Felemmâ câvezâ kâle lifetâhu âtinâ ġadâenâ lekad lakînâ min seferinâ hâżâ nasabâ(n)
Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi.
Vaktâki (varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize ki (karnımızı doyuralım), andolsun bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk (ve iyice acıktık)."
Orayı geçtiklerinde, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir” dedi. “Gerçektende şu yolculuk çok yordu bizi.”
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman Mûsâ genç arkadaşına, öğrencisine:
“Kahvaltımızı getir. Gerçekten, biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk.” dedi.
Orayı geçtiklerinde (Musa) genç adamına dedi ki: "Azığımızı getir. Andolsun, bu yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük."
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: 'Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.'
İki deniz kavşağını geçtikleri zaman, Mûsa, genç arkadaşına: “-Kuşluk yemeğimizi getir, gerçekten biz bu yolculuğumuzdan yorgun düştük.” dedi.
(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde, Musa hizmetçisine: “Yemeğimizi getir. Andolsun! Bu seferimizde ağır bir yorgunluk çektik.” dedi.
İkisi de orayı geçip gittiklerinde Mûsâ, genç adamına, “Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan dolayı iyice yorulduk” dedi.
Biraz ilerlediler, çömezine dedi ki: «Getir kuşluk yemeğini, bu yolculuk bizi yordu ! »
(İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde (Musa,) genç arkadaşına: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük” dedi.
Mecme’ul bahreyni geçdikden sonra Mûsâ şakîrdine: "Ta’âmımızı vir, bu seyâhatde çok yorulduk" didi.
Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi.
Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.
Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ genç adama, “Yiyeceğimizi getir. Gerçekten şu yolculuğumuz yüzünden yorgun düştük” dedi.
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.
Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi.
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi.
Bu sûretle vakta ki geçtiler fetâsına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk
(Hızır ile buluşacakları yeri) geçip gittiklerinde, (Mûsâ,) hizmetinde bulunan gence, “Bize yemeğimizi getir. Gerçekten, bu yolculuğumuzda epey yorulduk” dedi.
Epey bir mesafe aldıktan sonra, genç arkadaşına, “Yolculuğumuz nedeniyle iyice yorulduk, haydi sabah yemeğimizi getir.” dedi.
Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük».
Sonunda (Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: “Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük” dedi.
Yolda bir müddet gittikten sonra Musa genç arkadaşına “Bu kadar yorucu yolculuktan sonra yemeğimizi getir (yiyelim)” dedi.
Oradan geçip gittikten sonra Musa delikanlıya dedi: "Getir şu yemeğimizi. Ant olsun ki yolculuk bizi iyice yormuş."
Vaktaki (Mecma/ül - bahreyn)/i geçtiler. Musa hadimine «— Kuşluk yemeğimizi getir de yiyelim, * biz bu yolculukta yorgun düştük» dedi.
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç delikanlısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize; şüphesiz bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk.”
Oradan biraz uzaklaşınca, Mûsâ yardımcısına, “Azığımızı getir de karnımızı doyuralım!” dedi, “Doğrusu bu yolculuk, bizi epeyce yordu.”
Bir mesafe katettiklerinde genç arkadaşına:
-“Yiyeceğimizi getir!
Bu yolculuğumuzda epeyce yorgun düştük” dedi.
Kavşağı geçince delikanlıya: " hadi öğle yemeğimizi getir artık, çünkü bu seyahatte pestilimiz çıktı " dedi.
Bir müddet yol aldıktan sonra Musa beraberindeki gence; "Öğle yemeğimizi getir! Yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük!" dedi.
(İki denizin birleştiği yeri) geçip gittiklerinde (Musa beraberindeki) gence “Azığımızı bize getir! Şüphesiz ki bu yolculuğumuz nedeniyle çok yorulduk.” demişti.
(Oradan biraz) uzaklaştıklarında (Mûsa) hizmetçisine: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten yolculuğumuzdan dolayı yorgun düştük.” dedi.
Ve biraz uzaklaştıktan sonra [Musa] yardımcısına: “Öğlen azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!”
İki denizin birleştiği yeri geçince Musa yanındaki gence: – Haydi, azığımızı getir de yiyelim bu yolculuk bizi bir hayli yordu, dedi.
Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına “Azığımızı çıkar” dedi, “doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur.”
Oradan bir hayli uzaklaşmışlardı ki, Musa yardımcısına: "Kuşluk yemeğimizi çıkar, bu yolculuğumuzdan gerçekten yorgun düştük" dedi.
Ve biraz uzaklaştıktan sonra (Musa) yardımcısına: "Öğlen azığımızı getir" dedi, "doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!"
Vaktâ ki geçip gittiler. (Hazreti Mûsa) Genç arkadaşına dedi ki: «Bize kuşluk yemeğimizi getir, biz bu yolculuğumuzda muhakkak ki yorgunluğa uğradık.»
Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Mûsâ yardımcısına: “Getir artık kahvaltımızı! ” dedi, “Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük. ”
Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.
Oradan geçüb gitdiler. (Dinlenmek içün oturduklarında) Mûsâ şâkirdine "Yimeğimizi getir, çünki bu seyahatden bize yorgunluk hâsıl oldı" didi.
Oradan geçtikten sonra Musa genç arkadaşına dedi ki "Getir şu kuşluk yemeğimizi; bu yolculuk bizi iyice yordu."
O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi.
Buluşma yerini geçtiklerinde, Musa genç hizmetkârına “Yemeğimizi getir,” dedi. “Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yorgun düşürdü.”
Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."
pes ol vaķt kim geçdiler eyitti yigidine “getür bize ķuşlıķ öyünümüzi bayıķ gördük biz seferümüzden uşbu armaķ.”
Ḳaçan ki geçdiler Mūsā eyitdi ṭapuçısına ki Yūşa‘ bin Nūndur: Getür bizeyimegümüzi, taḥḳīḳ biz ṭapduḳ bu seferümüzde çoḳ zaḥmet.
Onlar (iki dənizin qovuşduğu yerdən) keçib getdikləri zaman (Musa) gənc dostuna dedi: “Nahar yeməyimizi gətir. Bu səfərimiz bizi lap əldən saldı!”
And when they had gone further, he said unto his servant: Bring us our breakfast. Verily we have found fatigue in this our journey.
When they had passed on (some distance), Moses said to his attendant: "Bring us our early meal; truly we have suffered much fatigue(2409) at this (stage of) our journey."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |