2 Aralık 2025 - 11 Cemaziye'l-Ahir 1447 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kamer Suresi 36. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve lekad enżerahum batşetenâ fetemârav bi-nnużur(i)

Ve andolsun ki o, bizim helakimizle korkutmuştu onları da onlar, bu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi.

Oysa andolsun (Hz. Lut), zorlu yakalamamıza (ve kahrımıza) karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla ve kafa tutmakla karşılayıp (yalanlamakta diretmişlerdi).

Andolsun ki Lût onları, bizim şiddetli azabımızla uyardı, ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle baktılar.

Andolsun ki, Lût, bizim, kendilerini şiddetle sarsarak yakalayıp, cezalandıracağımız konusunda uyarmıştı. Fakat sorumluluk, hesap ve ceza konusundaki uyarılara kuşku ile baktılar.

Andolsun ki (Lut) onları, bizim zorlu yakalamamıza karşı uyarmıştı. Ama onlar uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanladılar.

Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler.

And olsun ki, Lût, azabımızla onları korkutmuştu; fakat o ihtarları, şübhelenerek inkâr ettiler;

O, onları bizim şiddetli azabımız ile korkuttu. Fakat onlar, peygamberler hakkında şüphe ettiler.

Andolsun ki, Lût, onları bu yakalayışımıza karşı uyardı. Onlar bu uyarıları şüphe ile karşıladılar.

Bizim şiddetimiz de onları korkutmuştu, onlar bu korkutmalardan şüphelenmiş idiler

Andolsun ki, (Lût) bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı, ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle bakmış (onları ciddiye almamış)lardı.

Lût ânları bizim şiddet-i ’azâbımız ile tehdîd iyledi. Fakat ânlar bu tehdîdlerden şübhe itdiler.

Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler.

Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.

Aslında Lût, kendilerini bizim amansız yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ama onlar bu uyarıları şüpheyle karşıladılar.

Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.

Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar.

(Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,

Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar

Kasem olsun ki, (Lût) onları (kavmini) bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar (ve dikkate almadılar).

Ant olsun ki yakalayıp tutuşumuza karşı onları uyarmıştı. Ne var ki onlar bu uyarıları kuşku ile karşıladılar.

Andolsun ki (Lût) onlara (kendilerini) azâb ile yakalayacağımızı da haber vermişdi. Fakat onlar bu korkutmaları şübhe ile tekzîb etdiler.

Muhakkak ki (Lut) onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı fakat uyarılara karşı inatla tartıştılar.

And olsun ki (Lût) onları (azabla) yakalamamıza karşı korkutmuştu; fakat (onlar) o korkutmalara karşı şübheye düştüler.

Muhakkak ki yakalamamızla ilgili (Lût daha önceden) kendilerini uyarmıştı, (ama) onlar bu tehditleri kuşkuyla karşılamışlardı.

Daha önce onları suçüstü yakalayacağımıza dair uyarılmışlardı sonra uyarıcılar ile bu tehdidimizi tartıştılar.

Ant olsun ki Lut azaba çarpacağımızı söyleyip onları uyarmıştı. Ancak, onlar bütün bu uyarmaları yalan saymışlardı.

* Lût onları kavrayıp yakalamadığımız ile korkutmuştu, onlar ise Lût/un korkuttuğu şeyler hakkında şüpheye düşüp yalan saymışlardı.

Andolsun (Lût) onları şiddetli azabımızla uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşılamışlardı.

Oysa (Lut) şüphesiz zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.

Lut, azâbımızın dehşeti konusunda onları zamanında uyarmıştı fakat onlar uyarıları şiddetle reddettiler ve Peygamberin sözlerini hep kuşkuyla karşıladılar.

And olsun Lût, şiddetle tutuşumuz hakkında onları uyardı! Uyarılar’ı şüphe ile karşıladılar.

Lût, halka bizim sillemizi hatırlatmıştı. Onlar onun bu uyarılarını ciddiye alır gibi yaptılar.

Hâlbuki Lut onları şiddetli azabımızla uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarılara kuşkuyla baktılar. Uyarılara kulak asmadılar.

Yemin olsun ki yakalamamızla ilgili (Lut daha önceden) kendilerini uyarmıştı, (ama) onlar bu tehditleri kuşkuyla karşılamışlardı.

Oysa (Lût) onları, şiddetli azabımız konusunda uyarmıştı. Onlar da bu uyarıları kavga ve şüphe ile karşılamışlardı.

Aslında o, Bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı; ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle baktılar,

Lut, bizim şiddetli bir şekilde cezalandıracağımız hususunda onları uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları şüphe ile karşıladılar ve dikkate almadılar. 7/179

Doğrusu (Lût) Bizim kıskıvrak yakalama gücümüze karşı onları uyarmıştı; fakat onlar bu uyarılara hep kuşkuyla yaklaştılar.

Andolsun ki Lut, -onları azap ile yakalayacağımızı- önceden bildirmişti, fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar (çirkin davranışlarına) devam edip durdular.

Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiye korkutmuş idi. Fakat onlar bu korkutuş ile şekk ve şüphede bulundular (onu tasdik etmediler).

Lût onları Bizim yakalarından tutup azaba çarptıracağımızı söyleyerek tehdit etmişti. Ama onlar uyarmalara karşı şüpheye düştüler.

Lut, onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı, fakat uyarılara karşı kuşku duydular.

Lût onları şiddetli 'azâbımızla korkutmuşdı. Onlar buna inanmayub şek itdiler.

Lut, kıskıvrak yakalayacağımız konusunda onları uyarmıştı ama uyarıları ciddiye almadılar.

Lût, onları şiddetli azabımız hakkında uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları şüphe ile karşıladılar.

Lût onları şiddetli azabımız hakkında uyarmıştı; fakat onlar uyarıları şüpheyle karşıladılar.

Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi.

Lut Bizning azob bilan ushlashimizdan ularni ogohlantirgan edi, ammo ular ogohlantirishlarga shubha qildilar.

daħı bayıķ ķorķıttı anları ķatı dutmaġumuzdan pes yalan duttılar ķorķıtmaķları.

Lūṭ ‘aleyhi’s‐selām şiddet‐i ‘aẕābımızla onları ḳorḳutmışdı. O inẕārdan şek idüptekzīb itdiler.

And olsun ki, (Lut) onları Bizim əzabımızla qorxutmuş, onlar isə bu təhdidlərə (xəbərdarlıqlara) şübhə edib inanmamışdılar.

And he indeed had warned them of Our blow, but they did doubt the warnings.

And (Lut) did warn them(5156) of Our Punishment, but they disputed about the Warning.

5156 Cf. 11:78-79.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.