19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Beyyine Suresi 5. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ umirû illâ liya’budû(A)llâhe muḣlisîne lehu-ddîne hunefâe ve yukîmû-ssalâte ve yu/tû-zzekâ(te)(c) ve żâlike dînu-lkayyime(ti)

Ve ancak özleri halis olarak ve onun gerçek dinine uyarak Allah'a kulluk etmeleri emredildi onlara, doğru olmaları emredildi ve namaz kılmaları ve zekat vermeleri ve işte budur hükümleri sabit doğru kitaplardaki din de.

Oysa onlar, Dini sadece O’na halis kılan hanifler (Allah’ı birleyenler) olarak, ancak Allah’a kulluk etmek, namazı dosdoğru ikame edip (huzur ve şuurla yerine getirmek) ve zekâtı vermek dışında (yanlış ve yararsız şeylerle) emrolunmamışlardı. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din bu (İslam)dır.

Oysa kendilerine yalnızca Allah'a ibadet etmeleri, bütün içtenlikleriyle yalnız O'na iman ederek batıl olan herşeyden uzak durmaları, namazlarında dikkatli ve devamlı olmaları ve mallarının bencillik kirinden arındırılması için karşılıksız harcamada bulunmaları emrolunmuştu. İşte dosdoğru din de budur.

Halbuki, onların da, yalnız Hakka ve tevhide yönelerek, dininde Allaha halisane samimi davranarak Allah'a kulluk ve ibâdet etmeleri, O'nun şeriatına bağlanmaları, O'na boyun eğmeleri, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılmaları, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlıklı bir toplumun dini, insanlığı, insanî değerleri ayakta tutacak hak din, zamanla değişmeyen tabiî hukuk kurallarını içeren şeriat, düzen, medeniyet budur.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 16/36; 21/25.

Oysa onlar dini yalnız O'na halis kılan hanifler olarak Allah'a kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekten başka bir şeyle emrolunmamışlardı. İşte dosdoğru din de budur.

Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başka şeyle emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.

Halbuki onlar, ancak Allah'a, O'nun dininde ihlâs sahibleri olarak, diğer bâtıl dinlerden İslâm'a yönelerek ibadet etsinler, namazı gereği üzre kılsınlar ve zekâtı versinler diye emrolunmuşlardı. İşte bu emredildikleri şey, dosdoğru hak dindir.

Hâlbuki dini Allah’a has kılarak, dosdoğru bir şekilde O’na ibadet etmekle, namaz kılmakla, zekât vermekle emir almışlardı. (Evet, kendilerine yalnızca böyle emredilmişti.) İşte doğru yolda olan bir milletin dini budur!

Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a halis kılıp O'nu birleyerek Allah'a kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur.[788]

[788] Haniflik ve doğru din hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 272-273.

Onlarsa ancak, dini Allah için özden kılarak, pak Müslüman olarak, namaz kılmak, zekât vermek ile emrolunmuşlardır; doğru din işte budur

Oysa onlar, bâtıl dinlerden uzaklaşarak saf bir inançla, dini yalnız Allah'a has kılmak, O'na kulluk etmek, namazlarında dikkatli ve devamlı olmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. İşte en doğru olan din de budur.

Hâlisâne du’â itmekden, Allâh’a sâdık olmakdan, namâz kılmakdan ve zekât virmekden gayri kendilerine ne emir olunuyor? Hakîki dîn budur.

Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.

Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

Halbuki onlara, Allah’a kulluk etmeleri, Hanîfler olarak O’na yürekten inanıp boyun eğmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emredilmişti. Doğru din de işte budur.

Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.

 «Hanif» deyimi için Rûm sûresi 30. âyetin açıklamasına bakınız.

Oysa onlardan, dini sadece ALLAH'a ait kılan tektanrıcılar (monoteist) olarak O'na kulluk etmeleri, namazı gözetmeleri ve zekatı vermeleri istenmişti. İşte dosdoğru din budur.

Bak 39:11.

Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.

Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hak perest müvahhid (hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ıbadet etsinler ve namazı dürüst kılsınlar ve zekâtı versinler, ve odur «dîni kayyime»

Hâlbuki onlara, dini ancak Allah’a has kılarak, şirk koşmadan sadece Allah’a kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte (Allah’ın bütün peygamberlere vahyettiği ve bütün peygamberlerin de ümmetlerine tebliğ ettiği) dosdoğru din budur.

Oysa Allah'a kulluktan ve dini hanifler¹ olarak O'na has kılmaktan ve salatı ikame etmekten², zekâtı vermekten² başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte doğru din budur.

1- Şirk koşmaksızın Allah\a yönelmiş olan. 2- Şirkten arınmış bir bilinçle Allah\a yönelmek, O\na kulluk etmek ve bunu arınmış, temizlenmiş bir benl... Devamı..

Halbuki onlar Allaha, Onun dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı ve muvahhidler olarak, ibâdet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyle emr olunmamışlardı. En doğru dîn de bu idi.

Hâlbuki (onlara) ancak, dinde ihlâslı (samîmî) kimseler, hakka yönelmişler olarak O'nun (rızâsı) için yalnız Allah'a kulluk etmeleri, namazı hakkıyla edâ etmeleri ve zekât vermeleri emrolunmuştu. İşte bu ise, doğru dindir!

Hâlbuki Allah’ın dinine hiçbir şey katmadan samimi (muhlisine) ve yalnızca doğru ve gerçekleri araştırarak belgeli olmak (hünefaae) şartı ile belirlediği dinde (kurallar içinde) kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekâtı vermeleri onlara emredilmişti. İşte en doğru din bunları yapmaktır.

Onlara buyrulanlar yalnız şunlardı: Allah’a yürekten bağlı olarak tapın, yalvarıya durun, zekat verin, işte dosdoğru din budur.

Halbuki onlar muvahhid-i pâk olarak, dini yalnız Allah/a tahsis ederek ibadet etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı eda eylemekten başka bir şeyle emrolunmadılardı. İşte doğru yolda bulunanların dini [⁷] budur.

[7] Veya doğru dürüst din budur. Ehl-i Kitap ve müşrikler böyle bir peygamber gelinceye kadar dinimizden ayrılmayız, demişlerdi, fakat böyle bir peyga... Devamı..

Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, Hakk’a yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve arınmak için [zekât] vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı vermek dışında bir şeyle emredilmiş değillerdir. İşte sapasağlam din budur.

Oysa onlara, tertemiz bir inançla bir tek Allah’a yönelerek ve her konuda O’nun hükmüne boyun eğerek yalnızca O’na kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti; işte budur,insanı kurtuluşa iletecek dosdoğru din!
Öyleyse;

Oysa sadece, Namaz’ı kılmak, Zekât’ı vermek, Din’i O‘na has kılan hanîfler olarak Allah’a kulluk etmekle emredildiler.
Bu, Dimdik Sağlam Duran / Yürürlükteki / Geçerli dindir.

Halbuki, Allah'a tertemiz bir kalp ile ibadet etmeleri, namaz kılıp zekat vermeleri onlara da emredilmiş ve: " bütün ilahî kitapların dini budur " denmişti.

İnsanlara gönderdiğimiz kitabımızda ağır sorumluluklar yüklemedik! İnsanlardan istediğimiz şey; yeryüzündeki yaşamı sadece yasalarımıza göre kurmaları, yasamızdan ayrılmayarak hakkı adaleti gözetmeleriydi. Emirlerimi dinleyerek inançlarını göstermeleri, salat-ı ikame etmek için huzurumuza durmaları, ayetlerimle bilgilerini, bilinçlerini artırarak kendilerini özeleştiriye tabi tutmaları, hataları varsa tövbe etmeleriydi. İnsanlara yeryüzünde birçok nimetler verdik. İnsanları varlıklarla donattık. İstedik ki zekât-ı ikame ederek, her türlü dünyevi kaygılardan, dünyevi düşkünlüklerden uzak dursunlar, kötülüklerden, pisliklerden, haramlardan temizlensinler, kendilerine verdiğimiz varlıklardan Allah yolunda harcayarak arınsınlar. İnsanlar için katımızdaki en doğru yol, en doğru yaşam tarzı budur. İnsanlara sadece barışı, huzuru, esenliği koruyan bir yaşam tarzı emrettik!

(Oysa) dini yalnız O’na özgü kılarak, [hanîf]ler (Allah’ı birleyenler) olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri kendilerine özellikle emredilmişti. İşte sağlam din budur.

Hâlbuki onlar sadece, dini yalnız Allah’a has kılarak,¹ Allah’a tam inanarak, namazı dosdoğru ve devamlı kılmakla ve zekât vermekle emrolunmuşlardı. İşte dosdoğru din de buydu.

1 Hanif: Lügatte sapıklıktan hak yola, çarpıklıktan doğruluğa, eğriyi bırakıp doğruya giden demektir. Bu anlam İbrahim (a.s.)’ın dinine isim olmuştur ... Devamı..

Oysa kendilerine yalnızca Allah’a ibadet etmeleri, bütün içtenlikleriyle yalnız O’na iman ederek bâtıl olan her şeyden uzak durmaları; ⁵ namazlarında dikkatli ve devamlı olmaları; ve karşılıksız harcamada bulunmaları ⁶ emrolunmuştu: çünkü bu, doğruluğu kesin ve açık olan bir ahlakî değerler sistemidir. ⁷

5 Hunefâ’nın (tekili hanîf) bu çevirisi için bkz. sure 2, not 110.6 Zekât terimi, burada, Müslümanların ödemekle yükümlü oldukları zorunlu vergiden da... Devamı..

Oysa onlar, dini/yaşamlarını sadece Allah’a has kılarak Hanifler/şirke bulaşmamış kimseler olarak Allah’a kulluk etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek ile emrolunmuşlardı. İşte insanlığın değerler sistemi/dosdoğru din budur. 6/162, 30/30

Oysa kendileri yalnızca Allah’a kulluk etmek, din koyma yetkisinin sadece O’na mahsus olduğuna iman edip bâtıl olan her şeyden uzak durmak, ibadeti hakkıyla eda etmek,[⁵⁸⁴³] arınmak ve artmak için verilmesi gerekeni vermekle emrolunmuşlardı: İşte insanlığın ebedî değerler sistemi budur.[⁵⁸⁴⁴]

[5843] Salât’ın “ibadet” anlamı için bkz: 19:59, not 65. [5844] Dînu’l-kayyimeh, takdiren dînu’l-milleti’l-kayyime olarak anlaşılabileceği gibi, sû... Devamı..

Oysa onlar ancak, dini Allah'a tahsis ederek, O'nu birleyerek yalnız Allah'a kulluk etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardı ki, en doğru din de bu idi.

Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte dosdoğru din budur.

Halbuki, onlar emrolunmadılar, ancak dinde ihlas sahipleri, muvahhidler olarak ibadet etsinler ve namazı dosdoğru kılsınlar ve zekâtı versinler (diye emrolunmuşlardır). Ve işte en doğru din de budur.

Halbuki onlara, şirkten uzak olarak yalnız Allah'a ibadet etmeleri, namazı hakkıyla ifâ etmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlam, dosdoğru din budur. [21, 25; 16, 36]

Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a halis kılıp O'nu birleyerek Allah'a kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekatı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din oydu.

Onlar ancak dînlerinde hâlis ve bâtıldan 'ârî olarak Allâh'a 'ibâdet itmekle ve namâz kılmak ve zekât virmekle emr olunmuşlardı. Bu da doğrı dîndir.

Onlara (resullerimiz tarafından) sadece şu emir verilmiştir: Allah’ın dinine bir şey katıştırmadan yalnız O’na kulluk edin; namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı da verin. İşte doğru din budur.

Onlar, sadece dini/otoriteyi Allah'a has kılan hanifler olarak ona kulluk etmek, namazı kılmak, zekatı vermek ile emrolunmuşlardı. İşte dosdoğru din budur.

Oysa onlar sadece bâtıl dinlerden uzaklaşarak saf bir inançla Allah'a kulluk etmek, namaz kılmak ve zekât vermekle emrolunmuşlardı ki, dosdoğru din de zaten budur.

Oysaki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı/duayı yerine getirmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din.

daħı buyrılmadılar illā kim ŧapalar Tañrı’ya iħlāś eyleyicilerken aña dįni müsülmānlarken daħı ŧururalar namāzı daħı vireler zekātı. daħı şol ŧoġru dįndür.

Daḫı buyrulmadılar, illā Allāha ṭapmaġa, iḫlāṣ idüp aña dīni aru i‘tiḳād‐ıla.Daḫı durġuralar namāzı, daḫı vireler zekātı. Daḫı doġrularuñ dīni oldur.

Halbuki onlara əmr edilmişdir ki, Allaha – dini yalnız Ona məxsus edərək, batildən haqqa (islama) dönərək – ibadət etsinlər, namaz qılıb zəkat versinlər. Doğru-düzgün din budur!

And they are ordered naught else than to serve Allah, keeping religion pure for Him, as men by nature upright, and to establish worship and to pay the poor due. That is true religion.

And they have been commanded no more than this:(6228) To worship Allah, offering Him sincere devotion, being true (in faith);(6229) to establish regular prayer; and to practise regular charity; and that is the Religion Right and Straight.(6230)

6228 The three eternal principles of Religion are: (1) sincere devotion to Allah; (2) Prayer and Praise as drawing man nearer to Allah and to the spir... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.