Tilke-ddâru-l-âḣiratu nec’aluhâ lilleżîne lâ yurîdûne ‘uluvven fî-l-ardi velâ fesâdâ(en)(c) vel’âkibetu lilmuttekîn(e)
İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde yücelik ve bozgunculuk dilemeyenlere veririz ve sonuç, çekinenlerindir.
İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde (Allah’a iman ve itaat davetine karşı) büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. Ve (güzel) sonuç (elbette) takva sahiplerinin olacaktır.
Ama ahiret yurduna gelince, biz orayı yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmak istemeyen kimselere ayırmış bulunuyoruz. Çünkü sonuç, yolunu Allah'ın kitabıyla bulanlarındır.
İşte âhiret yurdu, ebedî yurt denilen nihaî hedef budur. Biz onu, yeryüzünde, ülkede böbürlenmeyi, zorbalığı, diktatörlüğü ve bozgunculuğu gönlünden geçirmeyen kimselere nasip ederiz. En güzel âkıbet müttakilerindir, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü'minlerindir.
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuğu istemeyenlere veririz. Sonuç (Allah'ın azabından) sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir.
Şu ahiret yurdunu (cenneti) biz, yeryüzünde ne bir zulüm, ne de bir fesad istemiyen kimselere veririz. İyi akıbet (cennet, Allah'ın razı olmadığı şeylerden) sakınanlarındır.
İşte şu ahiret yurdu! Onu, yeryüzünde üstünlük kurmak istemeyen ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere nasip ederiz. Ve hayırlı sonuç, kendi (ruhunu) koruyanlarındır.
İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmak istemeyen kimselere veririz. Sonuç, takvâ sahiplerinindir.
İşbu son yurt, yeryüzünde kasalarak, fesatçılık yapmak istemiyenlerin; sonuç sakınçlarındır
İşte ahiret yurdu. Biz, onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara veririz. Güzel sonuç, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlarındır.
Cennetde mekânı; biri birinin fevkine çıkmağa kalkışmayan, fesâd çıkarmayan âdemlere vireceğiz.
Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu. Biz, onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.
İşte âhiret yurdu. Onu yeryüzünde haksız üstünlük kurmak ve bozgunculuk çıkarmak istemeyenler için hazırlamış bulunuyoruz. İyi son, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) âkıbet, takvâ sahiplerinindir.
Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemiyenlere ayırdık. Sonuç erdemlilerindir.
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.
O Âhıret evi (son yurd) biz onu öyle kimselere veririz ki yer yüzünde ne bir kibir ne de bir fesad istemezler, ve o akıbet korunan müttekılerindir
İşte âhiret yurdu (cennet)! Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmak istemeyen kimselere veririz. (En güzel) akıbet, Allah’ın razı olmadığı şeylerden sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu! Onu, yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk yapmayan kimseler için ayırdık. Gelecek takva¹ sahiplerinindir.
İşte âhiret yurdu! Biz onu yer (yüzün) de ne teğallüb, ne fesâd arzusuna düşmeyeceklere veririz. (İyi) sonuç (Allahın ıkaabından) sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklüklenmeyen ve bozgunculuğu istemeyenlere veririz. Güzel sonuç muttakilerindir.
İşte âhiret yurdu! (Biz) onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve fesâdı istemeyenlere veririz. (Güzel) âkıbet ise, takvâ sâhiblerinindir.
İşte o ahiret yurdunu, (oradaki ebedi mükâfat, cennet ve güzel nimetler) yeryüzünde büyüklük taslamayanlar ve bozgunculuk yapmayanlar için tahsis ederiz. Güzel akıbet ise (kötülükten) sakınan kimseleredir.
Böylece ahiret yurdunu, yeryüzünde büyüklük taslamayanlar ve bozgunculuk yapmayanlar için hazırladık. Gelecek Allah’dan korunanlarındır.
İşte öbür dünya evi! Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamak , karışıklık çıkarmak istemiyenlere veririz. İyi son, sakınanlarındır.
Bu âhiret sarayını, yeryüzünde nâs/ı hiçe saymamayı ve bozukluğunu istemeyen kimselere veririz. İyi akıbet sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayanlara ve bozgunculuk çıkarmayanlara tahsis ederiz. Güzel son [âkibet], Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanlar içindir.
Ahiret yurdunu ise, yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuk yapmayı istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç da takva sahiplerinindir.
İşte âhiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklük taslamaktan ve bozgunculuk çıkarmaktan sakınan kimselere ebedî yurt kılacağız. O hâlde, müjdeler olsun size: Mutlu son, Allah’a karşı saygılı ve itaatkâr davranan kimselerin olacaktır! Şöyle ki;
İşte Âhiret Yurdu! Onu Yeryüzü’nde ululuk ve bozgunculuk istemeyen kimseler için hazırlıyoruz. Akıbet, Müttakîler / Sakınıp Korunanlar içindir.
Biz, ahret yurdunu, dünya hayatında aşırılık ve dengesizlik yapmayanlar için inşa ediyoruz. Çünkü sonuç, sağlamcılarındır
İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyen, bozgunculuk yapmayan, yasalarımıza uyarak yaşayanlara veririz. Dünya hayatından sonraki en güzel sonuç; inanıp yasalarımıza uygun yaşayanlarındır.
O ahiret yurduna gelince, biz onu yeryüzünde kibirlenmek ve bozgunculuk (yapmak) istemeyenler için hazırlıyoruz. [*] (Mutlu) son, [muttakî]ler (duyarlı olanlar) içindir.
İşte Biz âhiret yurdu (olan cenneti), yeryüzünde büyüklük taslamak ve kargaşa çıkarmak istemeyen (kimse)lere veririz. Ve (o mutlu) gelecek (Allah’tan) hakkıyla sakınanlarındır.¹
(Ama) ahiret yurduna gelince, Biz orayı yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmak istemeyen kimselere ayırmış bulunuyoruz; çünkü gelecek Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselerindir. ⁹²
İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk yapmayan kimseler için hazırladık. Mutlu son azgınlık ve fesattan sakınanlarındır. 38/28
İşte ahiret yurdu!.. (Sonsuza dek sürecek cennet nimetleri) Biz onu, yeryüzünde böbürlenmeyen ve bozgunculuktan hoşlanmayan kimselere veririz. Güzel sonuç, takva sahiplerinindir. (Rablerinin emir ve yasaklarına harfiyyen riayet edip, sâlih ameller işleyenlerindir)
İşte ahiret yurdu, Biz onu yeryüzünde ne ululanmak ve ne de fesat çıkarmak istemeyen kimselere veririz ve akibet muttakîler içindir.
Ama âhiret diyarına gelince: Biz orayı dünyada büyüklük taslamayanlara, fesatçılık ve bozgunculuk peşinde olmayanlara veririz. Hayırlı âkıbet, günahlardan sakınanlarındır.
İşte ahiret yurdu: Onu yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere veririz. (Güzel) sonuç, (günahlardan) sakınanlarındır.
Biz dâr-ı âhiret, arzda yükseklik ve fesâdı umûrad itmeyenlere tahsîs iyledik. 'âkıbet muttakîleredir.
İşte son yurt!.. Orası yeryüzünde büyüklük taslama arzusunda olmayanlar içindir. İyi son, korunanlar içindir.
İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyen ve bozgunculuk istemeyenlere veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.
İşte şu âhiret yurdunu, Biz yeryüzünde büyüklük taslayıp bozgunculuk yapmak istemeyen kimselere nasip ederiz. Âkıbet, Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.
İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.
Biz o‘sha oxirat diyorini yer yuzida kibr va buzg‘unchilik qilishni istamaydigan kishilar uchun yaratamiz. Oqibat esa, taqvodor kimsalarnikidir!
şol śoñraġı sarāy! ya'nį uçmaķ. eyleyevüz anı anlaruñ kim dilemezler yücelik yir yüzinde ne daħı fesād. daħı iş śoñı ķorķıcılaruñdur.
Ol āḫiret evini biz naṣīb ḳıluruz ol kişilere ki yücelik istemezler yir yüzin‐de, fesād daḫı istemezler. ‘Āḳıbet‐i maḥmūde müttaḳīler‐çün.
Biz bu axirət yurdunu yer üzündə təkəbbürlük etməyənlərə və fitnə-fəsad törətməyənlərə qismət edərik. (Ən gözəl) aqibət ancaq Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlərindir!
As for that Abode of the Hereafter We assign it unto those who seek not oppression in the earth, nor yet corruption. The sequel is for those who ward off (evil).
That Home of the Hereafter We shall give to those who intend not high- handedness or mischief on earth:(3413) and the end is (best) for the righteous.
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |