26 Nisan 2024 - 17 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fussilet Suresi 17. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve emmâ śemûdu fehedeynâhum festehabbû-l’amâ ‘alâ-lhudâ feeḣażet-hum sâ’ikatu-l’ażâbi-lhûni bimâ kânû yeksibûn(e)

Semud'aysa doğru yolu gösterdik de onlar, körlüğü, hidayetten üstün görüp sevdiler, onları da, kazandıklarına karşılık aşağılatıcı bir azabın gelip çatıvermesiyle helak ettim.

Semud kavmine de Hakk yolunu gösterip (uyardık). Fakat onlar körlüğü hidayete (kötülüğü iyiliğe) tercih ettiler (bile bile isyana ve inkâra yöneldiler). Böylece kazandıkları şeyler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları da yakalamıştı.

Semûd kavmine gelince, onlara da doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler ve böylece yaptıkları kötülüklerin bir karşılığı olarak, onların üzerlerine alçaltıcı bir azap yıldırımı düşüp onları yakalayıverdi.

Semûd kavmine de hak yolu göstermiştik. Hak yolda, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolda yaşamak, faaliyet göstermek varken, onu bırakıp dalâleti, sapıklığı, körlüğü tercih ettiler. Onları, işledikleri ameller, yüklenmeye devam ettikleri günahlar sebebiyle alçaltıcı bir ceza olan yıldırım çarptı.

Semud'a gelince; biz onları doğru yola ilettik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bu yüzden onları kazanmakta olduklarına karşılık alçaltıcı azabın yıldırımı çarptı.

Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.

Semûd kavmine gelince: Biz onlara doğru yolu gösterdik de onlar, körlüğü hidayete tercih ettiler. Onun için, kazandıkları günah yüzünden kendilerini, o şiddetli azab yıldırımı yakalayıverdi.

Ama Semud kavmi ise, Biz onlara yol gösterdik, onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. İşte bunun üzerine yaptıklarından dolayı, aşağılayıcı ve zayıflatıcı bir azabın yıldırımı, onları yakalayıverdi.

Semûd kavmine gelince, onlara yol gösterdik, fakat onlar körlüğü, doğru yolu bulmaya tercih ettiler. Böylece yaptıkları yüzünden alçaltıcı azap yıldırımı onları yakaladı.

Semud'a gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik, doğru yola gitmektense, kör olmayı sevdiler, yapmış oldukları şeyler yüzünden horlayıcı azabın yıldırımı yakaladı onları

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Ama onlar doğru yolda gitmektense körlüğü (ve dolayısıyla sapkınlığı) tercih ettiler. Neticede, (işledikleri kötülükler ve kazandıkları günahlar yüzünden) üzerlerine yıldırım gibi inen alçaltıcı bir azap kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi.

Biz bidâyetde Semûd kavmini hidâyete sevk itmişidik lâkin ânlar köri körine gitmeği tarîk-i hidâyete tercîh iylediler. Yapdıklarının mücâzâtı olmak üzere üzerlerine zelîlâne bir ’azâb sâ’ikası çökdi.

Semud milletine, doğru yolu göstermiştik, ama onlar körlüğü, doğru yolda gitmeye tercih ettiler. Kazandıklarının karşılığı olarak onları alçaltıcı azabın yıldırımı çarptı.

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.

Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu gösterdik ama körlüğü doğru yolu görmeye tercih ettiler; nihayet kendi yapıp ettiklerinin sonucu olarak alçaltıcı bir yıldırım azabı yakalayıverdi onları!

Semûd'a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı.

Semud'a gelince, onlara yolu gösterdik. Ne var ki onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Sonunda, kazandıklarına karşılık, onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakaladı.

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi.

Semûde gelince; biz onlara yolu gösterdik de onlar hidayete karşı körlüğü sevmek istediler, derken ve kendilerini kesibleri sebebiyle o hor azâb saıkası alıverdi

Semûd kavmine gelince... (Peygamberlerimiz vesilesi ile) onlara da doğru yolu göstermiştik, ama onlar körlüğü (küfrü), doğru yola tercih ettiler ve böylece yaptıkları (küfür ve) kötülüklerin karşılığı olarak, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.

Semûd halkına gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine, yaptıkları şeyler nedeniyle, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı.

Semuuda gelince: Biz onlara da doğru yolu gösterdik. Amma onlar körlüğü hidâyete tercîh etdiler. Onun için kendilerini, kazanageldikleri (şirk ve meaasî) yüzünden, o horlayıcı azâb yıldırımı tutuverdi.

Ve Semûd (kavmin)e gelince, onlara da doğru yolu göstermiştik; fakat (onlar)körlüğü (îman hakikatlerini görmemeyi), hidâyete tercîh ettiler; böylece kazanmakta oldukları(günahlar) yüzünden aşağılayıcı azâbın yıldırımı onları yakalayıverdi.

Semud kavmine gelince! Onlara doğru yolu göstermiştik, onlarda körlüğü, doğru yoldan daha çok sevdiler. Kazandıklarının karşılığında alçaltıcı yıldırımın azabı onları yakalayıverdi.

Semud’a gelince, Biz onlara doğru yolu gösterdik. Ancak onlar kör kalmayı doğru yolu görmekten yey saydılar. Derken bu ettikleri yüzünden o alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı.

Semud/a gelince biz onlara doğru yolu göstermiştik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazançlarının cezası olmak üzere zelil edici, yıldırım azabına tutuldular.

Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Kazandıklarına karşılık alçaltıcı [elhûn] azabın yıldırımı onları yakalayıverdi.¹¹

11 Krş. Hûd, 11/61-68; Sâd, 38/13-15; Zâriyât, 51/43-44; Hâkka, 69/5

Semud'a gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik; fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazanmakta oldukları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.

Semud’a gelince; onlara da doğru yolu göstermiştik fakat onlar, gösterdiğimiz apaydınlık yolu izlemek yerine inkâr ve cehâlet karanlıklarında kör olarak yaşamayı tercih ettiler. Bunun üzerine, yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan dolayı alçaltıcı bir yıldırım azâbı onları çarpıp yok etti!

Semûd’e gelince; onlara yol gösterdik; Hidayet’e karşılık Körlüğü tercih ettiler.
Kazanıyor oldukları sebebiyle onları Zelil Edici Azab’ın sarsıntısı tuttu.

Semûd halkına gelince, onlara da doğru yolu gösterdik ama, cehaletibilgiyetercih ettiler. Sonunda yaptıkları yanlışlar yüzünden kahreden şok acısı onların işini bitirdi.

Semud kavmine de doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler, yaptıklarına karşılık azap yıldırımı onları çarpıvermişti.

Semûd’a gelince, onlara doğru yolu göstermiştik ama onlar körlüğü doğru yola tercih etmişlerdi. [*] Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden küçük düşürücü azabın yıldırımı onları yakalayıp çarpmıştı.

Körlüğü hidayete, küfrü imana tercihle ilgili benzer mesajlar: Tevbe 9:23; İbrâhîm 14:3; Nahl 16:107.

Semûd (kavmin)e gelince Biz onlara hak yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hak yola tercih ettiler. Böylece (dünyada) yaptıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı bir azabın yıldırımı helâk ediverdi.

Semûd [kavmine] gelince, onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler: ve böylece, yaptıkları [kötülükler]in bir karşılığı olarak onların üzerine alçaltıcı bir azap yıldırımı düştü:

Semûd’a gelince, onlara da doğru yolu göstermiştik. Fakat onlar doğru yola karşı körlüğü tercih ettiler. İşledikleri yüzünden onları da alçaltıcı azabın sarsıntısı yakalayıverdi. 6/50, 27/80-81

Semud kavmine gelince… Nitekim Biz onlara da yol göstermiştik, fakat onlar doğru yolu görmektense körlüğü tercih ettiler:[⁴²⁵²] Sonuçta yapageldikleri şeylere karşılık, onları onur kırıcı azabın yıldırımı çarptı.

[4252] Görmek için göz yetmez, görme iradesi şarttır. İradeyi görmeme yönünde kullanmak, hem görme yeteneğine hem iradeye ihanettir.

Semud kavmine de, doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü, hidayete tercih ettiler ve yaptıkları günahlar yüzünden, onları da horlayıcı azap, yıldırım çarptı.

Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar doğru yola karşı kör olmayı sevdiler ve kazanmış olduklarına karşılık, alçaltıcı azaın yıldırımı onları yakaldı.

Semûd'a gelince, Biz onlara doğru yolu gösterdik, onlar ise hidâyet üzerine körlüğü seviverdiler. Artık onları kazanır oldukları şey sebebiyle o zelil edici yıldırım azap yakaladı.

Semûd halkına gelince Biz onlara da doğru yolu gösterdik; fakat onlar körlüğü hidâyete tercih ettiler. Derken işledikleri işler sebebiyle alçaltıcı bir azap yıldırımı onları alıverdi.

Semud(kavmin)e gelince onlara yol gösterdik; fakat onlar, körlüğü doğru yolu bulmağa yeğlediler. Böylece yaptıkları yüzünden alçaltıcı azab yıldırımı onları yakaladı.

Ve ammâ Semûd kavmine yol gösterdik. Fakat onlar körlüği hidâyet üzerine tercîh iylediler. Bunun üzerine dünyâda kazandıkları küfür ve me'âsî sebebiyle onları şiddetli 'azâb yıldırımı urub helâk itdi.

Semud halkına da doğru yolu gösterdik ama onlar doğruyu değil, körlüğü tercih edince yaptıklarına karşılık gökten gelen alçaltıcı bir azaba çarpıldılar.

Semûd'a gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Onlar ise körlüğü kılavuza tercih ettiler. Bu sebeple onları, yaptıklarına karşılık zelil edici bir azabın sarsıntısı tutmuştu.

Semud'a da Biz doğru yolu gösterdik; fakat körlük onlara hidayetten daha sevimli geldi. Onları da kazandıkları günahlar yüzünden aşağılayıcı bir azabın yıldırımı çarpıverdi.

Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı.

daħı ammā ŝemūd ŧoġru yol gösterdük anlara pes sevdiler göz süzligi ya'nį küfri ŧoġru yol üzere. pes duttı anları ķatı doķunıcı 'aźābı ħorlıķ 'aźābınuñ andan ötürü kim oldılar işlerler.

Ve ammā ẞemūd ḳavmine hidāyet virdük. Pes iḫtiyār itdiler azġun‐luġı hidāyet üstine. Pes anları helāk itdi rüsvāylıḳ ‘aẕābı anlaruñ günāhlarısebebi ile.

Səmud qövmünə gəlincə, Biz onlara haqq yolu göstərdik, amma onlar korluğu (küfrü) doğru yoldan üstün tutdular. Beləliklə, onları qazandıqları günahların ucbatından zəliledici ildırım əzabı yaxaladı.

And as for Thamud, We gave them guidance, but they preferred blindness to the guidance, so the bolt of the doom of humiliation overtook them because of what they used to earn.

As to the Thamud,(4484) We gave them Guidance, but they preferred blindness (of heart) to Guidance: so the stunning Punishment(4485) of humiliation seized them, because of what they had earned.

4484 The story of Thamud usually goes with that of 'Ad. Cf. 36:140-59; also 7:73- 79, and n. 1043. 4485 "The stunning Punishment": i.e., deafening noi... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.