Ve dalle ‘anhum mâ kânû yed’ûne min kabl(u)(s) ve zannû mâ lehum min mehîs(in)
Ve önceden çağırdıkları putlar, gözlerinden kaybolup gitmiştir ve onlar, kaçıp sığınacakları bir yerleri olmadığını da iyideniyiye anlamışlardır.
(Artık) Önceden (dünyada iken) dua ve yardım umarak (bir nevi tapındıkları herkes ve her şey, sahte şeyhler ve hoca efendiler ahirette) onlardan kaybolup (defolup) gideceklerdir ve onlar (Siyonist Yahudilerin, Hristiyan emperyalistlerin ve tüm zalim ve kâfir güçlerin peşine takılanlar ve bu hıyanetlerine Kur’ani hikmet ve mazeret uyduranlar; sonunda) kaçıp kurtulacak hiçbir yerleri olmadığını da anlayıvereceklerdir.
Böylece onların önceden ilahlaştırıp yalvardıkları bütün güçler, kendilerini terk etmiş olacak ve kendileri için de, kaçacak bir yer olmadığını anlamış olacaklardır.
Onların önceden taptıkları, yalvardıkları şeyler kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını da anlamışlardır.
Daha önce ibadet etmekte oldukları onlardan kaybolur ve kendileri için hiçbir sığınılacak yer olmadığını anlarlar.
Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiç bir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Önceden ibadet edib durdukları putlar, kendilerinden kaybolup gideceklerdir; ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlıyacaklardır.
Daha önce yalvarıp çağırdıkları şeyler, onlardan kaybolur gider ve kendilerine hiçbir kurtuluş olmadığını anlarlar.
Daha önce taptıkları tanrılar uzaklaşıp kaybolacaktır. Sığınacak hiçbir yerleri olmadığını anlayacaklardır.
Önceden taptıkları, onlardan ayrılır, bir kaçamak kalmadığın bilirler
Böylece daha önceden kulluk ettikleri putlar kendilerini terk eder ve (o zaman) müşrikler de kaçacak yer kalmadığını anlarlar.
Allâh’a koşdukları şerîkler gözlerinin önünde gâib oldığı zamân artık kendileri içün melce’ kalmadığını anlayacaklardır.
Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Artık daha önce taptıkları şeyler onları terkedip kaybolmuş; kendileri de kaçıp kurtulacakları bir yer bulunmadığını anlamışlardır.
Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
Daha önce yardım için çağırdıkları (dine ortak koştukları kişiler) onlardan uzaklaşmıştır. Artık kaçacak bir yerleri olmadığını anlarlar.
Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlamışlardır
Onların önceden yalvarıp durdukları (taptıkları putları), kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Artık onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını da anlamışlardır.
Ve daha önce tapındıkları şeyler, onlardan uzaklaşıp gittiler. Onlar, kendileri için kaçıp kurtulacak yer olmadığını anladılar.
Önceden tapdıkları nesneler onlardan uzaklaşıb gaaib olmuşdur (olacakdır). Onlar kendilerine (azâbdan) kaç (ıb kurtul) acak hiçbir yer olmadığını anlamışlardır (anlayacaklardır).
Daha önce (kendisine) yalvarmakta oldukları şeyler ise, onlardan kaybolmuş ve kendileri için kaçacak bir yer bulunmadığını anlamışlardır.
Ve (o kıyamet günü geldiğinde) daha önce (dünyada iken kendisine) yalvarmakta (ve kendisinden medet beklemekte) oldukları şeyler (bütün hayali varlıklar, düzmece ilahlar, kurtarıcılar, şefaatçiler, azizler, veliler, gavslar, papalar, hahamlar, şamanlar vs.) ise, onlardan kaybolmuş ve kendileri için kaçacak bir yer bulunmadığını anlamış olacaklardır.*
Daha önce dünyada iken yalvardıkları, kayboldular ve bugün kaçacak hiçbir yerin olmadığını öğrendiler.
Önce taptıkları kendilerini bırakıp savuşacaklar, onlar da artık kurtuluş yolu olmadığını anlıyacaklardır.
Evvelce ibadet ettikleri mâbutlar, o gün ortadan kaybolacak, onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlayacaklar.
Daha önce yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmışlardır [dalle]. Kendileri için bir kaçış yeri [mahîs] olmadığının zannına varırlar.
Önceden kendilerine taptıkları, (o gün) onlardan kaybolup gider ve onlar kaçacak hiç bir yerleri olmadığını anlamış olurlar.
Ve böylece, vaktiyle yalvarıp yakardıkları bütün hayalî varlıklar, sahte ilâhlar kendilerini yüzüstü bırakıp terk etmiş olacak ve artık hiçbir kurtuluş çarelerinin kalmadığını anlayacaklar. İşte bu fecî âkıbetle yüz yüze gelmek istemiyorsanız, insan denen varlığın ruh dünyasını iyi çözümlemeli, onu inkâra sürükleyen psikolojik sebepleri doğru tespit etmelisiniz:
Önceden dua ediyor oldukları şeyler onlardan saptı gitti. İyice anladılar; onlar için hiçbir kaçış yoktur.
Çünkü vaktiyle tapındıkları putlar, çoktan kendilerini bırakıp gitmişlerdir. Artık kendileri için bir kurtuluş olmadığının farkındadırlar...
Daha önce yalvardıkları ilahlar, kurtarıcılar, kahramanlar, liderler, imamlar, şeyhler, gavslar, papalar, papazlar, hahamlar, lamalar, şamanlar hesap günü onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Artık yapacak bir şeyleri kalmamıştır. Hesap günü çıkarılacakları mahkemeden sığınacak bir bahaneleri, kaçacak bir yerleri olmadığını anlamışlardır.
(Böylece dünyada) yalvarıp durdukları (şeyler) onlardan uzaklaşmış, [*] kendileri için kaçacak hiçbir yer olmadığını da anlamış (olacak)lardır. [*]
Böylece, önceden kendilerine taptıkları şeyler onlardan uzaklaşacak ve onlar, (cehennemden) kurtuluş imkânının olmadığını da anlayacaklar.
Böylece, onların önceden yalvarıp durdukları bütün güçler, kendilerini terk etmiş olacak: ve kendileri için bir kaçış imkanı olmadığını kesinlikle öğreneceklerdir.
Çünkü daha önce dua ile yalvarıp yakardıkları kimseler kendilerinden uzaklaşıp kaybolup gitmişlerdir. Onlar da artık bir kaçış yolunun kalmadığını anlamışlardır. 46/4.6
Artık onların daha önceden yalvarıp yakardıkları şeyler kendilerini yalnız bırakmıştır: kendileri için kaçacak bir yer olmadığına iyice kanaat getirirler.
Dünyadayken taptıkları nesneler, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar kaçacak bir yerleri olmadığını anlamışlardır!
Ve onlardan evvelce tapıp, durdukları şeyler gaib oluvermişlerdir ve kendileri için sığınılacak yer olmadığını anlamışlardır.
Böylece daha önce ibadet ettikleri putlar kendilerini terk eder, müşrikler de kaçacak yer kalmadığını anlarlar.
Önceden yalvarıp durdukları şeyler, onlardan sapıp gitmiş ve onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Dünyâda iken 'ibâdet iyledikleri putları o gün onlardan zâyi' ve gâib olurlar. Bilirler ki onlara 'azâbdan kurtulmak çâresi yokdur.
Önceleri yardıma çağırıp durdukları kaybolur ve kendileri için bir kurtuluş yolu olmadığını anlarlar.
Daha önce ibadet ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitmiştir. Bir kaçış yolu olmadığını anlamışlardır.
Daha önce yakardıkları şeyler onları öylece bırakıp kaybolmuş; onlar da sığınacak bir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
O‘zlari oldin iltijo qilib o‘tgan narsalari ulardan g‘oyib bo‘ldi. Ular o‘zlari uchun Allohning azobidan qochadigan biror joy yo‘q ekanligiga to‘liq ishondilar.
daħı azdı anlardan ol kim oldılar ŧaparlar ilerüden. daħı bayıķ bildiler yoķdur anlaruñ hįç ķaçacaķ yir.
Daḫı yite, gide özlerinden ṭapduḳları nesneler ilerüden. Daḫı yaḳīn bilelerki özlerine ḳurtulacaḳ yir yoḳdur.
Öncə (dünyada) ibadət etdikləri (bütlər) onlardan qeyb olacaq və onlar özləri üçün qaçıb can qurtarmağa bir yer olmadığını yəqin edəcəklər.
And those to whom they used to cry of old have failed them, and they perceive they have no place of refuge.
The (deities) they used to invoke aforetime will leave them in the lurch, and they will perceive that they have no way of escape.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |