Râgıb el-İsfehânî'nin el-Müfredât fî Garîbi'l Kur'ân eserinde;
S-b-k - س ب ق
سَبْق ’ın asıl anlamı, yürüyüşte öne geçmektir: فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا : Andolsun yarışıp birbirlerini geçenlere (79/Naziât 4). اِسْتِبَاق da yarışma anlamındadır: إِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ : Gittik, yarışıyorduk (12/Yûsuf 17); وَاسْتَبَقَا الْبَابَ : İkisi de Kapıya doğru koşuştular (12/Yûsuf 25). Bu kelime diğer öne geçmeler için ise mecazen kullanılır: وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا لَوْ كَانَ خَيْرًا مَا سَبَقُونَا إِلَيْهِ : İnkâr edenler, inananlar için: “Eğer (İslâmiyet’te) bir hayır olsaydı, bu hususta bizden öne geçemezlerdi” derler (46/Ahkaf 11); وَلَوْلاَ كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ : Eğer Rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz olmasaydı (20/Tâhâ 129).

Bu kelime, faziletin elde edilmesi için istiâre edilir; bu da bir tür öne geçmektir: وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ : (İyilik işlemekte) önde olanlar, (karşılıklarını almakta da) önde olanlardır (56/Vakıa 10); yani salih amellerle, ilâhî sevaba ve cennetine doğru önde olanlar.

Şu âyetler de aynı anlamdadır: وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ : Hayırlı işlere koşuşurlar (3/Âl-i İmran 114); أُوْلَئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ : İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar (23/Mü’minûn 61); نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ : Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez (56/Vakıa 60); yani bizden kaçamazlar. وَلا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا : Küfre sapanlar kaçıp-kurtulduklarını sanmasınlar (8/Enfâl 59); وَمَا كَانُوا سَابِقِينَ : Ama öne geçemezlerdi (29/Ankebût 39). Bu âyetler, onların Allah’tan kaçamayacaklarına işaret eder.