Araplar arasında «zıhâr» denen bir âdet vardı. Şöyle ki, bir adam karısına, «Sen bana anamın sırtı gibisin» deyince kadın o erkeğe haram sayılır ve ebediyen kocası tarafından terkedilmiş olurdu. Ashâptan Evs bin Sâbit de karısına kızıp bu sözü söylemişti. Karısı Havle, Hz. Peygamber’e gidip genç yaşında kocasına hizmetler ettiğini, çocukları olduğunu, şimdi bu ihtiyarlık zamanında kocasının o sözü söyleyerek kendisini perişan duruma düşürdüğünü anlattı ve Hz. Peygamber’den tekrar kocasına dönmesi için hüküm istedi. Hz, Peygamber de «Sen ona haramsın» dedi. Kadın, küçük çocuklarına üzüldüğünü söylüyor, lehinde bir hüküm vermesini Allah elçisinden tekrar tekrar istiyordu. Nihayet Allah Resûlünde vahiy hali belirdi ve bu âyetler indi. Böylece Allah, o eski geleneğin, yanlış bir zandan ibaret olduğunu, böyle sözlerle kadının, kocasının anası olamayacağını bildirdi. Ancak böyle bir söz söyleyene de fakirlerin lehine olmak üzere bir ceza koydu. Konan cezalar 3-4. âyetlerde belirtilmiştir.
Bunlar, yahudiler ve münafıklardı. Müslümanların yanında işaretlerle gizli gizli konuşurlar, müminlerin içlerine şüphe sokmaya çalışırlar, savaşta mücâhitlerin mağlup oldukları, geride kalanların da öldürüldükleri hissini uyandırmaya çalışırlardı. Hz. Peygamber onları bu ahlâksızlıktan menetmişti. Yahudilerin bir başka ahlâksızlığı da, Hz. Peygamber’le karşılaştıklarında «Sana ölüm olsun» anlamına gelen «Es-sâmü aleyk» şeklinde selam vermeleriydi. Hz. Peygamber onların bu saygısız ve kaba ifadelerine «Size olsun» anlamına «Aleyküm» şeklinde karşılık verir, nâzik ve mülayim tavrını değiştirmezdi.
Âdâb-ı muaşeret kaidelerinden birini öğreten bu âyete göre; mecliste yer açmak, gelenlere yer vererek kalkmak çeşitli maddi ve manevi faydalar sağlamaktadır. Zira iman ve ilimle tamamlanan ahlâk kaidelerini yaşayanlar dünya ve ahirette yüksek derecelere erişirler.
Bu emir, Hz. Peygamber’e saygı gösterilmesi, fakirlere yardım edilmesi, soru sormada da ileri gidilmemesi, ihlâslı kişilerle münafıkların, ahireti sevenlerle dünyaya meyledenlerin meydana çıkarılması gibi hikmetleri ihtiva etmektedir. Ayrıca bu âyet Hz. Peygamber’le gerekli gereksiz görüşüp konuşmak isteyen ve onu rahatsız eden kişilerin ziyaretini de bir sisteme bağlamıştır.
Görülüp bilinmesi istenen topluluk münafıklardır. Bunlar Allah’ın gazap ettiği yahudileri kendilerine dost edinmeye çalışmışlardır. Münafıklar, mümin olduklarını söyleyen ve yemin eden yalancılardır.