7 Şubat 2025 - 9 Şaban 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûnus Suresi 18. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veya’budûne min dûni(A)llâhi mâ lâ yadurruhum velâ yenfe’uhum veyekûlûne hâulâ-i şufe’âunâ ‘inda(A)llâh(i)(c) kul etunebbi-ûna(A)llâhe bimâ lâ ya’lemu fî-ssemâvâti velâ fî-l-ard(i)(c) subhânehu vete’âlâ ‘ammâ yuşrikûn(e)

Ve Allah'ı bırakırlar da kendilerine ne bir zarar edebilecek, ne bir fayda verebilecek şeylere taparlar ve bunlar derler, Allah katında şefaatçilerimiz bizim. De ki: Allah'a, göklerde ve yeryüzünde bilmediği birşeyi mi haber vermedesiniz? O, müşriklerin şirk koştukları şeylerden tamamıyla münezzehtir ve çok yücedir.

(Müşrikler şu kimselerdir ki) Allah’ı bırakıp (O’nun izni ve iradesi olmadan) kendilerine zarar veremeyecek ve yararları da erişmeyecek (olan) şeylere (sığınıp) kulluk ederler ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. (Onlara) De ki: "Siz, Allah’a, göklerde ve yerde O’nun (hâşâ) bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? (Hayır, siz açıkça yalan uyduruyor ve asılsız kuruntulara kapılıyorsunuz!) O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir."

O inkârcı putperestler Allah'ı bırakıp, ne kendilerine ne de kendilerine tapanlara yarar ve zarar vermeyen, veremeyen cisimlere tapıyorlar ve bunlar “Allah yanında şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yoo, kudret ve egemenliğinde sınırsız olan O'dur ve insanların O'na ilahlıkta ortak olarak yakıştırdıkları herşeyden sonsuzca yücedir.

Onlar, Allah'ı bırakıp, kulları durumundakilerden kendilerine zarar vermeyen ve fayda da sağlamayan şeylere tapıyorlar.
“Bunlar bizim Allah katındaki aracılarımız, şefaatçilerimiz” diyorlar. Sen de:
“Siz, Allah'a, göklerde ve yerde, O'nun bilemeyeceği şeyleri mi haber veriyorsunuz?” de. Allah ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında onların ortak koştukları varlıklardan münezzeh ve yücedir.

bk. Kur’an-ı Kerim, 13/33.

Allah'ı bırakıp kendilerine bir zararı veya yararı olmayan şeylere ibadet ediyor ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" diyorlar. De ki: "Siz Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz?" Allah onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.

Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: 'Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir' derler. De ki: 'Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir.'

Allah'ı bırakıp kendilerine ne bir zarar, ne de bir menfaat vermeyecek şeylere (putlara) tapıyorlar ve bir de: “-Bu putlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır.” diyorlar. De ki: “-Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz?” Haşa, Allah, onların ortak koştukları her şeyden çok uzakatır, çok yücedir.

Allah’tan ayrı olarak, onlara ne zarar ne de fayda verecek şeylere tapıyorlar. Ve: “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” derler. De ki: “Allah’ın göklerde ve yerde (hiçbir yerde) varlığını bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz? O Allah, onların eş koştuklarından çok münezzeh ve çok yücedir!

Onlar Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.”

Allahı bırakarak, onlara kârı da, zararı da olmayana taparlar, hem de derler ki: «İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir», diyesin ki: «Göklerde de, yerde de bilmediği bir şeyi, Allaha sizler mi bildirirsiniz? O kutsaldır, eş kusulan şeylerden O çok yücedir»

Onlar, Allah'tan başka kendilerine zararı ve faydası olmayan varlıklara kulluk ediyorlar/tapıyorlar (onlardan yardım diliyorlar) ve: “Bunlar Allah yanında şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak koştuklarından uzaktır ve çok yücedir.

Burada şirke bulaşanlar üç kategoride ele alınıyor: 1. Allah’a inanmakla beraber putlara da inanıyorlar yani Allah’a ulaşmak için putları aracı kılıyo... Devamı..

Allâh’ın yerine kendilerine ne menfa’atleri ne de mazarratlaarı olabilecek ma’bûdlara tapıyorlar. Ve "İşte bizim Allâh nezdindeki şefî’lerimiz bunlardır" diyorlar. Ânlara di ki: "Siz Allâh’a semâvâtda ve arzda bilmediği bir şeyi bildirebilür misiniz? Hâşâ Allâh kendine işrâkden münezzehdir."

Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" derler. De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.

Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. De ki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.”.

Allah’ı bırakıp kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim aracılarımız” diyorlar. Onlara şöyle de: “Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi O’na bildirmeye mi kalkışıyorsunuz? Onların yakıştırdıkları ortaklardan O’nun yüce ve münezzeh olduğunda şüphem yoktur.”

Onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: «Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.»

ALLAH'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremiyenlere tapıyorlar ve "Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler," diyorlar. De ki: "ALLAH'ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O'na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır."

Allah'ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve "Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.

Allahı bırakıyorlar da kendilerine ne zarar, ne menfaat veremiyecek şeylere tapıyorlar, ve «ha, onlar bizim Allah yanında şefaatçilerimizdir» diyorlar, de ki: siz Allaha Göklerde ve Yerde bilmediği bir şey mi haber vereceksiniz? Hâşâ o onların isnad ettikleri ortaklıklardan münezzeh sübhan, yüksek çok yüksektir

(Müşrikler,) Allah’ı ilâh edinmekle birlikte, kendilerine zararı veya faydası olmayan şeylere (putlara) ibadet ediyor ve “Bunlar Allah nezdinde bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. (Resûlüm! Onlara) de ki: “Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz? (Hâşâ!) Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve (şanı) çok yücedir.”

Onlar, Allah'ın yanı sıra bir de kendilerine, ne bir zarar ne bir yarar sağlamayan şeylere kulluk ediyorlar ve “Bunlar, Allah'ın katında bizim şefaatçilerimizdir.” diyorlar. De ki: “Allah'a, göklerde ve yerde kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştuklarından Münezzeh'tir¹ ve Çok Yüce'dir.

1- Allah\a ait nitelikler hiçbir varlıkta yoktur.

Onlar Allâhı bırakıb, kendilerine ne bir zarar, kendilerine ne bir fâide veremeyecek olan şeylere taparlar. Bir de: «bunlar (bu putlar) Allah yanında bizim şefâatcılarımızdır» derler. De ki: «Siz, Allaha göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şey mi haber veriyorsunuz»? Haaşâ, O, eş tutmakda oldukları her şeyden çok uzakdır, çok yücedir.

Allah'ı bırakıp da kendilerine ne zararı dokunacak, ne de fayda verecek şeylere(putlara) tapıyorlar ve: “Bunlar, Allah katında bizim şefâatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir.

Bir de (o putperestler) Allah’ın yanı sıra kendilerine ne bir zarar ne de bir yarar sağlayamayan şeylere (putlara) kulluk ediyorlar (onlara tapıp yardım diliyorlar) ve ‘’Onlar, (dünya hayatında bizim için aracılık ederek dünyadaki sıkıntılardan kurtulmamızı sağlayacak olan) aracılarımızdır!” diyorlar. (Resulüm!) De ki: (sizin için böyle şefaatçiler var da, Allah’ın bundan haberi mi yok?) Yoksa siz, göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz? Hâlbuki Allah onların (kendisine) ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir. *

(*) Burada şirke bulaşanlar üç kategoride ele alınıyor: 1. Allah’a inanmakla beraber putlara da inanıyorlar yani Allah’a ulaşmak için putları aracı kı... Devamı..

Kendilerine ne bir zarar, nede bir fayda verebilecek güce sahip olmayan, Allah’dan başkalarına ibadet ediyorlar ve “Bunlar, Allah katında bize aracılık yapacak olan şefaatçilerimizdir” diyorlar. Onlara deki: “Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şey varda, onu Allah’a mı haber veriyorsunuz? Allah, onların (şefaatçıları) kendisine ortak koşmaların’dan çok yüce ve uzaktır.”

Onlar Allah’ı bırakıp da kendilerine ne zararı ne de yararı olmıyanlara tapıyorlar. Bir de: "Bunlar Allah’ın yanında kayırıcılarımız olacaklar." Diyorlar. De ki: "Siz Allah’a yerlerde, göklerde bilmediğini mi bildireceksiniz?" Allah onların eş koştuklarının hepsinden uzaktır, yücedir.

Onlar, Allah/ı bırakarak, kendilerine mazarrat ve menfaat vermeyen şeylere taparlar, bir de «— bunlar Allah yanında şefaatçılarımızdır» derler. Onlara de ki: Siz, Allah/a göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? Allah şerik koşmalarından münezzehtir, âlidir.

Onlar, Allah’ı bırakıp, kendilerine ne bir zarar ve ne de bir fayda veren şeylere tapıyorlar ve (üstelik), “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. Onlara de ki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz? O, onların koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir.”

Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine zarar veremeyen ve yarar sağlayamayan şeylere taparlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” derler. De ki: “Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.

Allah’ı bırakıyorlar da, kendilerine hiç bir zarar veya fayda veremeyecek olanvarlıkların peşine takılıyorlar; birtakım putlara ve sahte ilâhlara kulluk ediyor ve “Bunlar, Allah katında bizim için aracılık ederek kurtuluşumuzu sağlayacak olan efendilerimiz ve şefaatçilerimizdir!” diyorlar. De ki: “Böyle şefaatçiler var da, Allah’ın bundan haberi mi yok? Yoksa siz, göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz?Hayır! Allah hiç kimseye, böyle bir şefaat yetkisi vermemiştir! Zira Allah, onların müşrikçe yaklaşımlarından tamamen uzaktır, yücedir! Zaten insanoğlu, bu hakîkate uygun bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Fakat bazı câhiller, zamanla hak dini tahrif edip uydurdukları hurafeleri din haline getirdiler:

Allah’ı bırakıp onlara yarar sağlamaz, zarar vermez şeylere kulluk ediyorlar:
“İşte onlar Allah’ın katında bizim şefaatçilerimiz” diyorlar. De ki:
“Yer’de ve Gökler’de bilmeyeceği şeyleri mi Allah’a haber veriyorsunuz?”. O, sübhandır ve ortak koştukları şeylerden çok yücedir.

Allah diye kendilerine hiçbir fayda ve zararı olmayan şeylere tapınıp duruyorlar. Bir de kalkıp: " bunlar bizim yarın Allah huzurundaki şefaatçilerimiz " diyorlar. Resulüm de ki: " Yahu siz, yerde ve gökte, farkında olmadığı bir şey var da, Allah'a bunu mu hatırlatıyorsunuz? " Hiç olur mu? Ulu Tanrının erişilmezliği, müşriklerin havsalasına sığmıyor o kadar...

Onlar kendilerine bile faydası ve zararı olmayanlara ibadet ediyorlar. Diyorlar ki: "Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir!" De ki: "Siz Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.

Onlar Allah’ın peşi sıra kendilerine zarar da yarar da sağlamayacak şeylere tapıyorlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” diyorlar. [*] De ki: “Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi bildiriyorsunuz! [*] O, onların ortak koştuklarından yüce ve uzaktır.”

Bu ayet Zümer 39:3 ile birlikte okunmalıdır. Kişinin kendisini Yüce Allah’a yaklaştıracak aracılar edinmesi şirktir ve eğer tevbe edilmezse, şirk den... Devamı..

Ve o (zâlimler,) Allah’ı bırakıp da kendilerine zarar da, fayda da veremeyecek olan (şey)lere kulluk eder ve: “bunlar Allah’ın katında bizim şefâatçilerimizdir”¹ derler. (Sen de onlara:) “göklerde ve yerde olup da Allah’ın bilmediği bir şeyi mi Ona haber veriyorsunuz?” de. Hâlbuki Allah onların (Kendisine) ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.

1 O zâlimler; a- Allah’a putlarla beraber inanırlar, b- Putların veya putlaştırılan varlıkların Allah’ın katında imtiyazları var zannederler, c- Putla... Devamı..

ve [ne de] Allah’la beraber, kendilerine ne bir yarar ne de zarar verebilecek durumda olmayan şeylere veya varlıklara kulluk edip [kendi kendilerine], “Bunlar bizim Allah katındaki kayırıcılarımızdır” ²⁶ diyen [kimse]ler!.. De ki: “Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber verebileceğinizi sanıyorsunuz? ²⁷ (Yoo,) kudret ve egemenliğinde sınırsız olan O’dur, ve insanların O’na, ilahlığında ortak yakıştırdıkları her şeyden sonsuzcasına yücedir.

26 Bu ifadeyle söylem yeniden bu surenin 3. ayetinde temas edilen “şefaat” meselesine dönüyor. Cümlenin baş kısmının lafzî çevirisi şöyledir: “Ve kend... Devamı..

Onlar kendilerine fayda da zarar da veremeyenlere: -Bunlar “Allah katında bizim şefaatçilerimizdir”, diyerek Allah ile aralarına koyduklarına kulluk ederler. De ki: -Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Allah, koştukları şirklerden münezzeh ve yücedir. 2/48- 123, 7/28, 13/33

Bir de Allah’ın peşi sıra kendilerine yararı da zararı da dokunmayan varlıklara[¹⁵⁹⁰] kulluk edip de, üstelik “İşte şunlar Allah katında bizim kayırıcılarımızdır” diyenler (iflah olmaz).[¹⁵⁹¹] De ki: “Yoksa siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, sınırsız yüceliği ve aşkın varlığıyla, onların putlaştırdığı her şeyden beridir.

[1590] Ebu Ubeyde, buradaki mâ (şey) ilgi zamirinin ellezi (kimse) yerine kullanıldığını söyler (Mecaz). Tercihimiz olan “varlıklar” bu ikisini de içe... Devamı..

Onlar (müşrikler) Allah'ı bırakırlar da, -kendilerine ne zarar ne de yarar sağlayamayacak- nesnelere taparlar ve "Bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" derler. (Ey Muhammed) De ki, (bu bilgiyi nereden edindiniz?) yoksa siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber vermeye kalkışıyorsunuz? Haşa O, onların ortak koştuğu nesnelerden münezzehtir. (Yücelerin Yücesidir)

Ve Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verecek şeylere tapıyorlar ve "İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılaımızdır" diyorlar. De ki: "Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir, yücedir. "

Ve onlar, Allah Teâlâ'nın gayrı, kendilerine ne mazarrat ve ne de menfaat veremiyecek olanlara ibadet ederler ve derler ki: «Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatçilerimizdir.» De ki: «Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O (Hâlik-ı Azîm) onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir, müteâlidir.»

Onlar, Allah'tan başka kendilerine ne zarar ne de fayda veremeyen birtakım nesnelere ibadet ediyor ve “Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir. ” diyorlar. De ki: Böyle bir şey olacak da Allah bilmeyecek ha! Ne o, yoksa siz Allah'a göklerde ve yerde olup da bilmediği şeylerin varlığını mı haber vereceğinizi iddia ediyorsunuz? Hâşâ! O, onların iddia ettikleri her türlü ortaktan münezzehtir, yücedir. [13, 33]

Gerek bu âyette, gerekse başka bir çok âyette yer alan min dûnillah ibaresi bazı meallerde “Allah’ı bırakıp...” diye tercüme edilmiş. Ebu’s-suûd burad... Devamı..

Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve: "Bunlar Allah katında bizim şefa'atçilerimizdir!" diyorlar. De ki: "Allah'ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz?" O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.

Onlar, Allâh'dan başka olarak kendilerine ne zararı ve ne de fâidesi olan şeylere 'ibâdet iderler ve "Bunlar, Allâh 'indinde bizim şefâ'atçilerimizdir" dirler. Di ki: Allâh Te'âlâ'ya göklerde ve yerde O'nun bilmediği şeyi mi haber viriyorsunuz? Allâh Te'âlâ, sizin O'na şerîk iylediğiniz şeylerden münezzeh ve 'âlîdir.

Kendilerine zarar vermeyecek, fayda da sağlamayacak olan şeyi Allah ile aralarına koyup kul olurlar. Bir de derler ki “Bunlar Allah’ın yanında bizi yanına alacak (şefaat edecek) olanlardır.” De ki “Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak saydıklarından uzak ve yücedir.”

Kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere:-Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir, diyerek Allah'tan başkalarına kulluk ederler. De ki:-Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Allah, koştukları şirklerden münezzeh ve yücedir.

Onlar, Allah'ın yanı sıra, kendilerine yararı veya zararı dokunmayan şeylere kulluk ediyor ve “Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçilerimiz” diyorlar. De ki: Göklerde veya yerde bilmediği birşeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz? Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir.

Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.

daħı ŧaparlar Tañrı’dan ayruġa aña kim ziyān degürmez anlara ne daħı aśśı eylemez anlara daħı eydürler “uşbunlar şafā'at eyleyicilerümüzdür Tañrı ķatında” eyit “ħaber virürsiz allāh Tañrı’ya [105b] anı kim bilmez göklerde daħı yirde?” arulıġı anuñ daħı yüceldi andan kim ortaķ eylerler.

Daḫı ṭaparlar Tañrıdan özge bāṭıl ma‘būdlara, hīç ziyān idemez üzerlerine,aṣṣı daḫı eylemez. Daḫı eydürler: Bunlar bizüm şefā‘atcilerümüzdür TañrıTa‘ālā ḳatında. Eyit yā Muḥammed: Ḫaber mi virürsiz Tañrı Ta‘ālāya özi bil‐medügi nesneleri göklerde daḫı yirlerde.

Onlar Allahı qoyub özlərinə nə bir xeyir, nə də bir zərər verə bilən bütlərə ibadət edir və: “Bunlar Allah yanında bizdən ötrü şəfaət edənlərdir!” – deyirlər. De: “Allaha göylərdə və yerdə (Özünə şərik) bilmədiyi bir şeyimi xəbər verirsiniz? Allah Özünə şərik qoşulan bütlərdən uzaqdır və ucadır!”

They worship beside Allah that which neither hurteth them nor profiteth them, and they say: These are our intercessors with Allah. Say: Would ye inform Allah of (something) that He knoweth not in the heavens or in the earth? Praised be He and high exalted above all that ye associate (with Him)!

They serve, besides Allah, things that hurt them not nor profit them, and they say: "These are our intercessors with Allah." Say: "Do ye indeed inform Allah of something He knows not, in the heavens(1405) or on earth?- Glory to Him! and far is He above the partners they ascribe (to Him)!"

1405 When we shut our eyes to Allah's glory and goodness, and go after false gods, we give some plausible excuse to ourselves, such as that they will ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.