19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 53. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû yâ hûdu mâ ci/tenâ bibeyyinetin vemâ nahnu bitârikî âlihetinâ ‘an kavlike vemâ nahnu leke bimu/minîn(e)

Ey Hud dediler, sen bize apaçık bir delil gösteremiyorsun, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakmayız ve biz sana inanmıyoruz.

(Haksızlık ve ahlâksızlık düzenlerine alışmış kimseler) "Ey Hud!" dediler. "Sen bize apaçık mucizelerle gelmiş değilsin ki, bizler senin sözünle ilahlarımızı (cansız putlarımızı, canlı tağutlarımızı ve nefsimize hoş ve kolay gelen bâtıl ve bozuk hayat tarzlarımızı) terk edelim... Ve sana (asla) iman edecek değiliz!"

Soydaşları: “Ey Hûd!” dediler. “Bize peygamber olduğunu kanıtlayan açık bir delil getirmedin, bu yüzden senin bir tek sözünle, tanrılarımızı bırakıp sana inanacak değiliz.

Kavmi:
“Ey Hûd, sen bize açık hak bir delil bir mûcize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı terkedecek değiliz. Biz sana itimat edecek de değiliz.” dedi.

Dediler ki: "Ey Hud! Sen bize bir belge getirmedin. Biz senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana inanacak da değiliz.

'Ey Hud' dediler. 'Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de senin sözünle ilahlarımızı terketmeyiz. Sana iman edecek de değiliz.'

Onlar da dediler ki: “- Ey Hûd, sen bize açık bir mûcize getirmedin. Biz, senin sözünle tanrılarımızı terk etmeyiz ve biz sana inanmayız.

Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize bir mucize delil ile gelmiş değilsin. Ve biz, senin sözünden dolayı, ilahlarımızı bırakacak ve sana inanacak da değiliz.

Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz.”

Dediler ki: «Ey Hûd! Bize bir belge getirmedin, biz de senin sözünle Tanrılarımızı bırakmayız, sana da inanmayız»

(Onlar da) dediler ki: “Ey Hud! Sen bize (peygamberliğini kanıtlayacak ve bizi inanmaya ikna edecek türden) açık bir mucize getirmedin. (Bu durumda) biz (sırf) senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve (boşuna ümitlenme) biz sana asla inanmayacağız!”

Didiler ki: "Yâ Hûd! Sen âşikâr hüccetle gelmiyorsun: Yalnız senin sözünle ma’bûdlarımızı terk itmeyiz, biz sana inanmıyoruz."

"Ey Hud! Sen bize bir belge getirmeden, senin sözünden ötürü tanrılarımızı terketmeyiz ve sana inanmayız.

Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz.”

Dediler ki: “Ey Hûd! Bize açık bir mûcize getirmedin; biz senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz; biz sana iman edecek de değiliz.

Dediler ki: Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz.

Dediler ki: "Ey Hud, sen bize kesin bir kanıt ile gelmedin. Biz, sırf senin sözünle dinimizi bırakacak değiliz, sana inanacak değiliz."

Dediler ki; "Ey Hud! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle tanrılarımızı terk etmeyiz. Ve biz sana inanmayız."

Ey Hûd, dediler: sen bize bir beyyine getirmedin, biz ise senin sözünle ilâhlarımızı terk etmeyiz ve biz sana inanmayız

Dediler ki: “Ey Hûd, sen bize açık hak bir delil (bir mu‘cize) getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz sana itimat edecek de değiliz!

Dediler ki: “Ey Hûd! Bize kanıt içeren bir bilgi getirmedin; biz, senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz. Ve biz sana inanacak da değiliz.”

Dediler ki: «Ey Hûd, sen bize açık bir mu'cize getirmedin. Biz de senin sözünle Tanrılarımızı bırakıcı değiliz. Sana inanıcılar da değiliz».

Dediler ki: “Ey Hûd! Bize apaçık bir delil (bir mu'cize) getirmedin; biz de senin sözünle ilâhlarımızı terk ediciler değiliz, biz sana îmân edecek kimseler de değiliz.”

Kavmi “Ey Hud! Bize açıkça inanacağımız deliller getirmedin. Bu yüzden senin sözünden dolayı ilahlarımızı terk etmeyeceğiz ve sana inanmayacağız.”

Dediler: "Ey Hud! Sen bize apaçık bir belge getirmedin. Onun için biz senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz. Sana inanacak da değiliz.

Onlar dediler: «— Hud! Bize açık bir mucize getirmedin, senin sözün ile tapacaklarımızı bırakacak, sana inanacak değiliz».

Dediler ki: “Ey Hûd! Bize açık bir delil [beyyine] getirmedin. Biz senin sözünle tanrılarımızı terk edecek ve sana da inanacak değiliz.

“Ey Hûd! Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin, biz de senin sözünle ilahlarımızı terk etmeyiz ve biz sana iman edecek de değiliz.”

Bu sevgi, şefkat, rahmet ve merhamet dolu sözlere karşılık kâfirler, “Ey Hûd!” dediler, “Sen bize, bizi inanmaya mecbur bırakacak türden açık bir mûcize getirmedin. Dolayısıyla, sırf senin sözünle tanrılarımızı ve onlar sayesinde elde ettiğimiz tahtımızı, tacımızı bırakacak değiliz; o hâlde hiç boşuna bekleme, sana asla inanmayacağız!”

Dediler ki:
-“Ey Hûd! Bize bir açık belge / beyyine getirmedin.
Biz de senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz.
Sana inanacak da değiliz”.

Halk: " Sevgili Hûd! Sen bize bir mucize getirmedin. Biz, senin kuru lafınla ne tanrılarımızı bırakır ne de sana güveniriz.

Dediler ki: "Ey Hud! Bize açıkça söylediklerinin gerçek olduğunu açıklayan bir belge getirmedin! Senin sözünle tanrılarımızı terk edecek değiliz. Sana inanacak da değiliz!"

(Kavmi) şöyle demişti: “Ey Hud! Sen bize apaçık bir delil getirmedin; biz de senin sözünle ilahlarımızı asla terk edecek değiliz [*] ve biz sana asla iman edecek değiliz.

Benzer mesajlar: Bakara 2:170; Mâide 5:104; A‘râf 7:28; Yûnus 10:78; Hûd 11:62, 87; Enbiyâ 21:52-53; Şu‘arâ 26:70-74; Lokmân 31:21; Sebe’ 34:43; Sâffâ... Devamı..

(Toplumu da Hûd’a): “Ey Hûd! Sen, bize apaçık bir mûcize getirmedin ve biz de sadece, senin sözüne (itibar ederek) ilâhlarımızı terk edecek ve sana îman edecek değiliz.”¹ dediler.

1 Kavmi, Hz. Hud’a Allah tarafından kendisine gönderilen ayetleri mucize olarak görmeyip: “Sen bizi imana mecbur kılacak açık bir mucize getirmedin” d... Devamı..

(Soydaşları:) “Ey Hûd!” dediler, “Bize [peygamber olduğunu kanıtlayan] açık bir delil, bir belge getirmedin; bu yüzden, senin bir tek sözünle tanrılarımızı bir kenara atıp sana inanacak değiliz.

– Ey Hud, sen bize apaçık bir belge/mucize getirmedin, sırf sen söyledin diye ilahlarımızı bırakacak değiliz ayrıca biz senin söylediklerine de hiç inanmıyoruz, dediler. 28/48

“Ey Hûd!” dediler, “Sen bize bir delil ile gelmedin. Sırf senin sözlerine kanıp da ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Ve biz, sana inanan mü’minler olmayacağız!

Kavmi ise: "Ey Hud sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle ilahlarımızı terk ederek sana inanacak kimseler değiliz.

Dediler ki: "Ey Hûd, sen bize bir mu’cize/açık delil getirmedin. Biz senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz!"

Dediler ki: «Ey Hûd! Sen bize bir beyyine ile gelmedin ve biz de senin sözünden dolayı kendi tanrılarımızı terkedici değiliz ve sana inanan kimseler de değiliz.»

“Ey Hûd! dediler, sen bize açık bir belge, bir mûcize getirmedin. Biz de senin sözüne bakarak tanrılarımızı bırakacak değiliz. Sana asla inanacak da değiliz. ”

Dediler ki: "Ey Hud, bize bir mu'cize getirmedin. Biz senin sözünle tanrılarımızı terk edecek değiliz ve biz sana inanacak değiliz!"

Kavmi: "Ey Hûd! Sen bize bir mu'cize ve burhân ile gelmedin. Senin sözünle ilâhlarımızı terk idenlerden değiliz. Ve sana îmân itmeyiz."

Dediler ki “Bak Hud! Bize bir belge (delil) getirmedin. Senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz. Sana inanacak da değiliz.

-Ey Hûd, sen bize apaçık bir belge getirmedin, biz de senin sözünle ilahlarımızı bırakacak ve sana inanacak değiliz, dediler.

“Ey Hud,” dediler. “Sen bize açık bir delil getirmedin. Biz de senin sözünle tanrılarımızı terk edecek değiliz. Sana inanmıyoruz.

Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."

eyittiler: “iy hūd getürmedüñ bize ḥüccet daħı degülüz biz ķoyıcılar Tañrılarumuzı senüñ sözüñden daħı degülüz biz saña inanıcılar.”

Eyitdiler: İy Hūd, bize sen burhān‐ıla gelmedüñ. Daḫı biz ḳoymaz‐biz ṭap‐duġumuz putlaruñ ‘ibādetini senüñ sözüñ bile. Daḫı biz saña inanmazuz,didiler.

Onlar da dedilər: “Ey Hud! Sən bizə açıq-aşkar bir mö’cüzə gətirmədin. Sənin sözünlə tanrılarımızı tərk edən deyilik. Biz sənə inanmırıq!

They said: O Hud! Thou hast brought us no clear proof and we are not going to forsake our gods on thy (mere) saying, and we are not believers in thee.

They said: "O Hud! No Clear (Sign) that hast thou brought us, and we are not the ones to desert our gods on thy word! Nor shall we believe in thee!(1548)

1548 The argument of the Unbelievers is practically this: "We are not convinced by you; we don't want to be convinced: we think you are a liar—or perh... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.