Fehakka ‘aleynâ kavlu rabbinâ(s) innâ leżâ-ikûn(e)
O yüzden de Rabbimizin, bize söylediği söz, gerçekleşti, şüphe yok ki azabı tadacağız elbet.
(Artık boşuna çekişmeyelim, bizler inkâr ve isyan ettik,) "Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azap va’adi) üzerimize hak oluverdi. Şüphesiz, (müstahak olduğumuz bu azabı) tadacağımız (kesindir.)"
Fakat şimdi Rabbimizin azap sözü, bizim de aleyhimize çıktı. Ve şüphe yok ki, azabı tadacağız elbet.
“Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, peygamberlere ve kutsal kitaplara itibar etmediğimiz için Rabbimizin, aleyhimizdeki ceza ile ilgili gerekçeli kararı haklıdır. Biz bu azâbı tadacağız.”
Böylece Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Şüphesiz biz (azabı) tadacağız.
'Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azab va'di) üzerimize hak oldu. Şüphesiz, (azabı) tadıcılarız.'
Onun için Rabbimizin azabı üzerimize gerçekleşti. Muhakkak azabımızı tadacağız.
“Artık Rabbimizin sözü, hepimizin aleyhine gerçekleşmiştir. Çare yok, biz (bu azabı) tadacağız.”
“Şimdi bize Rabbimizin azap sözü kesinleşti. Artık birlikte tadacağız.”
Tanrınızın sözü bize hak oldu, herhalde tadacağız
“Artık Rabbimizin hakkımızdaki azap sözü gerçekleşti. Çaresi yok hep birlikte bu azabı çekeceğiz!”
29,30,31,32. Ânlar da: "Hayır siz inanmak istemediniz, bizim size karşu hiç bir hükmümüz yok idi, siz mücrim kavim idiniz, rabbimizin hükmi bizim hakkımızda da sâdır oldı, biz de ’azâbı çekeceğiz. Biz sizi dalâlete sevk itdik çünki biz de dalâletde idik." cevâbını virecekler.
"Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız."
“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”
Sonuçta rabbimizin hükmünü hepimiz hak ettik; artık (gerekli cezayı) mutlaka tadacağız.
«Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.»
"Rabbimizin hakkımızdaki sözü gerçekleşti, artık tadacağız."
"Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız."
Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız
(Artık hiç boşu boşuna çekişmeyelim!) Rabbimizin (azap) buyruğu üzerimize hak oldu. Hiç şüphesiz ki hepimiz (müstahak olduğumuz bu azabı) tadacağız!
«Onun için Rabbimizin sözü (azâbı) üstümüze hak olmuşdur. Şübhesiz (azabımızı) tadıcılarız (tadacağız).
“Artık Rabbimizin (azab) sözü üzerimize hak oldu; şübhesiz biz (bu azâbı)gerçekten tadacak kimseleriz.”
“ Rabbimizin sözü üzerimize gerçekleşti ve bizde bu azabı çekeceğiz.”
Artık çalabınızın azabı gerçekleşecek. Biz de kesenkes bu azabı tadacağız.
“Artık Rabbimizin sözü bize hak oldu. Muhakkak biz de (onu) elbette tadacağız.”
“Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azap vaadi) üzerimize hak oldu. Hiç tartışmasız, (azabı) tadıcılarız.”
“Böylece, Rabb’imizin zâlimler için tâ ezelden verdiği azap sözü bizim için kaçınılmaz oldu! Hepimiz suçluyuz; yaptığımız kötülüklerin acı meyvesini hep birlikte tadacağız!”
“Derken, rabbimizin sözü aleyhimize gerçekleşti.
Biz, elbette tatmaktayız”.
Hep birlikte Rabb'imizin cezasını hak ettik. Artık çekeceğiz.
"Bu suçunuzu bize atmaya çalışıyorsunuz. Artık çare yok! Rabbimizin sözü hak oldu! Hak ettiğimiz cezayı mutlaka çekeceğiz!"
Rabbimizin (azap) sözü bizim aleyhimize gerçekleşti. Biz (azabı) mutlaka tadacağız.
29,30,31,32. (Diğerleri de:) “Hayır! (Aslında) siz zâten Müslüman bile değildiniz. (Sonra) bizim sizin üzerinizde hâkimiyet kurma gücümüz de yoktu. Hatta siz, azgın bir toplum idiniz. Sonunda (hepimiz) Rabbimizin azabını hak ettik ve bu azabı mutlaka tadacağız. Biz, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik.” derler. ¹
Fakat şimdi Rabbimizin sözü bizim [de] aleyhimize çıktı: biz [günahlarımızın acı meyvesini] mutlaka tadacağız.
– Artık Rabbimizin hakkımızdaki azap sözü gerçekleşti. Çaresi yok hep birlikte bu azabı çekeceğiz. 29/25
Fakat şimdi Rabbimizin sözü hepimizin aleyhine gerçekleşti: hepimiz (yaptıklarımızın) acısını elbette tadacağız.
“Onun için, Rabbimizin azap hükmü, hepimizin üzerine hak oldu. Şüphe yok ki hak ettiğimiz azabı tadacağız.”
Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Biz onu mutlaka tadacağız.
«Artık hepimizin üzerine Rabbimizin sözü tahakkuk etti. Şüphe yok ki bizler, elbette (azabı) tadıcı kimseleriz.
29, 30, 31, 32. “Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz! ”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık. ”
Artık Rabbimizin sözü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı mutlaka) tadacağız!
(Hepsi birden) "Bugün rabbimizin 'azâbı üzerimize hak oldı. Onı her halde tadacağız."
Rabbimizin bizim aleyhimizdeki sözü kesinleşti; çaresi yok, biz o azabı çekeceğiz.
Artık Rabbimizin hakkımızdaki o sözü gerçekleşti. Kesinlikle biz onu tadacağız.
“Artık Rabbimizin sözünü hak ettik; azabı hep beraber tadacağız.
"Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Tadacağımızı elbette tadacağız."
“pes vācib oldı üzerümüze çalabumuz sözi ya'nį 'aźāb bayıķ biz ŧadıcılaruz.”
Pes vācib oldı üstümüze Tañrı ḳavli ki biz ‘aẕābı dadacaġuz.
Buna görə də Rəbbimizin sözü (əzab və’dəsi) bizim barəmizdə gerçəkləşdi. Biz mütləq (əzabı) dadacağıq!
Now the Word of our Lord hath been fulfilled concerning us. Lo! we are about to taste (the doom).
"So now has been proved true,(4054) against us, the word of our Lord that we shall indeed (have to) taste (the punishment of our sins).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |