Fe’akarûhâ fekâle temette’û fî dârikum śelâśete eyyâm(in)(s) żâlike va’dun ġayru mekżûb(in)
Ayaklarını kesip öldürdüler onu, Salih de yurdunuzda üç gün daha yaşayıp geçinin dedi, bu, yalan denmesine imkan bulunmayan bir vait.
(Buna rağmen) Onu (deveyi) boğazlayıp öldürdüler. (Salih onlara) Dedi ki: "(Şimdilik) Yurdunuzda (ve hâkimiyet konumunuzda) üç gün (kadar, bir müddet) daha yararlanın (ama acı ve alçaltıcı sonunuz gelmiştir.) Bu asla yalanlanamayacak bir va’addir (ve intikam vakti yaklaşmıştır.)"
Bu uyarıya rağmen devenin ayaklarını biçerek öldürdüler. Bunun üzerine Salih: “Artık memleketinizde yaşayacak üç gününüz kaldı, bu söylediğim yalanlanamayacak bir tehdittir” dedi.
Onlar yine de o deveyi kestiler. Bunun üzerine (Salih): "Yurdunuzda üç gün yaşayadurun. Bu yalanlanmayacak bir vaaddir" dedi.
Fakat onu öldürdüler. (Salih) Dedi ki: 'Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir.'
Nihayet o devenin ayaklarını keserek onu öldürdüler. Bunun üzerine sâlih şöyle dedi: “- Memleketinizde üç gün daha yaşayadurun. İşte bu, yalan çıkarılamıyan bir vaaddir.”
Bunun üzerine onlar, o devenin el ve ayaklarını kestiler. Salih de onlara: “Üç gün evinizde yaşayın (ondan sonra görürsünüz!) Bu, yalan olmayan bir vaattir” dedi.
Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın.” Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.
Hemencik deveyi tepelediler, Salih dedi ki: «Üç gün evinizde oturursunuz, işte bu va'din yalanı yoktur»
Derken (Semûd halkının ileri gelenleri) onu kestiler. Bunun üzerine (Salih) dedi ki: (İşte bu olay sonunuzu getirdi!) “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın bakalım! (Sonra helâk olacaksınız!) İşte bu, yalanlanamayacak bir tehdittir!”
O dişi deveyi öldürdüler. O vakit Sâlih "Üç gün evlerinizde bekleyiniz bu tehdîd boşa çıkmıyacakdır." didi.
Buna rağmen onu kesip devirdiler. O zaman Salih: "Yurdunuzda üç gün daha kalın. Bu, yalanlanmayacak bir sözdür" dedi.
Derken onu kestiler. Salih, dedi ki: “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın. (Sonra helâk olacaksınız.) İşte bu, yalanlanamayacak bir tehdittir.”
Buna rağmen o deveyi kestiler. Sâlih de, “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın!” dedi. Bu, asılsız çıkmayacak bir tehdit idi.
Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: «Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)!» Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.
Fakat, onu işkenceyle kestiler. "Yurdunuzda yaşamanız için üç gününüz var. Bu, yalan olmayan bir sözdür," dedi.
Derken, o deveyi kestiler. Bunun üzerine Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın. İşte bu, yalan çıkmayacak olan kesin bir vaaddir."
Derken onu tepelediler, bunun üzerine dedi ki: Evinizde üç gün yaşayın ve işte bu bir va'd ki yalan çıkarılmamıştır
(Derken Semûd kavmi) o deveyi keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: “(İşte bu yaptığınız iş sonunuzu getirdi!) Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız). İşte bu yalanlanmayacak bir vaattir!”
Yine de onu kestiler.¹ “Yurdunuzda üç gün yaşayın.² Bu yalan olmayan bir uyarıdır.” dedi.
Derken, onu, ayaklarını keserek öldürdüler. Bunun üzerine (Saalih) dedi ki: «Memleketinizde üç gün daha yaşayın. İşte bu, yalanı çıkarılamayacak bir tehdîddir».
Fakat (Semûd kavmi bu îkazı dinlemeyerek) onu kestiler; bunun üzerine (Sâlih): “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın! Bu, yalan olmayan bir tehdiddir!” dedi.
Onlar yine de onu (deveyi) kestiler. Bunun üzerine (Salih) dedi ki: ‘’Yurdunuzda üç gün daha yaşayın bakalım. (Sonra helâk olcaksınız.) Bu yalanlanmayacak (gerçekleştirilecek) bir vaaddir’’
Daha sonra deveyi boğazlayarak (keserek) öldürdüler. Salih onlara “Üç gün daha yurtlarınızda yaşayın. Bu yalanlanamayacak (Allah’ın) bir vaadidir” dedi.
Bunun üzerine dişi deveyi tepelediler. Salh dedi: "yurdunuzda üç gün daha gönenenceksiniz o kadar. Bu öyle bir sözdür ki yalan çıkmıyacaktır."
Bunun üzerine onlar dişi deveyi sinirlediler. Salih dedi ki üç gün yurdunuzda yaşarsınız bu, öyle bir vaaddir ki yalanı çıkamaz.
(Buna rağmen) onu kestiler ve (Salih) dedi ki: “Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. İşte size yalanlanamayan bir vaat/tehdit!”
Buna rağmen onu devirip boğazladılar. O zaman Salih, “Yurdunuzda üç gün daha faydalanın. Bu, (azap sözü) yalanlanmayacak bir sözdür” dedi.
Fakat Semûd halkının azgın kâfirleri, Allah’a itaatin sembolü olarak ortalıkta dolaşan ve yaşadığı sürece Sâlih’in Peygamberliğinin apaçık bir ispatı olan bu deveyi kesip öldürdüler. Bunun üzerine Sâlih, “İşte şimdi sonunuz geldi, yakında hepiniz helâk edileceksiniz! Yurdunuzda şimdilik üç gün daha yaşayın bakalım! Dördüncü gün işiniz bitmiş olacak! Bu, asla yalan çıkmayacak bir uyarıdır!” dedi.
Derken onu boğazladılar.
“Üç gün evinizde-yurdunuzda yaşayın! Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir” dedi.
Onu kestiler. O zaman Salih: " Köşklerinizde ancak üç gün daha safa sürebilirsiniz. Artık ok yaydan çıkmıştır."
Salih’in sözlerine aldırış etmediler. Dişi deveyi kestiler. Böylece yaşam kaynaklarını kuruttular. Hâlbuki onlar yaşadıkları bölgelerde hayvancılık yapıyorlar, geçimlerini hayvancılıktan sağlıyorlardı. Onların bu yaptıklarına karşılık elçimiz dedi ki: "Yurdunuzda üç gün yaşayın! Sonra mahvolacaksınız. Bu Allah’ın yaşam yasasıdır. Tehdit değildir. Yaratılış yasalarına uymayanlar yok olur. Allah yaratılış yasasına aykırı davrananlara bu azabı yazmıştır."
Onlar o (deveyi) öldürünce, (Salih onlara): “Her biriniz yurdunuzda üç gün daha misafir olun¹ (bakalım). İşte bu asla yalan çıkmayacak bir tehdittir.” dedi.
Deveyi hunharca kestiler bunun üzerine Salih “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın bakalım, zira sizi uyardığım azap yalanlanamayacak bir vaattir.” dedi. 26/141...159, 54/23...31
Buna rağmen, onu vahşice katlettiler. Bunun üzerine (Sâlih) dedi ki: “Konaklarınızda keyif sürme süreniz sadece üç gündür; işte bu yalanlanması imkânsız, mutlaka gerçekleşecek bir tehdittir!”
(Fakat kavmi bu tehdidi umursamadı) Çok geçmeden o deveyi -ayaklarını keserek- öldürdüler. Bunun üzerine Salih: "yurdunuzda üç gün daha yaşayın! (Sonra helak olacaksınız) İşte bu, asla yalanlanmayacak bir tehdittir" dedi. (Rabbinden aldığı vahiy ile onların sonunu belirlemiş oldu)
Derken onu kestiler. (Salih) dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın. (Sonra helâk olacaksınız. ) İşte bu, yalanlanamayacak bir va’addir. "
Sonra onu boğazladılar. Bunun üzerine dedi ki: «Yurdunuzda üç gün daha yaşayınız. İşte bu, yalanlanmamış olan bir vaaddir.»
Fakat halk o deveyi tepeleyince Salih onlara: “Yurdunuzda üç günlük bir ömrünüz kaldı. Sonra helâk olacaksınız. İşte hilafı olmayan kesin söz! ” dedi. [7, 77]
Fakat onu kesip devirdiler. (Salih) dedi ki: "Yurdunuzda üç gün yaşayın, (sonra mahvolacaksınız); bu, yalan olmayan bir uyarıdır!"
Onlar, deveyi katl itdiler. Bunun üzerine Sâlih: "Üç gün hânelerinizde oturunuz. Bundan sonra Cenâb-ı Hakk'ın tekzîb idilmez va'dinin zamânı gelecekdir." didi.
Deveyi kestiler. “Ancak üç gün daha yurdunuzda yaşarsınız, bu yalanlanmayacak bir sözdür.” dedi.
Onlar deveyi boğazladılar. Salih dedi ki: “Yurdunuzda üç gün daha barının. Bu, asla yalanlanmayacak bir vaaddir.”
Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir."
pes depelediler anı pes eyitti “gönenüñ sarāyuñuzda üç günler şol va'de eylemekdür yalan olınmamış.”
Pes öldürdiler deveyi. Ṣāliḥ eyitdi anlara: Gönenüñüz menzillerüñüzde üç gün. Ol bir va‘dedür ki hergiz yalan olmaz.
Onlar (dəvəni) tutub (ayaqlarından) kəsdilər. (Saleh də onlara) dedi: “Daha üç gün yurdunuzda yaşayıb kef çəkin. Bu elə bir və’ddir (sözdür) ki, yalan çıxmaz!”
But they hamstrung her, and then he said: Enjoy life in your dwelling place three days! This is a threat that will not be belied.
But they did ham-string her. So he said: "Enjoy yourselves in your homes for three days:(1561) (Then will be your ruin): (Behold) there a promise not to be belied!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |