Yekûlu e-inneke lemine-lmusaddikîn(e)
Sen de mi derdi, gerçek sayanlardansın.
“Sen de gerçekten (dirilişi ve ahirette hesaba çekilişi) doğrulayanlardan (böyle saçmalıklara inananlardan) mısın?" diye (bana sataşırdı.)
Bana derdi ki: “Sen de mi Allah'tan, peygamberlerden gelenleri doğrulayanlardansın?”
“Sen de, diriltilmenin gerçekleşeceğini tasdik edenlerden misin, derdi.”
Derdi ki: "Gerçekten sen doğrulayanlardan mısın?
'Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?'
(Bana) derdi ki, sen cidden (hesab gününe) inananlardan mısın?
52, 53. Gerçekten sen doğru mu söylüyorsun? Ölüp toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı cezalandırılacağız?” diyordu.
Derdi ki: “Sen de, öldükten sonra dirilmeye inananlardan mısın?”
Sen de mi inanırsın?
(Bana:) “Sen gerçekten onun doğruluğunu tasdik ediyor musun?”
51,52,53,54. İçlerinden biri: "Benim dünyâda bir dostum var idi. Bana "Tekrâr dirilmeği hakîkat mı zan idiyorsın? Ölüb de kemik ve toprak oldukdan sonra tekrâr muhâkeme olunmaklığımız mümkün midir? dir idi." diyecek. Ve sonra "Bakar mısınız" diyu ’ilâve idecek.
51,52,53. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
“Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi.
Derdi ki: Sen de onaylıyor musun gerçekten?
52, 53. Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın? Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?
"Şöyle konuşurdu, 'Sen de doğruluyor musun?' "
Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"
Derdi: sen cidden inananlardan mısın?
51-52-53. İçlerinden biri şöyle der: “(Dünyada iken) benim bir arkadaşım vardı. Bana, ‘Sen de mi ölüp toprak ve kemik (yığını) olduğumuz zaman, (tekrar) diriltilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin’ derdi (de, âhireti inkâr ederdi).”
Diyordu ki: “Sen gerçekten ahireti doğrulayanlardan mısın?”
(Bana:) «Gerçek sen de (tekrar dirilmiye) kat'î inananlardan mısın?» derdi.
Derdi ki: ’Sen gerçekten tasdik edenlerden misin?
“(Bana:) 'Gerçekten sen, (dirilmeyi) tasdîk edenlerden misin?' derdi.”
52, 53. (Ve devamla, o bana): “Sen gerçekten, bizim ölünce, toprak ve kemikler haline geldikten sonra, sorguya çekileceğimize inananlardan mısın?” derdi.
“Bana derdi ki “Sen doğrulayanlardan mısın?”
Şöyle derdi: Sen bu işin olacağına inanıyor musun?
Bana «— Sen de mi inanıyorsun?
“Gerçekten sen de (dirilmeyi) tasdik edenlerden misin?” derdi.
“Derdi ki: “Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?”
“Bana sürekli, “Sen de mi Kur’an’ın hak olduğuna inanan şu gerici yobazlardansın?” derdi. Bununla da kalmaz:
Bana diyordu ki: -“Sen de mi, Tasdik Edenler’densin?”.
"Yahu derdi sen gerçekten onaylıyor musun?
"Alay ederek derdi ki: "Sen ayetlere inananlardan mısın?"
Der(di) ki: ‘Sen de (diriltilmeye) inananlardan mısın?
52,53. (Ve devamla, o bana): “Sen gerçekten, bizim ölünce, toprak ve kemikler haline geldikten sonra, sorguya çekileceğimize inananlardan mısın?” derdi.
[bana] derdi ki, ‘Ne? Sen onun doğru olduğuna gerçekten inananlardan mısın,
Bana derdi ki: – Sen gerçekten yeniden dirilişi tasdik mi ediyorsun? 24/51, 75/31
bana, “Sahi, sen gerçekten de onun doğruluğunu tasdik mi ediyorsun?” derdi;
(Ahirete inanmazdı da, bana) "Sen de (tekrar dirilmeye) gerçekten inananlardan mısın?”
Derdi ki: «Sen de hakikaten tasdik edenlerden misin?»
51, 52, 53. Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı? ”
Derdi ki: 'Sen doğrulayanlardan mısın?
"Bana: 'Sen bu mahşere ve ba'sa inanır mısın?' "
Bana şöyle derdi: “Sen gerçekten inanıyorsun; öyle mi?”
Bana derdi ki:-Sen gerçekten tasdik mi ediyorsun?
“Derdi ki: Sen de inanıyor musun,
Derdi ki: "Sen gerçekten şunu tasdik edenlerden misin?"
U menga: “Chindan ham sen o‘lganimizdan keyin yana qayta tirilishimizni tasdiq qiluvchilardanmisan?” – der edi.
51-52. eyitti eyidici anlardan “bayıķ ben oldı-y-ıdı benüm iş eydüridi ay bayıķ sen inanıcılardan mısın?
Baña eydürdi ki: Niçün sen ḳıyāmete inanursın? dir‐idi.
O deyirdi: “Sən, doğrudan da, inanmırsan ki,
Who used to say: Art thou in truth of those who put faith (in his words)?
"Who used to say, ´what! art thou amongst those who bear witness to the Truth (of the Message)?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |