15 Ekim 2024 - 12 Rebiü'l-Ahir 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 62. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû yâsâlihu kad kunte fînâ mercuvven kable hâżâ(s) etenhânâ en na’bude mâ ya’budu âbâunâ ve-innenâ lefî şekkin mimmâ ted’ûnâ ileyhi murîb(un)

Ey Salih dediler, bundan önce sen aramızda, hakkında iyi ümitler beslediğimiz birisiydin, şimdi atalarımızın taptıkları şeylerden bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? Ve biz, gerçekten de senin bizi davet ettiğin şey hakkında şüphe içindeyiz, tereddüt etmekteyiz.

(Bunun üzerine, yine peygambere) Dediler ki: "Ey Salih! Sen (böyle davalara ve iddialara kalkışmadan, tabularımıza ve tağutlarımıza karışmadan) önce; aramızda, kendisinden (hayır ve hizmet) umulan (ve saygı duyulan) birisiydin. (Şimdi) Atalarımızın taptıklarına kulluk yapmaktan (uyageldikleri ve o şekilde ibadet ettikleri din anlayışından ve alışageldiğimiz bu hayat tarzından) sen bizi vazgeçirip engelleyecek misin? Doğrusu bizi davet ettiğin şeyden (adil ve asil bir sistemin gerçekleşebilmesinden; Allah’ın dininin, bugünkü düzenden daha çok huzur ve refah vereceğinden) kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

“Ey Salih!” dediler. “Sen bundan önce aramızda, büyük umutlar beslenen biriydin. Şimdi bizi, atalarımızın kulluk edegeldiği şeylere kulluk etmekten mi alıkoyacaksın? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden son derece şüphe ve kaygı içindeyiz.”

Kavmi:
“Ey Sâlih, sen, bundan önce içimizde, hakkında büyük umutlar beslenen biri idin. Atalarımızın taptıklarına tapmaktan ilahi ilmin-hikmetin gereği bizi yasaklıyor musun? Biz, kulluk ve ibadete davet ettiğin, teşvik ettiğin şeye karşı sû-i zannımızın beslediği şüpheler içindeyiz.” dediler.

Onlar: "Ey Salih! Sen bundan önce aramızda hakkında ümit beslenen biri idin. Bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu senin bizi kendisine çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkuluyuz" dediler.

Dediler ki: 'Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.'

Onlar: “-Ey sâlih, sen bundan önce aramızda ümid edilen (güvenilen) bir kimse idin. Şimdi, babalarımızın taptığı şeylere (putlara) tapmaktan bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? Doğrusu biz, senin bizi dâvet ettiğin Allah'a ibadetten kuşkulandırıcı bir şüphe içindeyiz” dediler.

Onlar dediler ki: “Ey Salih! Bundan önce sen içimizde, itibarı sağlam biri idin.. Babalarımızın ibadet ettiği putlara ibadet etmemizi mi bize yasaklıyorsun? Ve biz, senin bizi ona çağırdığın meselede şüphe içindeyiz. O mesele bizi kuşkulandırıyor.”

Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen biri idin. Şimdi babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi alıkoyuyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.”

Dediler ki: «Ey Salih ! bundan önce, aramızda hayır umulan birisiydin, atalarımızın taptıklarından, bizleri alıkoymak mı dilemektesin? Senin çağırdığın şeyden, bizler çok şüpheliyiz»

Dediler ki: “Ey Salih, bundan önce sen içimizde sevilen sayılan (güvenilir) bir adamdın. Atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.”

Didiler ki: "Yâ Sâlih hep ümîdimiz sende idi. Babalarımızın ’ibâdet itdiklerine ’ibâdet itmemizi men’ mi ideceksin? Senin da’vet itdiğin dîn bizde şübhe uyandırıyor."

"Ey Salih! Sen bundan önce, aramızda kendisinden iyilik beklenir bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına bizi tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden şüphe ve endişedeyiz" dediler.

Onlar şöyle dediler: “Ey Salih! Bundan önce sen, aramızda ümit beslenen bir kimseydin. Şimdi babalarımızın taptıklarına tapmamızı bize yasaklıyor musun? Şüphesiz, biz senin bizi çağırdığın şeyden derin bir şüphe içindeyiz.”

Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda kendinden iyi şeyler beklenen biriydin. Şimdi babalarımızın taptığı şeylere tapmaktan bizi engellemeye mi kalkışıyorsun? Doğrusu bizi çağırdığın din konusunda şüphelerimiz var!”

Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi)  babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine (kulluğa)  çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.

Dediler ki: "Ey Salih, sen bundan önce, aramızda popüler bir umut kaynağıydın. Atalarımızın tapmış olduklarından sen şimdi bizi men mi ediyorsun? Biz, senin bizi çağırdığın şeylerden kuşku içindeyiz."

Dediler: "Ey Salih,! Bundan önce sen bizim içimizde ümit beslenir bir zat idin. Şimdi bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan mı engelliyorsun? Biz, doğrusunu istersen bizi davet ettiğin şeyden kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz."

Ey Salih! Dediler: bundan evvel sen bizim içimizde ümid beslenir bir zatidin, şimdi bizi babalarımızın tapındığına tapmaktan nehiy mi ediyorsun? Her halde biz, senin bizi da'vet ettiğin şeyden çok kuşkulandıran bir şekk içindeyiz

Onlar, “Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda hakkında ümit beslenen (fayda umulan, iyi) biri idin. Bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu senin bizi kendisine çağırdığın şeyden, şüphe ve tereddüt içindeyiz” dediler.

“Ey Salih! Sen, bundan önce aramızda ümit beslenen biriydin. Şimdi atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmekten bizi vazgeçirmek mi istiyorsun? Ve biz, gerçekten de senin bizi çağırdığın şey hakkında şüphe içindeyiz, kaygılanıyoruz.” dediler.

«Ey Saalih, dediler, sen bundan evvel içimizde ümîd beslenen bir (zât) din. (Şimdi) atalarımızın tapdığı şeylere tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? Senin bizi (kulluğuna) da'vet etdiğin (Rab) den hakıykaten şek içindeyiz, şübheleniciyiz».

Dediler ki: “Ey Sâlih! (Sen) bundan önce aramızda gerçekten ümid beslenen bir kimse idin; (şimdi) atalarımızın tapageldiği şeylere kulluk etmekten bizi men' mi ediyorsun? Doğrusu biz ise, senin bizi kendisine da'vet etmekte olduğun şeyden kuşku veren ciddî bir şübhe içindeyiz.”

Onlar: “Ey salih, sen bundan önce aramızda ümit edilen (güvenilen) bir kimse idin. Şimdi ne oldu da bizi atalarımızın taptığı ilahlara tapmaktan vazgeçirmeye çalışıyorsun? Doğrusu, bizi (kabul etmeye) çağırdığın şey hakkında (bu yeni inanç konusunda) kaygı verici bir şüphe içindeyiz.” dediler. *

(*) Lafzen, “Bundan önce aramızda umut beslenen biriydin”; Hz. Salih’in geleneksel inançlarını bırakıp Tek Allah’a kulluk etmeleri yolunda içten bir i... Devamı..

Kavmi “Ey Salih! Sen bundan önce aramızda çok iyi şeyler yapacağını umduğumuz birisi idin. Atalarımızın ibadet ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Bizi davet ettiğin, bir olan Allah’a kulluk etmede tereddüt ve şüphe içindeyiz” dediler.

Dediler: "Ey Salih! Sen bundan önce bizim aramızda kendinden iyi işler beklenen bir kimse idin. Şimdi bizi atalarımızın taptıklarına tapmaktan alıkoymak mı istiyorsun? Biz senin bizi kendisine çağırdığın Allah’tan iyiden iyiye şüphe ediyoruz."

Onlar dediler: Salih! Sen bundan evvel aramızda kendinden hayır umulur bir kimseydin [⁶]. Babalarımızın taptıklarına tapmayı bize yasak mı ediyorsun? Biz, bizi dâvet ettiğin şeyde [⁷] daimî bir şüphe içindeyiz.

[6] Ulu kimse idin, nasiyende büyüklük, doğruluk eserleri görülürdü. Umur-u hususta müsteşar idin.[7] Tevhit, istiğfar ve tövbede, putlardan yüz çevir... Devamı..

Dediler ki: “Ey Salih! Sen bundan önce bizim aramızda ümit beslenen bir kimse idin. Şimdi ise atalarımızın/ babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi menediyorsun! Muhakkak ki biz, bizi çağırdığın şeyde kaygı verici [murîb] bir ikilem [şekk] içinde kaldık.”¹⁹

19 Krş. Sebe’, 34/50

“Ey Salih! Sen bundan önce, içimizde ümit beslenilen bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden çok kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz” dediler.

Bu güzel dâvete karşılık kavminin inkârcıları, “Ey Sâlih!” dediler, “Sen şu ana kadar, aramızda büyük umutlar beslenen biriydin. Parlak zekân ve dürüstlüğün sayesinde, seni geleceğin lideri olarak görüyorduk. Fakat sen, tek Allah’a kulluk iddiasıyla ortaya çıkarak bütün umutlarımızı suya düşürdün. Demek sen bizi, atalarımızın geçmişten beri tapındığı şeylere tapmaktan ve onların bıraktığı ilkelere göre yaşamaktan alıkoyacaksın, öyle mi? Doğrusunu istersen, bizi kendisine çağırdığın bu din hakkında epey kaygı ve şüphelerimiz var bizim.”

Dediler ki: -“Ey Salih! Bundan önce aramızda istenen / makbul bir kimseydin. Bize, atalarımızın kulluk ettiği şeylere kulluk etmemizi yasaklıyorsun ha? Biz, davet ettiğin şeyden elbette kuşku verici şüphe içindeyiz”.

Halk: " A Salih! Sen bu olaydan önce aramızda sevilen biriydin. Şimdi sen, ata tanrılarını bize yasak mı ediyorsun. Doğrusu, senin bize yaptığın tek tanrı çağrısında derin kuşkularımız var. "

Dediler ki: "Ey Salih! Sen bundan önce bizim aramızda ümit beslenen bir kişiydin. Biz asaletin, soyun, bilgin ve kabiliyetlerinden dolayı seni başımıza layık görüyorduk. Seninle toplumumuzun daha iyi olacağını, düşmanlarımıza karşı üstünlük kazanacağımızı, güçlü, kuvvetli olacağımızı sanıyorduk. Şimdi ise sen bizi üzerinde bulunduğumuz atalarımızın yolundan uzaklaştırıyorsun. Hâlbuki atalarımız bize çok güzel, iyi bir yol bırakmıştır. Bizler atalarımızın bize bıraktıklarından şeref duyuyoruz. O yolda üstünlük ve gelecek görüyoruz. Ama senin şu anda söylediklerinden şüphedeyiz. Senin söylediklerinin bize güzellik iyilik ve gelecek vaat edeceğinden kuşkuluyuz."

(Kavmi ise) şöyle demişti: “Ey Salih! Elbette sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? [*] Şüphesiz ki bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz.” [*]

Benzer mesajlar: Bakara 2:170; Mâide 5:104; A‘râf 7:28; Yûnus 10:78; Hûd 11:53-54, 87; Enbiyâ 21:52-53; Şu‘arâ 26:70-74; Lokmân 31:21; Sebe’ 34:43; Sâ... Devamı..

(Toplumu da Salih’e): “Ey Salih! Bundan önce sen içimizde hakkında ümit beslenen birisiydin. (Yani şimdi) sen bize, atalarımızın taptıklarına tapmayı mı yasaklıyorsun? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden çok ciddi bir şüphe içerisindeyiz.” dediler.

“Ey Salih!” diye karşılık verdiler, “Sen bundan önce aramızda büyük umutlar beslenen biriydin! ⁹¹ (Şimdi) bizi atalarımızın kulluk edegeldiği şeylere kulluk etmekten mi alıkoyacaksın? Doğrusu şu ki, bizi çağırdığın (dâvâ) hakkında son derece ciddî bir şüphe ve kaygı içindeyiz!” ⁹²

91 Lafzen, “Bundan önce aramızda umut beslenen biriydin”; Hz. Salih’in geleneksel inançlarını bırakıp Tek Allah’a kulluk etmeleri yolunda içten bir is... Devamı..

Onlar da: Ey Salih, bundan önce aramızda sen gelecek vaat eden biriydin. Şimdi sen bizi atalarımızın taptıklarına kulluktan alıkoymaya mı çalışıyorsun? Tereddüt eder bir halde; “Doğrusu biz, davet ettiğin şeyler hakkında şüphe içindeyiz” dediler. 2/170

Onlar şöyle dediler: “Ey Sâlih! Doğrusu sen, bundan önce içimizde (hep) gelecek vaat eden biriydin.[¹⁷⁵⁷] Şimdi kalkıp sen bizi atalarımızın kulluk ettiği şeylere tapmaktan mı alıkoyacaksın? Ama şunu iyi bil ki, biz senin davet ettiğin şeye dair şüphe içindeyiz” demişlerdi; mütereddit bir hâlde…[¹⁷⁵⁸]

[1757] Hz. Sâlih üzerinden Allah Rasûlü’nün Mekke’deki saygın konumu dile getiriliyor. Dün “el-Emîn” diye onu öven Mekke, ne olmuştu da bugün onu dövm... Devamı..

Kavmi ise "Ey Salih, sen bundan evvel (peygamberlik davasına kalkışmadan önce) aramızda ümit beslenen (itibarlı) birisiydin, (şimdi) atalarımızın taptığı putlara tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? (Biz bunu senden beklemezdik, kaldı ki) Kuşkusuz biz, bizi davet ettiğin şeyden (Rabbimizden başka ilah olmadığından) şüphe içindeyiz" dediler.

Dediler ki: "Ey Sâlih, sen bundan (Risaletten) önce bizim aramızda ümit beslenen kişi idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Biz kesinlikle senin bizi o çağırdığına şüphe kuşku içindeyiz!.. ’’?

Dediler ki: «Ey Sâlih! Sen bundan evvel bizim içimizde ümit beslenilen bir zât idin. Sen babalarımızın ibadet eder oldukları şeylere ibadet etmekten bizi nehy eder misin? Ve şüphe yok ki, biz kendisine bizi dâvet ettiğin şeyden bir şekk içindeyiz. Şüphedeyiz.»

“Ey Salih! ” dediler, “Sen şimdiye kadar ümit bağladığımız bir kişi idin. Şimdi ne oldu sana. Ne diye bizi atalarımızın taptığı tanrılara tapmaktan vazgeçirmek istiyorsun? Doğrusu, senin çağırdığın bu fikrin doğruluğundan şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz. ”

Dediler ki: "Ey Salih, sen bundan önce bizim aramızda ümit beslenen kişi idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Biz senin bizi çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz!"

Onlar: "Ey Sâlih! Bundan evvel sen aramızda hâtırı sayılanlardan idin. Bizi babalarımızın 'ibâdet itdiklerine 'ibâdetden men' mi idersin? Biz, senin bizi da'vet iylediğin şeyde şek ve şübhe üzereyiz." didiler.

Dediler ki “Bak Salih! Daha önce aramızda, kendisine ümit bağlanan biriydin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiğine kul olmamızı yasaklıyorsun? Biz senin bizi çağırdığın şeyden dolayı şüpheye düşüyor, endişeye kapılıyoruz.”

-Ey Salih, bundan önce aramızda kendisinden iyilik beklenen bir kimse idin. Şimdi, atalarımızın kulluk ettiklerine bizim kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Doğrusu biz, davet ettiğin şeyden iyiden iyiye şüphe ediyoruz, dediler.

“Ey Salih,” dediler. “Sen bundan önce aramızda ümit vaad eden biriydin. Şimdi bizi atalarımızın ibadet ettiği şeylerden mi vazgeçirmek istiyorsun? Doğrusu, bizi davet ettiğin şey hakkında kaygı verici bir şüphe içindeyiz.”

Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz."

eyittiler: “iy śāliḥ! bayıķ olduñ aramuzda ümid dutınılmış uşbundan ilerü ya'nį girü milletümüzdensin diridük. yıġarmısın biri kim ŧapavuz anı kim ŧapardı atalarumuz? daħı bayıķ biz gümān içindevüz andan kim oķırsın bizi anuñ eger gümān bıraġıcı.”

Eyitdiler: İy Ṣāliḥ, sen bizüm içümüzde muḥterem‐idüñ bundan öñdin.Senden ḫayr umarduḳ. Bizi ḳaytarur mısın ‘ibādet eylemekden atalarumuzma‘būdlarına? Taḥḳīḳ biz gümān içindeyüz, bizi da‘vet eyledügüñ tevḥīd‐den şeke düşürici gümān.

Onlar dedilər: “Ey Saleh! Sən bundan əvvəl içərimizdə (böyüyümüz, ağsaqqalımız olmağa) ümid edilən bir adam idin. İndi atalarımızın ibadət etdiyinə (bütlərə, tanrılara) ibadət etməyi bizə qadağanmı edirsən? Doğrusu, biz sənin bizləri də’vət etdiyin (tövhid) barədə şəkk-şübhə içindəyik”.

They said: O Salih! Thou hast been among us hitherto as that wherein our hope was placed. Dost thou ask us not to worship what our fathers worshipped? Lo! we verily are in grave doubt concerning that to which thou callest us.

They said: "O Salih! thou hast been of us! a centre of our hopes(1558) hitherto! dost thou (now) forbid us the worship of what our fathers worshipped? But we are really in suspicious (disquieting) doubt as to that to which thou invitest us."

1558 Salih's life with his people had been so righteous (like that of al Amin in later times) that he might have been chosen leader or king if he had ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.