Râgıb el-İsfehânî'nin el-Müfredât fî Garîbi'l Kur'ân eserinde;
S-l-h - س ل ح
سِلاح : Kendisiyle savaşılan her şeye denir. Çoğulu أَسْلِحَة şeklinde gelir: وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ : Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar (4/Nisâ 102); yani eşyalarını/mühimmatlarını yanlarına alsınlar.

إسْلِيح : Develerin, yedikleri zaman gürbüzleştikleri ve semizledikleri bir bitkidir. Sanki bu bitkinin bu şekilde adlandırılması, devenin o bitkiyi yediğinde silah kuşandığı, yani kesilmekten kendini koruduğu içindir. Bu, şairin şu sözüne işarettir:

أَزْمَانَ لَمْ تَأْخُذْ عَلَيَّ سِلاَحَهَا *** إِبِليِ بِجِلَّتِهَا وَلاَ أَبْكَارِهَا -240

240- Bana karşı silahını kuşanmadığında;

Develerim; ne yaşlılığında ne de gençliğinde.

سُلاح : Devenin islih bitkisinden yediğini dışkı olarak attığıdır. Daha sonra her türlü dışkıdan kinâye yapılmıştır. Öyle ki, toy kuşu için “ سِلاحُهُ سُلاحُه /onun silahı dışkısıdır” denir.