19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Zâriyât Suresi 19. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vefî emvâlihim hakkun lissâ-ili velmahrûm(i)

Ve mallarında, dileyene ve mahrum olana bir hak vardı.

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı (ve onu gönül rızasıyla ayırıp verirlerdi. Asla cimrilik ve bencillik etmezlerdi.)

ve sahip oldukları herşeyden, yardım isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay ayırırlardı.

Allah'ın farz kıldığı sosyal yardım düzeninin icabı, yardım isteyenler, medet umanlar ve iffetinden sesini çıkarmayan yoksullar için, onların mallarında, servetlerinde vermekle mükellef oldukları paylar, haklar vardır.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 6/141; 17/26; 30/38; 70/24.

Mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı.

Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.

Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır.

Mallarında, dilenci ve yoksul için bir hak vardı.

Mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.

Onların mallarında, dilenen kimselerle, yoksun olanların payları vardır

Ve sahip oldukları her şeyden, (yardım) isteyenlere ve (iffetlerinden dolayı isteyemeyen) sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı).

Mallarından bir kısmı fukarâ ve ’aceze içün idi.

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.

Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.

Yardım isteyenlere ve yoksullara mallarından belli bir pay ayırırlardı.

Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.

Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı.

Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.

Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı

Sahip oldukları mallarından, (yardım) isteyenlere ve (iffetlerinden dolayı isteyemeyen) sıkıntı içinde bulunanlara (muhakkak) bir pay ayırırlardı.

Mallarından –istesin, istemesin- ihtiyaç sahipleri için bir pay ayırırlardı.

Onların mallarında sâilin ve (kemâl-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı.

Onların mallarında, dilenen ve (iffetinden dolayı dilenmeyen) yoksul için bir hak vardır (verirler)!

Sahip oldukları mallarında, isteyenlerin ve fakir bırakılanların hakları olduğunu bilirler.

Onlar mallarından dilenenler, dilenemiyen yoksullar için pay ayırırlardı.

Onların mallarında, dilenen, malı kalmayan [⁴] için bir hak ve nasip vardır.

[4] Veya hayasından dilenmeyen fakir.

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için (ayrılmış) bir hak vardı.

Onların mallarında hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için bir hak vardı.

Ve Allah’ın kendilerine imtihan için emanet verdiği mallarında, yardımisteyen fakirlerin ve yardıma muhtaç oldukları hâlde dilenmekten çekinen yoksulların da hakkı olduğunu bilir, onların payını mutlakaayırırlardı.

Mallarında, Mahrumlar / Yoksunlar ve İsteyenler için bir hak vardır.

17,18,19. Geceleri az uyurlar,// seherlerde tevbe istiğfar ederlerdi. // Mallarında fakir ve yoksulun hakkı olduğunu bilirlerdi...

Allah’a inananlar bilirler ki; sahip oldukları mallardan yoksulların, fakirlerin, yolda kalmışların hakları vardır. Yoksulların kimi açıkça ister, kimi de arından isteyemez. İnananlar isteyemeyenleri yüzlerinden tanır. Onlara gizliden gizliye yardım ederler.

Mallarında açıktan isteyen ve açıktan isteyemeyen kişiler için hak vardır. [*]

Bu cümle infakın, sadakaların ve zekâtın “kâr”dan değil, “mal”dan verilmesi gerektiğinin apaçık delilidir. Benzer mesajlar: En‘âm 6:141; Tevbe 9:103; ... Devamı..

Onların mallarında da isteyen ve isteyemeyen yoksullar için bir hak vardır.¹

1 Yani onlar, sadakalarını ve zekâtlarını verirlerdi.

ve sahip oldukları her şeyden, [yardım] isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara ¹² bir pay [ayırırlardı].

12 Zımnen, “Ama buna rağmen yardım dilenemeyenlere” -bu ifade, ister insanlar, isterse konuşma yeteneğinden yoksun hayvanlar olsun, bütün canlı varlık... Devamı..

Ve onlar mallarından, isteyen istemeyen tüm ihtiyaç sahipleri için pay ayırırlardı. 2/267-271

mallarında, isteyebilen ve isteyemeyen muhtaçların da bir payı vardı.[⁴⁷¹³]

[4713] İnsan olması şart değil; ihtiyacını dile getiremeyen bütün canlıları kapsar (Râzî).

Onların mallarında, yoksullar ve muhtaçlar için ayrılmış, bir pay vardı. (Bunları onlara gönülden seve seve verirlerdi)

Onların mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı.

Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi.

Mallarında isteyenlerin ve yoksulların hakkını ayırırlardı.

Mallarında dilenci ve yoksul için hak vardı.

Mallarında sâillere ve fakîrlere hak vardı. (Sadaka virirlerdi.)

Mallarından, isteyenlere ve yoksullara pay ayırırlar.

Onların mallarında isteyen ihtiyaç sahipleri için de bir hak vardı.

Mallarında, isteyen ve istemeyen yoksullar için bir pay vardı.

İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların.

daħı malları içindedür anlaruñ ḥaķ, dileyici içün daħı maḥrum içün.

Daḫı māllarında ḥaḳ var‐ıdı, dilencilere ve dilencilik idebilmeye[nlere].

Mallarında da dilənçinin və (abrına qısılıb dilənməyən) yoxsulun haqqı (payı) var idi.

And in their wealth the beggar the outcast had due share.

And in their wealth and possessions (was remembered) the right of the (needy,) him who asked, and him who (for some reason) was(5001) Prevented (from asking).

5001 True charity remembers not only those in need who ask, but also those who are prevented by some reason from asking. The man of true charity seeks... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.