12 Ekim 2025 - 19 Rebiü'l-Ahir 1447 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 188. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kul lâ emliku linefsî nef’an velâ darran illâ mâ şâa(A)llâh(u)(c) velev kuntu a’lemu-lġaybe lestekśertu mine-lḣayri vemâ messeniye-ssû-/(u)(c) in enâ illâ neżîrun vebeşîrun likavmin yu/minûn(e)

De ki: Allah'ın dilediğinden başka kendime ne bir fayda vermeye gücüm yeter, ne bir zarardan kaçınmaya. Gaibi bilseydim daha fazla hayır elde etmek isterdim ve bana bir kötülük gelmezdi. Fakat ben ancak inanan topluluğu korkutan ve müjdeleyen biriyim.

De ki: “Allah’ın dilemesi dışında, kendi nefsim için (bile) yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı daha çok arttırırdım ve (önceden tedbir alacağımdan) Bana hiçbir kötülük de dokunmazdı. Ben sadece, iman eden bir topluluk için, ancak bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.”

Ey peygamber! De ki: “Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak, ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak, benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde akılla bilinemeyip, sadece vahiyle bildirilen gerçekleri bir bilseydim, elbette daha çok hayır yapmak isterdim veya çok hayırlara ulaşmış olurdum ve bundan dolayı da, bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ama ben, sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir topluma iyi haberler getiren bir müjdeci.”

“Benim, kendime, Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanın dışında ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye gücüm yetebilir. Ben, eğer duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilseydim, kazancımı, menfaatlerimi çoğaltmayı, durumumu iyileştirmeyi, mutluluğumu artırmayı isterdim. İnsan cinsinin başına gelen hiçbir kötülük, hiçbir sıkıntı da bana dokunmazdı. Ben sadece iman edecek bir kavmi, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyaran ve Allah'ın rahmetini, merhametini, ihsanını, sevgisini müjdeleyen bir peygamberim." de.

bk. Kur’an-ı Kerim, 72/26.

De ki: "Allah dilemedikçe ben kendime herhangi bir yarar veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı biliyor olsaydım, hayrı artırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. [16] Ben sadece iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciyim."

16.Daha çok hayır yapardım veya elimdeki hayırlı varlıkların miktarını artırırdım. Hazırlığımı ona göre yapardım ve böylece bana herhangi bir kötülük ... Devamı..

De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.'

De ki: “- Ben Allah'ın dilediğinden başka, kendi kendime ne bir menfaatı kazanmağa, ne de bir zararı defetmeğe sahip değilim. Eğer ben gaybi bilseydim, (zarar ve tehlikelerden sakınıp) elbet daha çok hayır yapardım ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı, (hiç yenilmez ve bir ihtiyaç içinde kalmazdım.) Ben ancak kâfirleri cehennemle korkutucu ve imân edecekleri cennetle müjdeleyici bir Peygamberim.”

De ki: “Rabbimin istediği hariç, kendim için ne bir menfaat ne de zarar vermeye malik değilim. Eğer gaybı bilmiş olsaydım, çok hayır ve fayda kazanırdım. Bana kötülük de dokunmazdı. Ben inanan bir toplum için bir uyarıcı ve müjdeleyiciden başka bir şey değilim.”

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir fayda ve zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette iyiliği arttırırdım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben sadece, inanan bir toplum için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

Diyesin ki: «Allah dilemedikçe, ben kendime ne bir fayda, ne de ziyan ederim, ben kaybı bilseydim, malı çoğaltırdım, bana kötü değmezdi, inanan bir ulusa ben ancak kocunduranım, müjdeleyen kimseyim»

(Ey Resul) de ki: “Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde olanı bilseydim, muhakkak ki, kendime tüm güzelliklerden daha çok pay ayırmak isterdim ve bana kötülük de dokunmazdı. (Ama) ben sadece bir uyarıcıyım ve iman edecek bir topluma iyi haberler getiren müjdeleyiciyim.”

Burada, Hz. Peygamberin nebi ve resul olmakla beraber diğer insanlar gibi bir beşer olduğu, ona inanan ve onun yolundan gidenlerin onu Hz. İsa örneğin... Devamı..

Benim fâideli gördüğüm şeyleri istihsâl itmek ve mazarratımı mûcib şeylerden ictinâb itmek içün kudretim ancak Allâh’ın istemesi ile olabilür eğer ben gizli şeyleri bile idim zengin olur idim ve hiç bir felâkete dûçâr olmaz idim lâkin ben yalnız Allâh’ın evâmirini tebliğe ve mü’minleri îkâza me’mûrum.

De ki: "Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim."*

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

De ki: “Ben kendim için, Allah’ın dilediği dışında ne bir fayda elde edebilirim ne de zarardan kurtulabilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım elbette bundan çok faydalanırdım, başıma kötülük de gelmezdi. Ben yalnızca inanan bir toplum için uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

De ki: «Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.»

De ki: "ALLAH'ın dilediğinden başka ben kendime ne bir yarar ne de bir zarar veremem. Gizliyi bilseydim mal varlığımı arttırırdım, bana kötülük de dokunmazdı. Ben ancak inanan bir topluma bir müjdeci ve uyarıcıyım."

Muhammed dahil hiç kimse geleceği bilmez (6:50; 7:188; 10:20; 27:65; 81:24). Geleceği ancak Tanrı bilir ve bu bilgi ancak vahiy/ayetler yoluyla elde e... Devamı..

De ki, ben kendi kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye malik değilim. Ben eğer gaybı bilseydim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben iman edecek bir kavme müjde veren ve uyaran bir peygamberden başka biri değilim.

De ki: ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka bir menfaate de malik değilim bir mazarrata da, eğer ben bütün gaybi bilir olsa idim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı, ben o değil, ancak iyman edecek bir kavm için inzar-u bişarete memûr bir Peygamberim

(Habibim!) De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime herhangi bir yarar veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı biliyor olsaydım, hayrımı artırırdım ve (zarar verecek şeyleri önceden bilirdim de) bana bir sıkıntı dokunmazdı. Ben sadece inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

De ki: Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer gaybı¹ bilseydim, elbette daha çok yararıma olan şeyi yapardım ve bana bir kötülük de dokunmazdı.² Ben, inanan bir halk için sadece bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

1- Gelecekte olacak olanı; görünemez, bilinemez olanı. 2- Bu ayet, kendisine bile bir yarar sağlama imkanı elinde olmayan Nebinin, başkalarına şefaa... Devamı..

De ki: «Ben kendim için, Allahın dilediğinden başka, ne bir fâide (yi celb etmi) ye, ne de bir zarar (ı savmıy) a muktedir değilim. Eğer ben ğaybı bilseydim elbet daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık da dokunmazdı. Ben îman edecek her hangi bir kavme (Başlarına gelecek) azabın habercisi, (Cennetin) müjdeci (si) olmakdan başka (bir şey) değilim».

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendim için ne fayda ne de zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim yararıma olan şeyleri kesinlikle artırırdım ve bana bir kötülük de dokunmazdı. Ben iman eden bir topluluk için ancak uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

[10/49; 72/21; 6/50, 46/9]

De ki: “Benim kendim için, Allah'ın dilemesi dışında, ne bir faydaya, ne de bir zarara mâlik değilim!(1) Çünki gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde ederdim ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı! Ben ancak, îmân edecek bir kavim için bir korkutucu ve bir müjdeleyiciyim.”

(1)“Ey insan! Senin vücûdun sâhasında yapılan fiillerden ve işlerden senin yed-i ihtiyârında(irâdenin elinde) bulunanları, ancak binde bir nisbetinded... Devamı..

(Resulüm! İnsanlara) de ki: “Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim (ve böyle bir gücüm de yoktur). Ve eğer gaybı (insan kavrayışının ötesinde olanı) bilseydim (şahsıma bir zarar gelmemesi için) daha çok iyilik (ve daima faydalı ve olumlu olan şeyleri) yapardım ve (o zaman) bana kötülük de dokunmazdı. Ama ben, ancak (bütün insanlığa) bir uyarıcı ve iman edecek olan bir topluluk için de, bir müjde vericiden başkası değilim. *

(*) Burada, Hz. Peygamberin nebi ve resul olmakla beraber diğer insanlar gibi bir beşer olduğu, ona inanan ve onun yolundan gidenlerin onu Hz. İsa örn... Devamı..

Deki “Ben kendi nefsime, Allah dilemedikçe ne bir fayda, nede bir zarar vermeye sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, öncelikle hayrımı çoğaltırdım da, bana kötülük dokunmazdı. Ancak ben, inanan bir toplumu uyarıcı ve müjdeciyim.”

De ki: "Benim kendime Allah’ın dilediklerinden başka, ne bir yararım, olur, ne de bir zararım dokunabilir. Eğer ben görünmezi bilmiş olsaydım, daha çok iyilik yapmak isterdim, bana da hiçbir, kötülük erişemezdi. İşte ben ancak inananlar takımı için bir uyarıcı, bir müjdeleyiciyim."

De ki: «—- Ben kendim için menfaat vermeye de, zarar vermeye de kaadir olamam. Meğer ki Allah benim için onu dilesin. Ben gaybi bilmiş olsaydım elbette hayrı [¹] çoğaltırdım. Kötülüklerden bana hiçbir şey [²] de dokunamazdı. Ben Kâfirleri Allah azabıyle korkutan, mü/minleri müjdeleyen peygamberden başka bir şey değilim».

[1] Malları, ganimetleri, fütuhatı.[2] Fakr maraz, hezimet, meşakkat.

De ki: “Ben kendime, Allah’ın dilemesinden başka ne bir fayda ne de bir zarar verme gücüne sahibim. Eğer algılanamayan gerçeği [ğayb] bilmiş olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana hiçbir kötülük de dokunmazdı. Ben inanmış bir topluluk [kavm] için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciden başka biri değilim.

De ki: “Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Gaybi bilseydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben sadece, iman eden bir topluluğu korkutup uyaran ve müjdeleyen bir elçiyim.”

Ey Muhammed! Peygamberlerin ancak birer fâni insan olduklarını, bu yüzden gaybı bilemeyeceklerini öğretmek üzere, onlara de ki: “Bakın, Allah izin vermedikçe, ben kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Ayrıca, Allah’tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği bir âlem olan gaybı bildiğimi de söylemiyorum. Şâyet gaybı bilmiş olsaydım, kendi adıma bir çok faydalar elde ederdim ve başıma herhangi bir kötülük de gelmezdi. Fakat gördüğünüz gibi, ne gaybı bilirim, ne de başıma gelecek kötülükleri savabilirim. Zira ben, tanrısal niteliklere sahip olduğunu iddia eden bir meczup değil, sadece, size Allah’ın mesajını ileten bir uyarıcı ve bu mesaja iman eden topluma ilâhî nimetleri muştulayan bir müjdeciyim, bir Peygamberim.”
Ve işte, uyarıyorum:

De ki:
“Allah’ın dilediği şeyler dışında, kendim için ne bir yarara mâlik olurum, ne bir zarara! Gayb’ı bilir olsaydım, elbette Hayır’dan çoğaltırdım. Bana Kötülük de dokunmazdı. Ben, inanacak bir kavim için ancak bir müjdeci ve uyarıcıyım”.

De ki: " Ben dahi Allah'ın izni olmadan kendim için iyi kötü en ufak bir şey yapamam. Şayet ben gaybı bilseydim, şahsıma bir zarar gelmemesi için öncelikle, kendi iyiliklerimi çoğaltırdım. Ben, bir inanç toplumu için hem bir uyarıcı hem de müjdeciyim... "

De ki: "Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim! Eğer ben bilinmeyenleri bilseydim; elbette daha çok hayır sahibi olurdum! Bana hiçbir fenalık dokunamazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim!"

De ki: “Allah’ın dilemesi hariç, kendime herhangi bir yarar da zarar da verecek güce sahip değilim. [Gayb]ı (bilinemeyeni) bilseydim elbette daha çok hayır yapardım ve bana hiçbir kötülük de dokunmazdı. [*] İnanan bir toplum için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” [*]

Bu ayette Hz. Muhammed’in de gaybı bilemediği ifade edilmektedir. Benzer mesajlar: En‘âm 6:50; Neml 27:65.,Ayetin bu cümlesinde Hz. Muhammed’in gaybı ... Devamı..

(Ey Muhammed!): “Ben Allah dilemedikçe kendime zarar da fayda da verme gücüne sahip değilim. Eğer ben, ğaybı¹ bilseydim; daha çok iyilik elde ederdim ve başıma da hiçbir kötülük gelmezdi. Ben sadece mü’minler toplumuna müjde veren ve onları uyaran bir Peygamberim.”² de.³

1 Ğayb: Hakkında vahiy bilgisi olmadan, asla bilinemeyecek bilgilerdir. Üç gruba ayrılır; a- Hakkında hiçbir tarihi veri bulunmayan, geçmişe ait olayl... Devamı..

[Ey Peygamber] de ki: “Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde olanı bilseydim, muhakkak ki, bahtiyarlık adına ne varsa ondan payıma daha çoğu düşerdi ve kötülük asla yaklaşamazdı bana. (Ama) ben sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir topluma iyi haberler getiren bir müjdeci”. ¹⁵⁴

154 Bkz. 6:50 ve ilgili not. Kur’an’da, Hz. Peygamber’in beşer oluşu konusunda ortaya konan sürekli vurgu, yaratılmış hiçbir varlığın, az ya da çok hi... Devamı..

De ki: – Allah dilemedikçe benim kendim için bir fayda sağlamaya ve başıma gelecek belayı def etmeye gücüm yetmez. Eğer ben, bilmiş olsaydım, kendi hayrıma ne varsa temin ederdim de bana hiçbir sıkıntı dokunmazdı. Oysa ben inanmak isteyen bir toplum için sadece uyarıcı ve müjdeciyim. 6/50- 51, 25/56, 33/45, 35/24, 48, 8

De ki: “Allah tercih etmedikçe, ben (dahi) kendime ne yarar sağlayabilirim, ne de zararı önleyebilirim. Zira eğer gaybı bilseydim, kendime tüm güzelliklerden daha çok pay ayrılmasını sağlardım, üstelik kötülük de semtime uğrayamazdı. Ne ki ben, inanan insanlar için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeciyim.”[¹³⁰⁹]

[1309] Vahyin Allah’a aidiyetinin delillerinden biri bu âyettir. Rasulullah’a talim ettirilen bu itiraf, hakikate bağlılığın, her tür taktik ve strate... Devamı..

De ki: Ben kendime -Allah’ın dilediğinden başka- ne bir yarar ne de bir zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbet daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç zarar dokunmazdı!.. (Peygamberlik görevimi çok daha kolay yapar, savaşlarda hiç yenilgiye uğramaz, neler olacağını bir gün evvel size bildirerek hepinizin imana gelmenizi sağlardım da siz bana o zaman -öyle çirkin davranışlarınızla- hiçbir eziyet ve cefa yapamazdınız) Ben ancak iman edecek bir kavmi (azapla) uyaran ve (cennet ile) müjdeleyen bir peygamberim!
(Allah'a ortak koşma, müşrikler ile atalarına inhisar etmez. Adem [a.s.] in ilk nesillerine kadar uzanır gider, nitekim)

De ki: «Allah Teâlâ'nın dilediğinden başka nefsim için ne bir faideye ve ne de bir zarara mâlik değilim. Ve eğer ben gaybı bilir olsa idim, elbette hayırdan daha çok şeyler yapardım, ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben imân eden bir kavim için korkutucu ve müjdeleyiciden başka değilim.»

De ki: “Ben kendim için bile Allah dilemedikçe hiçbir şeye kadir değilim: Ne fayda sağlayabilirim, ne de gelecek bir zararı uzaklaştırabilirim. Şayet gaybı bilseydim elbette çok mal mülk elde ederdim, bana hiç fenalık da dokunmazdı. Ama ben iman edecek kimseler için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim. ” [72, 26]

Bu iki âyet, hak din olan İslâm’ın başlıca delillerini pek güzel özetlemiştir. 1. Hz. Muhammed (a.s.) gibi son derece akıllı, son derece dürüst, güven... Devamı..

De ki: "Ben kendime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbete çok hayır (mal ve mülk) elde ederdim. Bana kötülük dokunmamış (beni cin çarpmamış)tır. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

Di ki: "Ben nefsim içün celb-i menfa'at ve def-'i zarara mâlik değilim (bu kudret bende yokdur). Ancak Allâh'ın dilediği olur. Eğer ben gaybı bilse idim eyilik ve hayırdan çok şeyler elde iderdim ve bana hiç bir zarar dokunmazdı. Ben ancak îmân iden kavim içün ('azâbla) korkudıcı (rahmet ve ni'met-i hakla) müjde idiciyim. [¹]

[1] Ehl-i Mekke bir gün: "Yâ Muhammed sen peygamberim diyorsun, ne içün gaybı, ileride olacak ahvâli bilmiyorsun? Allâh ne içün sana haber virmiyor. K... Devamı..

De ki “Allah da tercih etmedikçe, benim kendime bile bir fayda sağlamaya veya zarar vermeye gücüm yetmez. Eğer gizli bilgileri (gaybı) bilseydim, daha çok malım olurdu, bana bir kötülük de dokunmazdı. Ben, inanıp güvenen bir topluluk için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim, o kadar.”

De ki: -Benim kendim için bir fayda ve zarara Allah'ın dilediği kadardan başka gücüm yetmez. Eğer ben, görülmeyeni bilseydim, iyilik yapmayı artırırdım ve bana bir kötülük de dokunmazdı. İnanan bir toplum için sadece uyarıcı ve müjdeciyim.

De ki: Allah dilemedikçe benim kendime ne bir yararım dokunur, ne de bir zararım. Eğer ben gaybı bilmiş olsaydım bundan pek çok yarar sağlardım; kötülük de bana dokunmazdı. Oysa ben iman edecek olanlara bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim, o kadar.

De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim."

Ey Rasulim, ularga: “Alloh iroda qilganidan tashqari o‘‎z nafsimga na bir foyda keltirishga, na bir zararni daf qilishga qodir emasman. Agarda g‘‎aybni bilganimda edi, xayrli ishlardan ko‘‎p qilgan bo‘‎lar edim. Shuningdek, menga yomonlik ham yetmagan bo‘‎lardi. Men faqat iymon keltiradigan qavmlarga jahannamdan ogohlantiruvchi va jannatdan xushxabar beruvchi elchidirman, xolos”, – deb ayting.

eyit “mālik degülven gendüzüm aśśıya daħı ziyāña illā anı kim diledi Tañrı. daħı eger bilür olmışmıssam ġaybı çoķ eyleyedüm ħayr daħı yoķanmaya-dı baña yavuzlıķ. degülin ben illā ķorķıdıcı daħı muştılayıcı bir ķavma kim inanurlar.”

Eyit yā Muḥammed: Benüm elümden gelmez nefsüme aṣṣı eylemege, ziyāneylemege daḫı. İllā Tañrı Ta‘ālā dilese olur. Daḫı eger ben bilse‐y‐dümġaybı, çoḳ ḫayr[a] irişmiş olurdum. Hīç baña muṣībet daḫı yitişmezdi. Bendegül‐men, illā ḳorḳudıcı, muştılayıcı bir ḳavme ki īmān getürürler.

De: “Mən Allahın istədiyindən başqa özümə nə bir xeyir, nə də bir zərər verə bilərəm. Əgər qeybi bilsəydim, sözsüz ki, (özüm üçün) daha çox xeyir tədarük edərdim (savab qazanmaq üçün dünyada daha çox yaxşı işlər görərdim) və mənə pislik də toxunmazdı. Mən iman gətirən bir tayfanı (pis əməlləri müqabilində Allahın əzabı ilə) ancaq qorxudan və (yaxşı əməlləri müqabilində isə Cənnətlə) müjdələyənəm!”

Say: For myself I have no power to benefit, nor power to hurt, save that which Allah willeth. Had I knowledge of the Unseen, I should have abundance of wealth, and adversity would not touch me. I am but a warner, and a bearer of good tidings unto folk who believe.

Say: "I have no power over any good or harm to myself except as Allah willeth. If I had knowledge of the unseen, I should have multiplied all good, and no evil should have touched me: I am but a warner, and a bringer of glad tidings to those who have faith."(1161)

1161 A warner to all, and a bringer of glad tidings to those who have faith, because they will profit by the glad tidings. As everyone is invited to f... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.