Vekeżâlike aḣżu rabbike iżâ eḣaże-lkurâ vehiye zâlime(tun)(c) inne aḣżehu elîmun şedîd(un)
İşte Rabbinin yakalaması böyledir. Onlar zulüm işlemektelerken, ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman (son pişmanlıkları fayda vermemiştir) . Gerçekten O'nun yakalaması çok acı vericidir, pek şiddetlidir.
İşte Rabbin, zulmeden şehirleri böyle alıverir, aldığı, azabına uğrattığı zaman da şüphe yok ki onun kavrayışı pek elemlidir, pek çetindir.
İşte senin Rabbin varoluş gayesine aykırı hareket eden kentlerin toplumlarını, böylece kıskıvrak yakalayıverir. Şüphesiz ki, O'nun yakalaması çok şiddetli ve çok zorludur.
Baskıyı, zulmü, işkenceyi, isyanı ve küfrü alışkanlık haline getiren, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen bir memleketi cezalandırırken, senin Rabbin işte böyle cezalandırır. Onun cezalandırması çok can yakıcı, çok inletici, çok müthiştir.
Rabbinin, zulmeden şehirleri yakaladığında yakalaması işte böyledir. Şüphesiz O'nun yakalaması pek acı, pek şiddetlidir.
Onlar, zulüm işlemektelerken, ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman... Rabbinin yakalaması işte böyledir. Gerçekten O'nun yakalaması pek acı, pek şiddetlidir.
İşte Rabbin, zulümkâr memleketleri çarptığı zaman, böyle yakalayıp çarpar. Doğrusu onun cezalandırması çok acıklıdır, pek şiddetlidir.
Köy ve kasabalar zulmederken, Rabbinin onları yakalaması, işte böyledir. Şüphesiz Rabbinin yakalaması, elem verici ve serttir.
Rabbin, haksızlık eden memleketleri yakaladığında, O'nun yakalayışı işte böyledir. Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir; pek çetindir.
Zalim olan şehirleri yoketmek isterse, işte Tanrın bunculayın yakalar, onun yakalaması hem acıdır, hem katı
İşte Rabbin, halkı zalim olan memleketlerin yakasından tutunca böyle tutar. Hiç kuşkusuz O'nun yakalaması pek sert ve acıklıdır.
Allah, kasabaların zalim halkını yakalayınca, böyle yakalar; yakalaması da şiddetli ve elimdir.
Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz O’nun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir.
Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!
İşte Rabbin, zulmetmekte olan kentleri yakaladığı zaman böyle yakalar. O'nun yakalaması acıdır, çetindir.
İşte Rabbin, zalim memleketleri cezalandırdığı zaman böyle cezalandırır. Çünkü O'nun cezası çok acı, çok çetindir.
Ve işte rabbın medeniyetleri zulmederlerken çarptığı vakıt böyle çarpar, çünkü onun muahazesi çok elîm, çok şiddetlidir
İşte Rabb'in, zulmeden kentleri cezalandırdığı zaman, böyle cezalandırır. O'nun cezası çok acı verici ve çok şiddetlidir.
Rabbinin yakalayışı — (ahâlîsi) zulmeder halde bulunan memleketleri yakaladığı zaman — işte böyle (olur). Şübhesiz ki Onun çarpması (cezası) pek acıklıdır, pek çetindir.
İşte, (halkı) zâlim bir hâlde bulunan şehirleri (azâbıyla) yakaladığı zaman, Rabbinin yakalaması böyledir. Şübhesiz ki O'nun yakalaması, pek elemlidir, pek şiddetlidir!
İşte Rabbinin bu yakalayışı, zulüm ederek haksızlık yapan bu kasaba halkını cezalandırışıdır. Allahın yakalayıp ceza verişi çok acıklı ve çok şiddetlidir.
Rab/bin, kasaba ahalisini, zalim iken yakaladığı zaman, işte böyle yakalar. Çünkü O/nun yakalaması elemlidir, şiddetlidir.
Allah zalim ülkeleri yakalayınca, işte böyle yakalar. Şüphesiz onun yakalaması elim ve şiddetlidir.
O hâlde, dikkat edin; Rabb’in, zulüm ve haksızlıkta direten bir ülkeyi cezalandırdı mı, işte böyle cezalandırır! Unutmayın, O’nun azâbı gerçekten can yakıcıdır, çok çetindir!
O zâlim memleketleri, Rabbin yakalarsa, işte böyle yakalar.1 Gerçekten Onun yakalaması, pek acıklı ve çok şiddetlidir.*
İşte senin Rabbin, tepelediği zaman böyle tepeler; halkı zalim olan kasabaları gerçekten de O'nun tepelemesi çok acı verici, çok zorludur!
– Senin Rabbin, halkları zalim olan ülkeleri cezalandırdığı zaman işte böyle cezalandırır. Şüphesiz O’nun cezalandırması çok can yakıcıdır ve pek dehşetlidir. 18/58- 59, 22/48
Ve senin Rabbin, kentleri cezalandırmak istediği zaman işte böyle cezalandırır; ki onlar zulmetmiştiler: hiç şüphesiz O’nun cezalandırması çok can yakıcı, pek dehşet vericidir.
Ve işte Rabbin yakalaması böyledir, karyeleri zalim oldukları halde yakaladığı zaman, şüphe yok ki O'nun yakalaması pek acıklıdır, pek şiddetlidir.
Halkı zalim olan ülkeleri cezaya çarptırdığı zaman Rabbinin çarpması işte böyle olur! Şüphesiz ki O'nun çarpması pek acı, pek çetindir!
İşte Rabbin zulmeden kentleri yakaladığı zaman böyle yakalar. Doğrusu O'nun yakalaması, çok acı ve çok çetindir.
Senin Rabbin, yanlışlar içine düşmüş kentleri yakaladığı zaman işte böyle yakalar. O’nun yakalaması can yakıcı ve sert olur.
Rabbin, zalim ülkeleri böyle yakalar. Şüphesiz O'nun yakalaması acı verici, şiddetlidir.
Ahalisi zalim olan beldeyi Rabbin yakaladığı zaman işte böyle yakalar. Onun yakalayışı gerçekten pek acı ve pek şiddetlidir.
Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar. O'nun çarpması gerçekten korkunçtur, şiddetlidir.
daħı ancılayın dutmaġı çalabunuñ ol vaķt kim duttı köyleri daħı ol žulm eyleyici-y-iken. bayıķ dutmaġı anuñ aġrıdıcıdur ķatı.
Rəbbin zülmkar məmləkətləri əzabla yaxalayanda belə yaxalayar. Onun cəzası, doğrudan da, ağrılı-acılıdır, şıddətlidir!
Even thus is the grasp of thy Lord when he graspeth the townships while they are doing wrong. Lo! His grasp is painful, very strong.
Such is the chastisement of thy Lord when He chastises communities in the midst of their wrong: grievous, indeed, and severe is His chastisement.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |