8 Ekim 2025 - 15 Rebiü'l-Ahir 1447 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâffât Suresi 106. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnne hâżâ lehuve-lbelâu-lmubîn(u)

Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir sınamaydı.

Doğrusu bu, apaçık bir ibtila idi (ve Hz. İbrahim bu zor imtihanı geçmişti).

Şüphe yok ki, bu apaçık bir sınamaydı.

Bu, işte bu, açık bir imtihan, açık bir lütuf ve ihsandı.

Doğrusu bu apaçık bir imtihandı.

Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı.

Muhakkak ki bu, açık bir imtihandı.

Hiç şüphesiz bu, büyük bir imtihandı. (O, imtihanı verince:)

Şüphesiz bu büyük bir imtihandır.

Bu açık bir sınavdır!»

“Şüphesiz bu apaçık ve zor bir imtihandı.”

105,106. "Sen ru’yâya inandın biz muhsinlere böyle mükâfât ideriz." didik. Âşikâr bir tecrübe idi.

Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.

“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”

Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı.

103, 104, 105, 106. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik.

Gerçekten bu apaçık bir sınavdı.

"Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)

Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat'î bir imtihan

Şüphesiz bu, (ezelî ve ebedî ilmi ile her şeyi hakkıyla bilen Allah tarafından, İbrâhîm’in ve oğlu İsmâil’in, ilâhî emirlere ne kadar itaatkâr olduklarını ve ne kadar yüksek kemâlâtlara sahip olduklarını, bütün beşeriyete izhâr etmek üzere yapılmış) apaçık (büyük) bir imtihândı.

Bu, kesin olarak apaçık bir beladır.¹

1- Sınavdır.

Hakıykat, bu, apaçık ve kat'î bir imtihandı.

Bu, apaçık bir imtihandı.

103,104,105,106. Böylece (ikisi de) teslîm olup (İbrâhîm) onu alnının bir tarafı (yere gelecek şekilde, yanı) üzerine yere yatırınca, artık ona: “Ey İbrâhîm! Hakikaten rüyâya sadâkat gösterdin! İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız. Şübhesiz ki bu, gerçekten apaçık bir imtihandır!” diye seslendik.

106, 107. “Şüphesiz bu, (İbrahim’in kendi oğlunu kesmeye imkân vermememiz) açık bir nimet (ihsandır). Ve ona (bu fedakârlığına karşılık) fidye olarak büyük bir kurban verdik. *

(*) Burada geçen (الْبَلَاء) kelimesi imtihan değil, lütuf ve ihsan anlamındadır. Yani yüce Allah’ın İbrahim’in kendi oğlunu kesmeye imkân vermemesi H... Devamı..

Bu olay İbrahim için açıkça bir imtihandı.

Çünkü bu, açıktan açığa bir sınama idi."

Hakikaten en beliğ bir imtihan işte budur.

Hiç şüphesiz bu apaçık bir imtihandı [belâ’û].

Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı.

Doğrusu, bu gerçekten müthiş bir imtihândı! Ve İbrahim, en değerli varlığını Allah yolunda fedâ edebileceğini göstererek bu imtihânı kazandı.

Bu, elbette Açıkça Sınav’dır.

Anlaşılacağı üzere bu, ciddî bir sınavdı.

"Bu apaçık bir imtihandı! Söylediğin sözün gerçeğiyle karşı karşıya bırakıldın! Böylece seni denedik!

Bu, apaçık bir imtihandı. [*]

Hz. İbrahim’in gördüğü bu rüya apaçık bir imtihana dönüşmüş, ancak Yüce Allah çocuğu kurban etmek yerine başka bir uygulamayı yerine getirmesini gerek... Devamı..

Doğrusu bu, onun için çok açık bir imtihandı.

çünkü bu, gerçekten apaçık bir sınama idi. ⁴²

42 Yani, bu şiddetli imtihan açıkça Hz. İbrahim’in onu yüklenebileceğine işaret etmekte ve böylece, bizâtihî Allah’ın bir ödülü olan yüksek bir ahlakî... Devamı..

Gerçekten bu, apaçık ve zor bir sınavdı. 29/2

Hiç şüphesiz bu, elbet apaçık bir sınavdı.

Bu, gerçekten zor bir imtihandı. (Her ikisi de imtihanı kazanmıştı)

Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir imtihandır.

Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. [53, 37]

Gerçekten bu, apaçık bir sınav idi.

"Bu, âşikâr bir imtihândır." diye nidâ itdik.

Gerçekten bu, yıpratıcılığı açık bir imtihandı[*].”

[*] Bu, İbrahim aleyhisselamın, en sevdiği evladını bile Allah için feda edebildiğini gösterir. İşte tam teslimiyet budur. Allah Teala şöyle buyurur: ... Devamı..

Bu, elbette apaçık bir imtihandı.

Hiç kuşku yok ki bu apaçık bir sınavdı.

"Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi."

Albatta, bu qurbonlikka amr qilishim aniq bir sinov edi.

bayıķ uşbu śınamaķdur bellü.

Taḥḳīḳ bu ulu ṣınamaḳdur, ulu belādur.

Şübhəsiz ki, bu, açıq-aydın bir imtahan idi.

Lo! that verily was a clear test.

For this was obviously a trial-


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.