Kulû veşrabû henî-en bimâ kuntum ta’melûn(e)
Yiyin ve için, afiyetler olsun, yaptığınız şeylere karşılık.
(Onlara: Dünyada Allah için) "Yaptıklarınızdan dolayı (şimdi cennetlerde) afiyetle yiyin ve için" (diye iltifatlar yağdırılacaktır).
“İşlediklerinize karşılık afiyetle, gönül huzuru içinde, yiyiniz, içiniz
Yeyiniz, içiniz, işlediğiniz devamlı, bilinçli amellere karşılık afiyet olsun.
"Yapmakta olduklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için."
'Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için.'
(Allah onlara şöyle buyurur: Dünyada iman ve ibadet edib) çalıştığınız için afiyetle yeyin, için;
(Onlara:) “Yaptıklarınıza karşılık olarak afiyet ile yiyin ve için!” (der.)
19,20. Onlara şöyle denecektir: “Dizili koltuklara yaslanarak, yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyiniz, içiniz!” Onlara çok güzel eşler de veririz.
içinize sindirerek yiyin, için I
(Onlara:) “Dünya'da yaptıklarınızın karşılığı olarak, afiyetle yiyin için” denir.
Âfiyetle ekl idiniz, içiniz! Bu sizin a’mâlinizin mükâfâtıdır.
19,20. Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.
19,20. Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.
19-20. (Onlara denecek ki:) “Yaptıklarınızın karşılığı olarak, sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak âfiyetle yiyin için.” Ayrıca onları güzel gözlü eşlerle evlendireceğiz.
19, 20. Onlara: Yaptıklarınıza karşılık sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak âfiyetle yeyin, için (denilir). Ayrıca biz onları, ceylan gözlü hûrilerle evlendirmişizdir.
Yapmış olduklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için.
(Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için" (denilir.)
Yeyin için, afiyetler olsun çalıştığınız için
(Cennetliklere şöyle buyurulur: “Dünyada iken) yaptıklarınıza karşılık (olarak), afiyetle yiyin, için.”
Yaptıklarınızın karşılığı olarak, afiyetle yiyin ve için;
(Şöyle denilir:) «(İyi) amel (ve hareket) etmiş olduğunuz için aafiyetle yeyin, için».
(Kendilerine:) “Yapmakta olduklarınıza karşılık (mükâfât olarak) âfiyetle yiyin, için!” (denilir.)
Yaptıklarınızın karşılığı olarak, afiyetle yiyin, için.
"Güzelce yiyin için. Bu, sizin işlediklerinizin karşılığıdır,
“Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yiyiniz, içiniz!” (denilir).
“Yapmakta olduklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için.”
Onlara denilecek ki: “Yapmış olduğunuz güzel davranışlara karşılık dilediğiniz nîmetlerden afiyetle yiyin, için!”
İşliyor olduğunuz şeyler sebebiyle afiyetle yiyiniz; içiniz!
Vaktiyle yaptıklarınıza karşı, artık her şeyi afiyetle yiyip içebilirsiniz.
İnananlara; "Dünya’da inanarak yaptığınız güzel şeylere karşılık afiyetle yiyin için!" denilir.
19,20. (Onlara) “Yaptıklarınıza karşılık sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak afiyetle yiyip için!” (denecektir). Onları, güzel gözlü hurilerle eşleştirmiş (olacağ)ız. [*]
19,20. (Onlara cennette: “Dünyada) yaptıklarınızın karşılığı olarak sıra sıra dizilmiş tahtlar üzerinde kurulup oturarak afiyetle yiyin, için.” (denilir. Ayrıca) Biz, onları güzel gözlü, beyaz tenli ve kusursuz eşlerle de evlendireceğiz.¹
[Ve onlara:] “Yapmış olduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyip için,
Onlara, “Yaptıklarınızın karşılığı olarak bu nimetlerden afiyetle yiyin için!” Denilecek. 39/73-74
(ve onlara diyecek ki): “Vaktiyle yapmış olduğunuz şeylere bir karşılık olarak yiyin, için, afiyet olsun!
19,20. Onlara, "Yaptığınız güzel amellerin karşılığında, sıra sıra dizilmiş sedirlere yaslanarak afiyetle yeyin için" diye nida olunur. Ayrıca biz -ceylan gözlü hurileri- onlara eş yaparız.
Amellerinize karşılık âfiyetle yeyin, için.
Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle.
19, 20. Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: “Yiyin, için, afiyetler olsun! ” Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37, 44]
Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için;
Onlara: "Dünyâda iken işlediğiniz a'mâl-i sâlihanın mükâfâtı olarak 'âfiyetle yiyin ve için" denilür.
Onlara şöyle denir: “Yiyin için; afiyet olsun. Bu, yaptıklarınıza karşılıktır.”
-Yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetli yiyin için!
Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yiyin, için.
"Yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak afiyetle yiyin, için;
19-20. “yiñ daħı içüñ sinici andan ötürü kim işlerdüñüz tekye urıcılarken taħtlar üzere dizilmiş” daħı çiftlendürdük anlara ḥūrileri ķarası gey ķara aġı gey aķ gözlü ulu gözlüler.
yiñüz ve içüñüz ṣaġlıġ‐ıla ‘amelüñüz sebebi‐y‐ile.
(Onlara belə deyiləcəkdir: ) “(Dünyada) etdiyiniz yaxşı əməllərin müqabilində nuşcanlıqla yeyin-için;
(And it is said until them): Eat and drink in health (as reward) for what ye used to do,
(To them will be said:)(5050) "Eat and drink ye, with profit and health,(5051) because of your (good) deeds."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |