1 - 15. âyetlerde, kıyamet ve ahiret hayatının bir bölümü açıklanmaktadır. Buna göre, ahirette insanlar, üç sınıfa ayrılacaklardır. Bunların ikisi cennete, biri cehenneme girecektir. Cennete girecek olan «sağdakiler» amel defterleri sağından verilecek olan bahtiyar müminler demektir. «Soldakiler» de, kitapları sollarından verilen ve cehenneme girecek olan inkârcı ve günahkâr kimselerdir. Cennete girecek öteki gurubun adı da «öncüler»dir. Bunlar inanç ve amelleriyle, hayır yarışında önde olanlardır. Allah’a en yakın, rûhî tekâmülde en ileri seviyeye ulaşan kimselerdir. Bunların en makbul zümreyi teşkil ettikleri Kur’ân-ı Kerim’de açıklanmıştır. Ayrıca İslâm’a ilk girenler için de aynı terim kullanılır.
10-26. âyetler hayır yarışında ileri giden öncülerin (sâbıkûn)un kavuşacağı nimetler sıralanmıştır. Bu nimetlerden biri de, asla bitip eksilmeyen bir kaynaktan akan ve kendisinden kapların doldurulduğu Maîn adlı cennet şarabıdır.
27-40. âyetlerde sağdakilerin cennetteki hayatları anlatılmaktadır. Âyetlerin tefsirinde, cennet ehlinin 30 veya 33 yaşında gençler olarak cennete girecekleri, hûrilerin, doğum hadisesi olmaksızın yaratılacakları veya dünyadaki yaşlı kadınların, bâkire kızlar haline dönüştürülecekleri rivayetlerine yer verilmiştir.
41-73. âyetlerde soldakilerin cehennemdeki hayatı açıklanırken, inkârdaki saçmalık, delilleriyle çürütülmüştür. Meselâ, yaratanın, diriltmeye de gücünün yeteceği mutlaka kabul edilmesi gereken en tabiî durumdur. Meniden yaratılma, ölümün takdiri, ekilenlerin bitirilmesi, yağmurun yağdırılması ilâhî kudretin açık delilleridir. Ayrıca iki yeşil ağacın birbirine sürtülmesiyle hasıl olan ateş de ibret örneklerinden biri sayılmıştır. 74. âyette ise bütün bunları yapıp yaratan Yüce Rabbin ismini tesbih ederek sagımızı dile getirmemiz emredilmiştir.
Âyette geçen kitabın elimizdeki mushaf veya levh-i mahfuzdaki aslı olduğu söylenmiştir. Mushaf olduğu yolundaki yoruma göre Kur’an’ın abdestsiz ele alınamayacağına hükmedilmiştir. Kur’an abdestsiz tutulmaz fakat ezbere okunabilir. Cünüp olan kimse ise, Kur’an’a el süremediği gibi ezbere de okuyamaz.
Rivayetlere göre müşrikler yağmurun yağmasını, şu veya bu yıldızın doğmasına ve batmasına bağladıkları için âyet, rızka şükürde bulunma yerine, böyle bir anlayışa sapmayı kötülemektedir.
Can çekişen kimsenin etrafındakiler bakıp gözlerken, Cenab-ı Hak ona ilim, kudret ve tasarrufuyla daha yakındır. Ama insanlar bunun farkına varıp göremezler.