×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Fâtiha / 3

اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ

Türkçe Transcript

Errahmâni-rrahîm(i)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Rahmandır, rahimdir,

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

(Ki) O (dünyada her şeye ve herkese acıyıp kollayan) RAHMAN’dır, (ahirette ise mü’min ve müstakim kullarını bağışlayıp sonsuz rahmetine kavuşturacak) RAHİM (olan Allah’tır).

Abdullah Parlıyan Meali

Dünyada herkesi, ahirette sadece mü'minleri Rahmetine alan,

Ahmet Tekin Meali

Sınırsız Rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, merhametine, lütfuna, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahmân ve rahîm olan Allah'a hamdolsun.

“Sultan” kelimesi İmam Âsım, el-Kisâî, Yâ-kup ve Halef’in dışındaki kıraat imamlarının okuduğu veche göre verilen mânâdır.

Ahmet Varol Meali

(O Allah) Rahman ve Rahim'dir.

Ali Bulaç Meali

2,3,4. Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve Din gününün maliki olan Allah'adır.

Ali Fikri Yavuz Meali

(Öyle Allah ki) dünyada bütün mahlûkata, ahirette ise, yalnız müminlere merhamet edendir;

Bahaeddin Sağlam Meali

O (her şeyi) yasalar çeçevesinde rahmetiyle yaratan ve besleyendir. Ve yine rahmetiyle (her şeyi) olağanüstü olarak mükemmelliğe (ahirete) götürendir.

Bayraktar Bayraklı Meali

O, rahmet ve merhametin kaynağıdır.[3]

[3] Rahmet kelimesinin geniş açıklaması için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, I, 119-129.

Besim Atalay Meali (1965)

Esirgeyen, yarlıgayan

Cemal Külünkoğlu Meali

(O) Rahman'dır (ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran, sevdiğini, sevmediğini ayırt etmeksizin bütün varlıklara merhameti olandır). Rahîm'dir (verdiği farklı nimetlerle yarattığı varlıkları değişik şekillerde besleyen ve bu besleme işini devam ettirendir).

Cemil Said (1924)

Allâh din gününün [1] mâlikidir.

[1] (Ya’ni kıyâmet gününün)

Diyanet İşleri Meali (Eski)

O Rahman ve Rahim'dir,

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

2,3,4. Hamd[4], Âlemlerin Rabbi[5], Rahmân[6], Rahîm[7], hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur.

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Rahmân ve rahîm.

Diyanet Vakfı Meali

O, rahmândır ve rahîmdir.

Edip Yüksel Meali

Rahman, Rahim (Merhametli),

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O Rahmân ve Rahim,

Elmalılı Meali (Orijinal)

o rahman, rahîm,

Emrah Demiryent Meali

(O, bütün yarattıklarına merhamet eden) rahmân ve (âhirette sadece müslümanlara merhamet edecek olan) rahîmdir.

Erhan Aktaş Meali

O'nun Rahmeti Bol ve Kesintisizdir.

Hasan Basri Çantay Meali

2,3,4. Hamd olsun Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, Dîn günü'nün (tek) sahibi ve mutasarrıfı Allaha.

Hayrat Neşriyat Meali

(O,) Rahmândır, Rahîmdir.(5)

(5)“Ezelden ebede kadar, her kimden her kime karşı gelen ve gelecek medh ü senâ (övgü) O’na âiddir. Çünki sebeb-i medih (övgü sebebi) olan ni‘met ve ihsan ve kemâl ve cemâl ve medâr-ı hamd (övgüye sebeb)olan herşey O’nundur, O’na âiddir.” (Mektûbât, 20. Mektûb, 66-67)

İlyas Yorulmaz Meali

(O kullarına) Acıyan, koruyan, gözeten ve ihtiyaçlarını karşılayandır.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Acıyıcıdır, esirgeyicidir.

İsmail Hakkı İzmirli

2, 4. (Hamd-ü senâ) o Allah/a mahsustur ki âlemlerin Rab/bidir [³], esirgeyendir, bağışlayandır, ceza gününün mâlikidir.

[3] Yaradanı, besleyeni, işlerini göreni, terbiye edeni, sahibi, mâlikidir.

İsmail Yakıt

O, Rahmân’dır⁴, Rahîm’dir⁵.

4 Rahmân: Esirgeyen, Seven, merhamet eden 5 Rahîm: Çok seven, çok bağışlayan, merhamet sahibi, müşfik

Kadri Çelik Meali

Rahman'dır, Rahim'dir.

(Allah-u Teâlâ’nın rahmân ve rahîm sıfatlarının her ikisi de “rahmet” mastarından türemiş olmakla birlikte, farklı anlamlar ifade etmektedir. Rahman daha çok rahmet genişliğine, Rahim ise daha çok rahmetin sürekliliğine vurgu yapmaktadır.)

Mahmut Kısa Meali

O, Rahmândır; çok şefkatli, çok merhametlidir. Sizi sizden çok sever, size sizden daha yakındır. O’nun sonsuz rahmet ve şefkati, bu dünyada mümin-kâfir ayrımı yapmaksızın tüm varlıkları kuşatmıştır. O, Rahîmdir. Rahmetini tamamlamak üzere bu Kitabı göndermiş ve onun ışığında yürüyen bahtiyârlara, âhiret hayatında sonsuz mutluluk ve kurtuluş müjdesini vermiştir.
Fakat O, çok şefkatli, çok merhametli olmakla birlikte, hikmetli ve adâletlidir de:

Mahmut Özdemir Meali

Rahîm Rahmân,

Mehmet Çakır Meali

her şeye sevgi ile hakim olana,

Mehmet Çoban Meali

O Rahmandır! Yarattığı her varlık O’nun yasaları tarafından kuşatılmıştır. İnsanlar zanneder ki biz Allah’ın yasasına tabi değiliz. Hayır! Her insan ister inansın, ister inanmasın Allah’ın yasasına tabidir. Onlara inanıp inanmama yetkisi veren Allah’tır. Onlar Allah’ın yaratılış yasaları gereği inanır veya inanmazlar. İnanç konusunda herkes kendi seçiminden sorumludur. Allah Rahimdir! Yarattığı her varlığı eşit tutar. Hiç kimseye haksızlık yapmaz. Kim Allah’ın yarattıklarına karşı haksızlık yaparsa onu ya dünyada ya da dünya sonundaki ahiret hayatında cezalandırır. Hiçbir insan diğer insana baskı yapamaz. Hiçbir insan ister gönüllü ister gönülsüz insanları çıkarlarına kullanamaz. Allah’ın yasalarında temel kural insanları çıkarlara kullanmak yasaktır. İnsanları çıkarlarına kullananlar zalimdir. Allah zalimlere kaşı daima zulme uğrayanları korur. Hiçbir zaman sadece inananları korurum, inanmayanları korumam demez. Kimin hakkı yenmişse Allah hakkı yenilenin yanındadır. İster bir mümin inanmayana zulmetsin, ister bir inanmayan mümine zulmetsin. Allah daima zulme uğrayanın yanındadır.

Mehmet Okuyan Meali

2,3,4. [Hamd] [*] (övgü); [Rahmân], [Rahîm], hesap gününün sahibi, âlemlerin de Rabbi [*] olan Allah içindir.

“Övgü” anlamına gelmekte olan [hamd], Yüce Allah’ın kulları üzerindeki hakkıdır. Gerçek [hamd] sadece O’na layıktır. Ayette [ahmedü] “hamd ederim” denilmeyip de [el-hamdü] “hamd” denmesinin muhtemel nedeni, bu ifadenin daha kapsayıcı oluşundandır. İsrâ 17:44’te belirtildiği gibi başka yerlerde, başka zamanlarda ve başka varlıklar tarafından Yüce Allah daima [hamd] ve [tesbih] edilmektedir [Rabb] kelimesi, Yüce Allah’ın kendi dışındaki bütün varlıkların sahibi olduğunu, onları yetiştirdiğini, eğitip terbiye ettiğini, onları sahipsiz bırakmayacağını, bütün yaratılmışların sığınağı olduğunu, başka arayışların bâtıllığını ve kullarını koruduğu anlamlarını içermektedir. Yüce Allah’ın göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin Rabbi olduğuyla ilgili bkz. Meryem 19:65; Şu‘arâ 26:24; Sâffât 37:5; Sâd 38:66; Duhân 44:7; Câsiye 45:36.

Mehmet Türk Meali

2,3,4. Hamd,⁵ bütün âlemlerin⁶ Rabbi,⁷ Rahmân, Rahîm, din gününün⁸ tek sahibi⁹ Allah’a mahsustur.

5 Hamd: Bir ihsan veya bir iyiliğin sahibine karşı yapılan ve can ü gönülden hürmet ifade eden en güzel bir şekilde anmadır. Bu anmanın içerisinde kısmen övgü, kısmen de şükür vardır. Aslında bu kelimenin anlamını tam olarak karşılayan Türkçe bir kelime yoktur. Bu sebeple de bu kelime tercüme edilmemiştir. Övmek kelimesi de hamd’i tam olarak ifade edememektedir. Zira övmek, hayatı ve iradesi olana da olmayana da yapılabilir. Meselâ güzel bir inci ve güzel bir at övülebilir ama bunlara hamd edilemez.

6 Âlem: Kâinatta Allah’tan başka mevcut olan her şey demektir. (Kurtubî) (رَبُّ الْعَالَمِينَ) Allah’ın sıfatlarındandır. Bu ayette (عَالَمٌ) kelimesinin çoğulu, (عَوَالِمُ) şeklinde değil de akıllılara mahsus olan “cemi müzekker salim” şeklinde kullanılarak akıllılara dikkat çekilmiştir. Buradan kâinatta insan ve cinler gibi başka akıl ve irade sahibi varlıkların bulunabileceğini de anlamak mümkündür. Bu sebepten dolayı tercümeye “bütün” kelimesi ilave edilmiştir.

7 Rab: Terbiye anlamına bir mastar olduğu halde mübalâğa kastı ile “terbiye edici” anlamında kullanılmıştır. Mübalâğa anlamından dolayı rab, sade mürebbî anlamında değil, terbiyenin bütün gereklerine sahip kuvvetli ve en mükemmel terbiye edici demektir. Bu sebeple “sahip ve malik” anlamına dahi gelir. Meselâ ev sahibine “rabb’üd-dar” sermaye sahibine ise “rabb’ül-mal” denilir. Rab kelimesi, Allah’tan başkası için tek başına kullanılamaz. Terbiye ancak bir kısım kurallarla yapılır. Allah âlemlerin Rabbi olarak akıllılara peygamberleri ve onların getirdiği kitaplarıyla, akılsız varlıklara da sünnetüllah dediğimiz kurallarla terbiye vermiştir. Bu sebeple Allah’a ve peygamberlere inanan kimselerin Allah’tan başka kanun koyucu tanımaması gerekir. Âlemlerde kanun koyma hak ve yetkisi sadece “Âlemlerin Rabbi” Allah’a aittir. Allah’a karşı veya Allah’la beraber kanun koymaya kalkışmak, Allah’ın âlemlerin yegâne rabbi olduğunu inkâr etmek demektir.

8 Din: kelime olarak, ceza-mükâfat, hesap, kaza, siyaset, itaat, âdet, hal, millet ve şeriat anlamlarına gelir. Bu kelimenin doğrudan kıyamet anlamı yoktur. Ancak din kelimesinin ceza ve hesap anlamları dikkate alınırsa “din günü”nün karşılığı, “ceza-mükâfat ve hesap günü” demek olur. Buna göre, “din günü,” her işin karşılığının verileceği son gün ve gelecekte mükâfat ve cezanın dağıtılacağı vakit demektir. Yevm kelimesi ise Arapçada, “belirli bir zaman dilimi” demek olup gün, ay, yıl, devir gibi bildiğimiz veya bilmediğimiz zaman ölçülerinden herhangi biri olabilir. (Bugün Dünya, yarın Ahiret gibi.)

9 Malik: kelimesi (مُلْكٌ) mastarından ism-i fail ve (مِلْكٌ) mastarından ise sıfat-ı müşebbehe, olarak (مَالِكٌ) veya (مَلِكٌ) şekillerinde okunabilir. Meliklik; her şeyin genel menfaati için tedbir, emir ve yasaklama, ceza ve mükâfat hukuku koyarak akıllı varlıklar üzerinde tasarruf, güç ve yetkisi demektir. Mâliklik ise, mal hükmünde olan şeyler ve bunların üzerindeki fertlerin kişisel menfaati için tasarruf ve yönetim yetkisi demektir. İşte bu iki yetkinin de tamamı “Âlemlerin Rabbi Allah’a” aittir. Bu ayet “Allah, din gününün maliki de diğer günlerin maliki değil mi?” şeklinde düşünülmemelidir. Dünya günlerinde Allah adına veya Allah’a karşı malikler veya kendilerinin malik olduğunu zannedenler olabilir. Ancak din günü olan o hesap gününde bunların hiçbirini düşünmek mümkün değildir. Artık imtihan bitmiş ve Allah’ın yegâne malik olduğunu, inanan ve inanmayan herkes kabul etmiş veya kabul etmek zorunda kalmıştır. Bk. (En’am: 73, İsra: 111, Tâ Hâ: 114, Hac:56, Mü’minûn: 116, Furkan: 2, Fatır: 13, Zümer: 6, Mü’min:16, Haşr:23, Cuma: 1, Mülk: 1, İnfitar: 19)

Muhammed Esed Meali

Rahmân, Rahîm,

Mustafa Çavdar Meali

O Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsızdır. 7/156, 16/53, 41/2

Mustafa İslamoğlu Meali

O özünde rahmet sahibi, işinde rahmet sahibidir.[⁴]

[4] Veya: “Rahmetin sonsuz kaynağı olarak tüm varlığa rahmet eden, iman edenlere kat kat rahmet eden” (Krş: 67:19; 33:43); ya da “Sonsuz rahmetiyle her şeyi kuşatan ve rahmeti zâtının ayrılmaz bir vasfı olan (Menâr). Sıfat-ı müşebbehe olan Rahmân süreklilik ve değişmezlik bildirir. Mübalağa ile ism-i fail (veya sıfat-ı müşebbehe) olan Rahîm, oluş ve yenileniş bildirir. Abduh, çoğunluğun tercihi olan bu görüşe “delil yetersizliği” gerekçesiyle itiraz etmiştir. Ona göre doğru olan tam tersidir. Bunu da şöyle açıklar: Fu’lân vezni fa’âl vezni gibi mübalağa ifade eder. Tıpkı ğarsân (çok eken), atşân (çok susayan), ğadbân (çok kızan) sıfatları gibi sonradan ârız olan vasıflar için kullanılır. Faîl vezni ise alîm, hakîm gibi öze ait değişmez vasıflar için kullanılır (Menâr). Fakat, Elmalılı’nın da dediği gibi bu itiraz yersizdir. Rahmâniyyeti rahmetinin zâtî ve sabit olup varlığı özünden kuşattığına, Rahîmiyyeti rahmetin gerçek faili olarak rahmetini fiili ile celbeden varlıklara ihsan ettiğine delâlet eder. İlâhî Zât’ın tecellisi varlığın cevherine, ilâhî fiilin tecellisi varlığın fiiline yöneliktir. Tercihimizin gerekçesi budur.

Orhan Kuntman Meali

Hem Rahman'dır; hem Rahimdir

("Rahmin", "Rahîm" bu beyanların ikisi de rahmet kökünden gelmekle beraber, aralarında çok önemli fark vardır şöyle ki: yüce Allah'ın Rahmân oluşu ezele; Rahîm oluşu ise ahirete göredir! Bundan dolayı yaratıklar, Yüce Allah'ın Rahmân olmasıyla başlangıçtaki rahmetinden, Rahîm olmasıyla da sonuçta meydana gelecek merhametinden doğan nimetler içinde büyürler ve ondan faydalanırlar! Allah Teala Rahman olduğu için ezeli rahmeti geneldir; her şeyin ilk yaratılışında almış olduğu, yaratılışa ait yetenek ve bağışlar Allah'ın Rahmân oluşundan kaynaklanır. Bundan dolayı, içinde rahmet izi bulunmayan hiçbir varlık düşünülemez! Taşından ağacına, bitkilerinden hayvanlarına, hayvanlarından insanlarına, itaat edeninden isyan edenine, mümininden kafirine, meleklerinden şeytanına varıncaya kadar alemlerin tümü Rahmân'ın rahmetine gark olmuştur! Bu kadarla kalsa idi, insan elbette; -kendisine hür irade verilmemiş olacağından- diğer yaratıklar gibi olurdu, sorumlu tutulmazdı ki, o zaman ilim ve irade ile, çalışma ve çabalama ile ilerleme imkanı ortadan kalkardı! İşte bu hikmet gereği yüce Allah, Rahim olarak da vasıflanmıştır. Bu bakımdan; başlangıçta çalışana, çalışmaya bakmadan varlık alemine göndermek ve o şekilde idare etmek Rahmân oluşun bir rahmeti ise; daha sonra çalışana, çabalarının karşılığını ayrıca bağışlamak da -Rahîm oluşun bir rahmetidir. Demek ki, Allah Teala'nın Rahmân oluşunun karşısında; dünya ile ahiret, mümin ile kafir eşit iken Rahîm. oluşunun karşısında bunlar açık bir farkla birbirinden ayrılıyorlar.. yani, ' Bir bölük cennette, bir bölük de ateştedir!"-Şura/7- hükmü tecelli ediyor.)

Osman Fırat Meali

(O) Rahmân’dır, Rahim’dir.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

2,3,4. Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olup, ceza gününün mâliki olan Allah Teâlâ'ya mahsustur.

Suat Yıldırım Meali

O rahmândır, rahîmdir.

Son âyet doğru yolun somut, gerçekleşmiş şeklini gösterir, mümini geniş düz caddede ilerleyen peygamberlerin nuranî kafilesinin peşine yerleştirir. Örnek ihtiyacını tatmin eder. Fâtiha sûresinin okunması tamamlanınca “öyle olsun, kabul eyle!” mânasına gelen “âmin” denilmesi sünnettir.

Süleyman Ateş Meali

(O) Rahman'dır, Rahim'dir.

Rahmân ve Rahîm: (rahime) fi\linden yapılmış, mübâlağa bildiren iki isim sıfattır. Rahmet kalbdeki acıma duygusudur. Bu duygu sâhibini Lûtuf ve iyiliğe sevk eder. Rahmân'daki mübâlağa (abartma) daha fazladır. Bundan dolayı Allah'tan başkasına Rahmân adı verilemez, fakat Rahîm adı verilebilir. Nitekim Hz. peygamber (s.a.v.): "Mü\minlere şefkatli, rahîmdir" (Tevbe: 128; Ahzâb: 43) şeklinde nitelendirilmiştir. Rahmân\ın tam anlamıyle Türkçe karşılığı yoktur. Çok merhamet eden, rahmeti herşeyi kuşatan, ihsanı herşeye yaygın sözleriyle açıklanabilir. Rahmân'ın rahmeti, ezelî rahmettir. Bu rahmet, iyiye de, kötüye de, mü'mine de, kâfire de yaygındır. Varlıklar zorunlu olarak bu rahmetten yararlanıp varlık alanına çıkmışlardır. Rahîm de çok merhametli demektir. Fakat bu rahmet, varlıkların başlangıcından çok sonuçlarına, yani âhirete ilişkindir. Bundan dolayı Allah "Dünyânın Rahmânı, âhiretin rahîmidir". Yani O\nun ihsanı, dünyâda inananlara da, inanmayanlara da yagındır. Âhirette ise yalnız inananlara özgüdür (Râğıb el-Isfahânî, Müfredât) Allah'ın herşeyi yaratması, Rahmânlığının rahmetinden ileri gelir. Bu fıtrî (yaratılış) rahmetinden uzak kalan hiçbir şey yoktur. Her varlık bu rahmetin içindedir. Rahîm\in rahmeti, irâdeleriyle çalışanları yaratılış amaçlarına götürür. İyilerin mükâfât, kötülerin cezâ görmesi, rahîmlik rahmetinin eseridir. Demek ki Rahîm adının içeriğinde Allah'ın adâleti, mükâfâtı ve cezâsı da vardır. Bundan dolayı "Rahmân, bütün mahlûkatı rahmetiyle yaratıp besleyen; Rahîm, âhirette mü'minlere Lûtfuyla cennet veren, kâfirlere de adâletiyle azâbedendir" diye tefsîr edilmiştir.

Süleyman Tevfik (1927)

Bütün yaradılmışlara dünyâ ve âhiretde acıyub iylik idici.

Süleymaniye Vakfı Meali

İyiliği sonsuz, ikramı boldur.

Şaban Piriş Meali

2,3,4. Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün hakimi Allah'a mahsustur.

Ümit Şimşek Meali

O Rahmân'dır, Rahîmdir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Rahman'dır, Rahîm'dir O.

Eski Anadolu Türkçesi

gey raḥmet ķılıcı raḥmet ķılıcı.

Satır Altı Meal (1534)

Fenādan ṣoñra āḫiretde vücūd virici ve merḥameten mü’minlere raḥmet baḫş idici,

Bunyadov-Memmedeliyev

(Bu dünyada hamıya) mərhəmətli, (axirətdə isə ancaq mö’minlərə) rəhmli olana,

M. Pickthall (English)

The Beneficent, the Merciful.

Yusuf Ali (English)

Most Gracious, Most Merciful;


Designed by ÖFK