19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 69. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kelleżîne min kablikum kânû eşedde minkum kuvveten veekśera emvâlen veevlâden festemte’û biḣalâkihim festemta’tum biḣalâkikum kemâ-stemte’a-lleżîne min kablikum biḣalâkihim veḣudtum kelleżî ḣâdû(c) ulâ-ike habitat a’mâluhum fî-ddunyâ vel-âḣira(ti)(s) veulâ-ike humu-lḣâsirûn(e)

Siz de, sizden öncekilere benziyorsunuz; onlar, kuvvetçe daha ileriydi sizden, malları, evlatları da daha fazlaydı. Nasibiniz kadar faydalanmak istediniz, nitekim sizden öncekiler de nasipleri kadar faydalanmak istediler ve onlar nasıl kafirliğe daldılarsa siz de daldınız. Yaptıkları iş, dünyada da boşa gitti, ahirette de ve onlardır ziyankarların ta kendileri.

Siz de (aynen) sizden önceki (münafık ve kâfir kimseler) gibisiniz. (Sonunuz da onlar gibi olacaktır.) Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar da (dünyalıktan) kendi (nasip) paylarıyla yararlanmaya (ve zevkü sefa içinde yaşamaya) baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi (kısmet) paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve şehvet batağına) dalanlar gibi (gaflet ve dalâlete) daldınız. (Daha öncekilerin dünyalık nimet ve fırsatlardan kendi paylarına düşenlerle şımarıp haksızlık ve ahlâksızlık yolunda nefsani arzularına tapındıkları gibi, maalesef sizler de hayır yolunda kullanmak üzere size verilenlerle şeytani gurura ve duygularınıza kapıldınız; bâtıla kayanlarla beraber siz de sapkınlığa battınız.) İşte onların dünyada ve ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

Ey münafıklar! Sizler tıpkı kendinizden evvel yaşayıp giden, münafık kimseler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe sizden daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar. Onlar bu dünyadan kendi paylarını aldılar. Siz de kendi payınızı alıp yararlandınız; tıpkı sizden öncekilerin paylarını aldıkları gibi. Ve işte siz de, tıpkı onlar gibi çürük ve asılsız davalara dalıp gittiniz. İşte bunların amelleri hem dünyada, hem de ahirette boşa gitti ve işte bunlardır kaybedenler.

Siz de tıpkı sizden önce yaşayıp helâk olmuş milletler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, malları, servetleri ve evlâtları sizinkilerden daha çoktu. Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler paylarına düşen kadarıyla nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de onlar gibi payınıza düşen kadarıyla zevk sürmeye baktınız. Siz de, sizden önce batağa, çürük ve asılsız davalara dalanlar gibi batağa daldınız. İşte onların amelleri dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da boşa gitmiştir. Onlar, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.

(Ey münafıklar!) Siz de, sizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlüydüler ve malları da, çocukları da sizinkilerden daha çoktu. Onlar (dünyadan) paylarına düşenden yararlanmaya baktılar. Sizden öncekilerin paylarına düşenden yararlandıkları gibi siz de kendi payınızdan yararlandınız. Aynı şekilde onların (batıla ve dünya zevklerine) daldıkları gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir ve zarara uğrayanlar da onlardır.

Sizden önceki (münafıklar ve kâfirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

Siz ey münafıklar, kendinizden öncekiler gibisiniz. Üstelik onlar, kuvvetçe sizden daha çetin, mal ve evlâd bakımından sizden daha çok idiler. Dünya hayatından nasîbleri kadar zevk sürmeğe bakmışlardı. İşte sizden öncekiler, nasibleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız; siz de o bataklığa dalanlar gibi daldınız. İşte bunların, dünya ve âhirette, bütün amelleri boşa gitmiştir. İşte bunlar, hüsranda kalanlardır.

Sizden önceki toplumlar gibi… Kuvvet yönünden sizden daha şiddetli, mal ve evlat yönünden daha bollukta idiler. Hayattan kendilerine düşen payla yaşadılar. Siz de onların yaşadığı gibi, payınızla yaşadınız, onların daldığı gibi siz de daldınız. İşte onların bütün yaptıkları, dünya ve ahirette boşa çıktı. Ve asıl zarar edenler onlardır.

Ey münafıklar, siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mal ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Onlar kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi, siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı onların zevke dalıp gittiği gibi, siz de zevke dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da âhirette de boşa çıkmıştır. Asıl ziyana uğrayanlar da onlardır.

Münafıklar! Sizden öncekiler gibisiniz, onlar sizden çok güçlüydü, daha çoktu oğulları, malları, paylariyle gönendiler, sizden öncekilerin gönendikleri gibi, paylarınızla sizler de gönendiniz, onlar nice dalmışlarsa, siz de öyle daldınız, hem dünyada, hem ahrette onların işi bitik, işte bunlar ziyandalar

(Onlara de ki:) “Sizler de sizden önce yaşayıp gitmiş kimseler gibisiniz. Onlar (kendi zamanlarında) kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar. Onlar (bu dünyadan) kendi paylarını aldılar; siz de öncekilerin paylarını aldıkları gibi kendi payınızı alıp yararlandınız ve onlar gibi (dünya zevklerine) dalıp gittiniz. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir ve onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Ey münâfıklar! Siz de sizden evvelkiler gibi hareket idiyorsunuz, ânlar sizden daha kuvvetli ve daha zengin idiler daha ziyâde çocukları var idi bunlardan müstefîd oluyorlar idi. Siz de selefleriniz gibi hissenize isâbet idenden intifâ’ idiyorsunuz, ânların söylediklerini söylüyorsunuz. Ânların dünyâda da âhiretde de a’mâli bâtıl idi hüsrânda kaldılar.

Ey ikiyüzlüler! Siz, sizden önce daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olup, hisselerince bunlardan faydalanan kimseler gibisiniz. Sizden öncekiler, hisselerince faydalandıkları gibi siz de hissenizce faydalandınız ve onların batıla daldıklarıgibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve ahirette işleri boşa çıkanlardır, işte bunlar mahvolanlardır.

(Ey münafıklar!), siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Ey münafıklar! Sizin durumunuz da) sizden öncekilerin durumuna benziyor; üstelik onlar sizden daha güçlüydü, malları ve evlâtları daha çoktu. Onlar dünyadaki nasiplerinden haz duyup yararlandılar. Sizden öncekilerin kendi paylarından istifade ettikleri gibi siz de kendi nasibinizi elde edip yararlandınız. Siz de onların daldıkları gibi boş şeylere daldınız. İşte hem dünyada hem âhirette yaptıkları boşa gidenler bunlardır, asıl ziyana uğrayanlar da bunlardır.

(Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir.

Tıpkı sizden öncekilere benziyorsunuz; sizden daha güçlüydüler, sizden daha çok mal ve çocuklara sahiptiler. Kendilerine düşen paydan hoşlandılar, sizden öncekilerin kendi paylarından hoşlanmaları gibi siz de kendi payınızdan hoşlandınız. Kendilerini kaptıranlar gibi siz de kaptırdınız. Onlar, işleri dünya ve ahirette boşa çıkmış kimselerdir. Onlar, kaybedenlerdir.

(Ey münafıklar!) siz de tıpkı kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlıklı idiler. Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kısmetlerine düşen kadarıyla nasıl zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kısmetinize düşen kadarıyla zevk sürmeye baktınız, siz de sizden önce batağa dalanlar gibi batağa daldınız. İşte bunların dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve işte bunlar hep hüsran içinde kalanlardır.

Sizden evvelkiler gibi ki kuvvetce sizden daha çetin, mal ve evlâdca sizden daha çok idiler de dünya hayatından kısmetleriyle zevk sürmeğe bakmışlardı, o sizden evvelkiler kısmetleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız, siz de o batağa dalan gibi daldınız, işte bunların Dünya ve Âhırette bütün amelleri heder oldu ve işte bunlar hep o husran içinde kalanlardır

(Ey munâfıklar! Siz de) sizden öncekiler gibisiniz. (Sonunuz da onlardan farklı olmayacaktır.) Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlatça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onların amelleri dünyada da âhirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Onlar; kuvvetçe sizden daha güçlü, mal ve evlat bakımından sizden daha çoktular. Onlar, payları kadar bundan yararlandılar. Sizden öncekilerin paylarınca yararlandıkları gibi siz de payınızca yararlandınız. Ve onların daldığı¹ gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar hüsrana uğrayanlardır.

1- Dünyaya bağlandıkları gibi.

(Ey münafıklar) siz de tıbkı kendinizden evvelkiler gibisiniz. (Halbuki) onlar kuvvetçe sizden daha yamandı, malları, evlâdları daha çokdu. (Bu dünyâdaki) nasıybleri kadar (zevkden) fâidelenmek istediler. İşte sizden evvelkiler nasıl öyle nasıyblerince yaşamak istedilerse siz de yine kısmetinizce (zevkden) fâide aradınız. Siz de (o batağa) dalanlar gibi daldınız. Onların dünyâda da, âhiretde de yapdıkları boşa gitdi. İşte bunlar da husran içinde kalanların ta kendileridir.

(Ey münâfıklar! Siz de) sizden öncekiler gibisiniz; (hâlbuki onlar) kuvvetçe sizden daha şiddetli, mallar ve çocuklar cihetiyle daha çok idiler. Böylece (onlar dünyadan) kendi nasibleriyle faydalanmak istediler; sizden öncekiler kendi paylarına düşenle nasıl zevk sürmek istedilerse, artık siz de kendi kısmetinizle faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi (siz de o batağa) daldınız. İşte onlar dünya ve âhirette amelleri boşa gidenlerdir. Ve yine onlar gerçekten hüsrâna uğrayanlardır.

Sizden önceki toplumlardan kuvvetçe daha üstün, mal ve evlatça sizden daha zengin olanlar olduğu gibi, paylarına düştüğü kadarını geçimlik olarak elde ettiler. Sizden öncekilerin paylarına düşeni elde ettikleri gibi, sizde kendi payınıza düşen kadarını geçimlik olarak elde ettiniz. Sonra faydasız şeylerle uğraşanlar gibi, sizde boş ve faydasız şeylerle vakit geçirdiniz. İşte böyle yapanların dünya hayatında yaptıkları, hem bu dünyada, hem de ahirette boşa gitmiştir. Ziyana uğrayanlar işte bunlardır.

Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Oysaki onlar sizden daha güçlü kimselerdi, onların malları, çocukları sizinkinden daha çoktu. Kendilerine düşenden yararlanmak istemişlerdi. Öyleyse sizden öncekiler kendilerine düşenden nasıl yararlandılarsa siz de size düşenden öylece yararlandınız. Siz de onlar gibi daldınız. Bu gibilerin bu dünyada işledikleri de, öbür dünyadakiler de boşa gitti. İşte onlar kendilerine yazık edenlerdir.

Münafıklar: Siz, evvelkiler gibisiniz. Halbuki onlar sizden daha kuvvetli idiler. Malları, çocukları daha çoktu. Onlar bu dünyada nasiplerince behredar oldular. Sizden evvelkilerin nasiplerince behredar oldukları gibi [¹] siz de nasiplerinizce öyle behredar oldunuz. Onların bâtıla daldıkları gibi siz de öyle daldınız. İşte dünyada, âhirette amelleri beyhûde olanlar onlardır. İşte ziyankârlar onlardır.

[1] Nasipleri kadar dünyada zevk ve safa ile hayatlarını imrar ettikleri gibi.

(Ey münafıklar!), Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha üstün mal ve evlat bakımından daha çoktular. Dünya hayatından paylarına düşenden yararlanmaya bakmışlardı. Sizden öncekiler paylarına düşenden nasıl yararlandılarsa, siz de kendi payınıza düşenden yararlanmaya baktınız ve tıpkı batağa dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onlar, dünya ve ahirette işleri boşa gidenlerdir. İşte onlar zarara uğrayanların tâ kendileridir.

Sizden önceki (münafık ve kâfir) kimseler gibi (hareket etmektesiniz). Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çok idiler. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlandıkları gibi kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya) dalanlar gibi (dünyaya) daldınız. İşte onların dünya ve ahirette bütün amelleri boşa çıkmıştır. İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.

Ey münâfıklar! Şu hâlinizle, tıpkı sizden önceki ikiyüzlüler gibisinizve sonunuz da onlardan farklı olmayacaktır. Üstelik onlar, sizden daha güçlü, daha zengin ve daha kalabalıktılar. Bu nîmetleri bahşeden Allah’a kulluk edecekleri yerde, dünya malından paylarına düşenle keyif sürmeyi tercih ettiler. İşte, sizden öncekiler nasıl paylarına düşen nîmetlerle zevk. ü sefa sürdülerse, siz de onların hâlinden hiç ibret almadan, payınıza düşenlerle gününüzü gün ediyor, onların Allah’ı unutup kötülüklere daldıkları gibi, siz de dalıp gidiyorsunuz.
İşte, dünyaya ve âhirete yönelik tüm yaptıkları boşa gidenler bunlardır ve her şeylerini kaybedip ziyana uğrayanlar da, yine bunlardır.

Güç bakımından sizden daha çetin, mal ve evlat bakımından daha çok olan, sizden öncekiler gibi kendi nasipleriyle yaşayıp geçindiler.
Derken, sizden öncekilerin kendi nasipleriyle yaşayıp geçindikleri gibi nasibinizle yaşayıp geçindiniz / zevklendiniz.
Dalıp gidenler gibi dalıp gittiniz.
İşte, Dünya’da ve Âhiret’te onların amelleri / işledikleri boşa gitmiştir.
İşte onlar Hüsrana Düşenler’dir.

Tıpkı sizden öncekileri mahkum ettiği gibi. Hattâ eskilerin, malı mülkü ve asker gücü sizden çok çok fazla idi. Onlar bu dünyanın sefasını sürdüler. Siz de bu dünyanın sefasını sürdünüz. Hattâ en az onlar kadar. Siz de onlar gibi pisliklere belendiniz. Ama onların dünya ahiret, bütün yaptıkları boşa gitti.. Her şeylerini kaybettiler...

Ey münafıklar! Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Sizden öncekiler; sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden faydalandınız. Onların dünyaya daldığı gibi siz de dünyanın zevklerine, dünyanın çıkarlarına daldınız. Böylelerinin yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. Onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Ey münafıklar! Siz de) sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlatça daha çok olan sizden öncekiler gibi (yaptınız). [*] Onlar (dünya malından) paylarına düşenden yararlanmışlardı. Sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden yararlandıysalar siz de payınıza düşenden yararlandınız ve (yanlışa) dalanlar gibi siz de daldınız. [*] İşte onların işleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. [*] Onlar kaybedenlerin ta kendileridir. [*]

Yüce Allah münafıkları, kendilerinden önce geçmiş olan kâfirlere benzetmekte o kâfirlerin, bu münafıklardan daha güçlü, mal ve çocuk bakımından daha k... Devamı..

(Ey münâfıklar!) Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Hâlbuki onların gücü, sizden daha fazla, malları ve çocukları, sizden daha çok idi. Onlar, (bu dünyadan) paylarına düşeni aldılar. Sizden öncekiler nasıl paylarına düşeni aldılarsa siz de payınıza düşeni aldınız ve böylece, (onların bâtıla) dalıp gittikleri gibi, siz de (bâtıla) dalıp gittiniz. İşte bunlar, dünyada da âhirette de bütün yaptıkları boşa giden ve gerçekten hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

[Onlara de ki: “sizler de] sizden önce yaşayıp gitmiş [münafık] kimseler gibisiniz. ⁹⁶ Onlar kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar; onlar [bu dünyadan] kendi paylarını aldılar; siz de kendi payınızı alıp yararlandınız; tıpkı sizden öncekilerin kendi paylarını aldıkları gibi: Ve işte siz de, tıpkı onlar gibi, çürük ve asılsız dâvâlara dalıp gittiniz. (Geçmişte de, gelecekte de) işte bu tür kimselerdir, yapıp-ettikleri bu dünya hayatında da öte dünyada da boşa gitmiş olanlar; ve işte böyleleridir, kaybedenler!” ⁹⁷

96 Bu 67. ayette geçen ve münafıkların hepsinin yapı olarak gerçekte “aynı türden/aynı yapıda” (ba‘zuhum min ba‘z ) kimseler olduğuna işaret eden ifad... Devamı..

(Ey Münafıklar) Siz de tıpkı sizden önce gelip geçen kâfirler gibisiniz. Üstelik onlar güç ve kuvvet bakımından sizden daha üstün servet ve nüfus bakımından sizden daha fazlaydılar. Onlar paylarına düşen dünyalıklarla sefa sürdüler, siz de payınıza düşen ile dünyada sefa sürüyorsunuz, tıpkı sizden öncekilerin sefa sürdüğü gibi, onların batıl bataklığına düştüğü gibi siz de batılın bataklığına saplandınız. İşte bu tiplerin dünyada yaptıkları, ahirette boşa gitmiştir ve işte onlar gerçekten kaybedenlerdir. 10/62, 18/103…107, 28/77, 34/35, 47/1, 57/16

(De ki onlara): “(Siz de) tıpkı sizden önceki (ikiyüzlüler) gibisiniz. Onlar kuvvet bakımından sizden daha güçlüydüler, servet ve sayıca daha fazlaydılar; fakat bu dünyadan paylarına düşenle safa sürmeyi seçtiler; siz de kendi payınıza düşenle safa sürmeyi seçtiniz; tıpkı sizden öncekilerin kendi paylarına düşenle safa sürmeyi seçtikleri gibi:[¹⁴⁸³] sonunda siz de onların daldığı şeyin benzerine daldınız.[¹⁴⁸⁴] Önünde sonunda,[¹⁴⁸⁵] bu tür kimselerin çabaları boşa gidecektir; neticede kaybedecek olan da bunlardır.

[1483] Burada metin yalınkat haber taşıyan ‘pasif’ bir metin değil, söz konusu ettiği kimselerin seçimlerini eleştiren ve yanlışlayan ‘aktif’ bir meti... Devamı..

(Ey müşrikler) Siz de evvelkiler (evvelki ümmetlerin müşrikleri) gibisiniz (birbirinize benzersiniz) ki, onlar sizden daha güçlü, kuvvetli ve malca sizden daha varlıklı idiler! (Rablerinin ayetlerini inkar edip ahireti hiç düşünmediler, bâtıla daldılar, dünyayı tercih ettiler zevk ve sefa sürdüler) Böylece dünya nimetlerinden paylarına düşen nasiplerini almış oldular. (Ahireti fedâ ettiler)
(Ey müşrikler) Siz de (Onların yolunu takip ediyorsunuz, bu dünyada) onlar gibi kısmetinize düşen nimetlerden yararlanmaktan başka bir şey düşünmüyorsunuz, o bâtıla dalanlar gibi (Rabb'inizin ayetlerini ve ahireti inkar ettiniz) yoldan çıkıp sapıklık bataklığına daldınız! Oysa onların bütün amelleri (dünyada ve ahirette) heder olup gitti, (çevrenizdeki harâbeleri görüp de ibret almıyor musunuz? Biliniz ki) Onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir!

Sizler de sizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar (dünyada) paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. Onların böylece dünyada da ahirette de amelleri boşa gitti. Ve onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Ey münafıklar!) Siz de evvelkiler gibi ki, onlar sizden kuvvetçe daha şiddetli idiler ve emval ve evlatça daha ziyâde idiler. Artık onlar kendi nâsipleriyle faidelendiler. Siz de kendi nâsibinizle faidelenmek istediniz, o sizden evvelkilerin kendi nâsipleriyle faidelendikleri gibi ve siz de bâtıla dalanlar gibi dalıverdiniz. İşte onların amelleri dünyada ve ahirette bâtıl oldu ve işte ziyana uğramış olanlar da onlardır.

Ey münafıklar! Sizin durumunuz tıpkı sizden önce helâk olan ümmetlerin durumuna benzer. Üstelik onlar kuvvetçe sizden daha güçlü olup, malları daha fazla, evlatları daha çoktu. Onlar bu dünyadaki nasipleri kadar zevk almak istediler. İşte sizden öncekiler nasıl öyle nasiplerince yaşamak istedilerse, siz de yine kısmetinizce zevk almak istediniz. Siz de o batağa dalanlar gibi daldınız. Onların yaptıkları işler, hem dünyada hem de âhirette boşa gitti. İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileri oldular.

(Siz de), sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar kuvvetçe sizden daha yaman, mal ve evladça sizden daha çok idiler. Onlar, (dünya malından) kendi paylarına düşenle zevklerine baktılar, sizden öncekilerin, (dünyadan) kendi paylarına düşenle zevklerine baktıkları gibi, siz de kendi payınıza düşenle zevkinize baktınız ve (batıla) dalanlar gibi siz de(batıla) daldınız. Onlar, eylemleri, dünya ve ahirette boşa gitmiş kimselerdir ve ziyana uğrayanlar da onlardır.

(Ey Münâfıklar) Siz, sizden evvelkiler gibisiniz. Onlar kuvvet ve kudretde sizden şiddetli, emvâl ve evlâdda sizden kesretli idiler. Dünyâdan nasîbleri ile fâidemend oldılar, Siz de dünyâdan nasîbiniz ile fâidemend olunuz. Onların bâtıla daldıkları gibi siz de dalınız. Böylelerinin dünyâ ve âhiret 'amelleri sâkıt ve hiç gibi oldı. Dünyâ ve âhiretde ziyân iden onlardır.

Siz de öncekiler gibisiniz. Ama onlar sizden güçlüydüler. Malları ve evlatları daha çoktu. Kendi paylarından yararlanmaya baktılar. Öncekiler kendi paylarından nasıl yararlandılarsa sizde kendi payınızdan o şekilde yararlanmaya baktınız. Onların dalıp gittikleri gibi siz de dalıp gittiniz. Yaptıkları, dünyada da ahirette de boşa gitti. Umduğunu bulamayacaklar. Zarar edenler işte onlardır.

Sizden daha kuvvetli malları ve evlatları daha çok olanlar gibi... Nasipleri kadar yaşadılar. Siz, öncekilerin nasiplerinden istifade ettikleri gibi siz de nasibinize düşenden yararlandınız. Onların daldıkları gibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve ahirette yaptıkları boşa gidenlerdir. İşte bunlar mahvolanlardır.

Siz de, ey münafıklar, sizden öncekiler gibisiniz. Hattâ onlar daha da güçlüydüler; malları ve evlâtları daha fazlaydı. Nihayet onlar bu dünyadan nasiplerini aldılar. Sizden öncekiler nasıl nasiplerini aldılarsa, siz de öylece nasibinizi aldınız ve o batağa dalanlar gibi siz de daldınız. Öylelerinin yaptıkları dünyada da, âhirette de boşa çıkmıştır. Onlar hüsrana düşenlerin tâ kendileridir.

Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da âhirette de boşa çıkmıştır. İşte böyleleri hüsrana batmıştır.

anlar gibi kim sizden ilerü-di oldılar ķatıraķ sizden güçdin yaña daħı çoġıraķ mallardın yaña daħı oġlanlardın yaña. Gönendiler [99a] ülüleri-y-ile ya'nį dünyede pes gönendüñüz ülülerüñüz ile nite kim gönendi anlar kim sizden ilerü-di ülüleri-y-ile daħı girdüñüz ancılayın kim girdiler. şunlar bāŧıl oldı 'amelleri dünye içinde daħı āħiretde daħı şunlar anlardur ziyānlular.

Sizden öñdin geçen ümmetler gibi, anlar ḳatı ḳuvvetlü‐y‐idi sizden, daḫımālları çoġ‐ıdı, oġlanları ḳızları daḫı çoġ‐ıdı sizden. Ḫoş geçdiler dünyādanaṣībler bile, siz daḫı ḫoş geçdüñüz naṣīblerüñüzle. Nite kim ḫoş geçdi sizdenburun geçen ümmetler naṣībleri bile. Daḫı bāṭıl işlere girdüñüz olar girdügi gibi. Anlaruñ ‘amelleri bāṭıl oldı dünyāda, daḫı āḫiretde. Dünyā veāḫiret ḫayrını ziyān itdiler.

(Ey münafiqlər!) Siz özünüzdən əvvəlkilər kimisiniz. Hələ onlar sizdən daha qüvvətli (möhkəm), mal-dövlət, övlad baxımından daha artıq idilər. Onlar (dünyadakı) qismətlərindən həzz alıb bəhrələndilər. Siz də özünüzdən əvvəlkilər kimi (dünyadakı) qismətinizdən ləzzət alıb bəhrələndiniz. Siz də onlar kimi (yalan bataqlığına) yuvarlandınız. Onların əməlləri dünyada da, axirətdə də puça çıxmışdır. Onlar özlərinə zərər eləyənlərdir!

Even as those before you were mightier than you in strength, and more affluent than you in wealth and children. They enjoyed their lot awhile, so ye enjoy your lot awhile even as those before you did enjoy their lot awhile. And ye prate even as they prated. Such are they whose works have perished in the world and the Hereafter. Such are they who are the losers.

As in the case of those before you: they were mightier than you in power, and more flourishing in wealth and children. They had their enjoyment of their portion: and ye have of yours, as did those before you; and ye indulge in idle talk as they did. They!- their work are fruitless in this world and in the Hereafter, and they will lose (all spiritual good).


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.