinde, Salih'i ve beraberindeki mü'minleri, tarafımızdan bir rahmetle o azaptan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz ki Rabbinin yakalayışı pek güçlü, kudreti herşeye üstündür.

Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir.

pes ol vaķt kim geldi buyruġumuz ķurtarduk śaliḥ’i daħı anları kim įmān getürdiler anun-ile raḥmet-ile bizden daħı ħorlıġından ol günüñ. bayıķ çalabuñ ol ķavįdur güci yiter beñdeşśuzdür.

Ol vaḳt ki geldi buyruġumuz, ḳurtarduḳ biz Ṣāliḥi kendü‐y‐ile olanmü’minleri daḫı bizüm raḥmetümüzle ol gün rüsvāylıġından. Seni yaradanTañrı ḳuvvetlüdür, ‘azīzdür.

(Saleh tayfasının məhvi barəsində) əmrimiz gəldikdə Bizdən bir mərhəmət olaraq Salehi və onunla birlikdə iman gətirənləri xilas etdik və o günün rüsvayçılığından qurtardıq. Həqiqətən, Rəbin yenilməz qüdrət sahibi, qüvvət sahibidir!

So, when Our commandment came to pass, We saved Salih, and those who believed with him, by a mercy from Us, from the ignominy of that day. Lo, thy Lord! He is the Strong, the Mighty.

When Our Decree issued, We saved Salih and those who believed with him, by (special) Grace from Ourselves -(1562) and from the Ignominy of that day. For thy Lord - He is the Strong One, and able to enforce His Will.

1562 Cf. 11:58 above and n. 1554. For 'Aziz, see n. 2818 to 21:40 .


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.