19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 91. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Setecidûne âḣarîne yurîdûne en ye/menûkum veye/menû kavmehum kulle mâ ruddû ilâ-lfitneti urkisû fîhâ(c) fe-in lem ya’tezilûkum veyulkû ileykumu-sseleme veyekuffû eydiyehum feḣużûhum vaktulûhum hayśu śekiftumûhum(c) veulâ-ikum ce’alnâ lekum ‘aleyhim sultânen mubînâ(n)

Başka bir bölüğünü de şöyle bulacaksınız: Onlar, sizden de emin olmak isterler, kavimlerinden de. Fakat bir fitneye sevk edilince ta içine dalıverirler. Onlar sizi bırakmazlar, sizinle barış halinde yaşamazlar ve sizden el çekmezlerse tutun onları, öldürün onları bulduğunuz yerde ve işte size, onlara karşı apaçık bir kudret ve salahiyet verdik.

(Bunun yanında, inkârcı ve münafıklardan) Diğer bazılarını da, (hem) sizden ve (hem de) kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye (teşvik edilip) her geri çağrılışlarında ise (hemen onun) içine baş aşağı (şuursuzca balıklama) dalarlar. Şayet bunlar sizden uzak durmaz, barış (şartların)ı size bırakmaz ve ellerini (fitne fesatlıktan) çekmezlerse, artık onları her nerede bulursanız, tutup yakalayın ve onları öldürüp (etkisiz bırakın). İşte size, onların aleyhinde apaçık olan bir sultan (destekleyici bir delil-bürhan) kıldık.

Başka bir takım insanlar da bulacaksınız ki, hem sizden hem de kendi toplumlarından güven içinde kalmayı isterler. Ama her ne zaman kavga ve kargaşaya sürüklenirlerse ona balıklamaya atılırlar. Öyleyse onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilmezler ve barışı önermezler, kargaşadan el çekmezlerse onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün. İşte öylelerine karşı Allah size açık bir yetki vermiştir.

Hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başkalarını da göreceksin. Fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, inkâra, küfre yardımcı olmak, müslümanların kanına girmek için davet olunduklarında balıklama dalarlar. Sizden uzak durmazlar, size barış teklif etmezler, ortalık karıştırmaktan da ellerini çekmezlerse, onları yakalayın, bulduğunuz yerde onları öldürün. İşte onların aleyhine, size, apaçık bir ferman, bir yetki verdik.

Diğer bazılarının da hem sizden hem de kendi toplumlarından güvende olmak istediklerini göreceksiniz. Ne zaman fitneye çağrılsalar, baş aşağı içine dalarlar. Eğer sizden uzak durmaz, size barış teklifinde bulunmaz ve sizinle uğraşmaktan el çekmezlerse onları tutun ve yakaladığınız yerde öldürün. İşte bunlara karşı size açık bir yetki verdik.

Diğerlerini de sizden ve kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye her geri çağrılışlarında içine başaşağı (balıklama) dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barış (şartların)ı size bırakmaz ve ellerini çekmezlerse, artık onları her nerede bulursanız tutun ve onları öldürün. İşte size, onların aleyhinde apaçık olan 'destekleyici bir delil' kıldık.

Diğer bir takım kimseleri de bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin kalmak isterler. Her ne zaman fitneye çağırılırlarsa, o tarafa döner, içine düşerler. Eğer bunlar sizden çekinmezler, barışınıza yatıp taarruzdan ellerini çekmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman ve salâhiyyet verdik.

Başkalarını da, hem sizden hem de toplumlarından emin olmak istediklerini göreceksiniz. Fitneye her düştüklerinde (İslam’a karşı savaşa çağrıldıklarında,) başaşağı içine dalarlar. Eğer onlar sizden geri durmaz, barışı istemez, ellerini çekmezlerse; onları yakalayın, nerede karşılaşırsanız onları öldürün. İşte asıl, bunlara karşı Allah size açık bir yetki vermiştir.

Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar. Eğer sizden uzak durmaz, barış teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayınız, rastladığınız yerde öldürünüz. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.[81]

[81] Başkalarıyla toplumsal ilişkiler hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, V, 264-275.

Hem sizlerden, hem de kendi ulusundan, emin olmak isteyen birçok kimse bulacaksınız, ne zaman fitneye çağrılırlarsa, hemen koşarlar, sizden çekinmeyip, barışmazlarsa, el de çekmezlerse yakalayıp onları nerde bulursanız öldüresiniz, işte size bu kimseler hakkında açık belgeler verildi

Bir de hem sizden ve hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başka kimselere rastlayacaksınız. Bunlar ne zaman fitneye (şirke veya inananlarla savaşmaya), bozgunculuğa itilseler ona canla başla atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmaz ve size barış teklifi getirerek savaştan (ve sizi öldürmeye yeltenmekten) geri durmazlarsa onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün. Onlara karşı size apaçık bir yetki verdik.

Bkz. 2/191, 9/5, 47/4Bu ayet, Hz. Muhammed’e Müslüman olduklarını söyleyerek kendilerini güvence altına almak isteyen ancak müşriklerle beraber oldukl... Devamı..

Diğerlerini göreceksiniz ki sizin ve kendi kavimlerinin emniyetini celb itmeğe çalışacaklardır. Dâimâ fitneye sülûk idince mağlûb olacaklardır. Eğer bir kenara çekilmezler ise, size teslîm olmazlar ise ve sizinle muhârebe itmekden ferâgat iylemezler ise buldığınız yerde tutınız katl idiniz. Ânlar ’aleyhine size salâhiyet-i kâmile viriyoruz.

Diğerlerinin de sizden ve kendi milletlerinden güvende olmayı istediklerini göreceksiniz. Ne var ki fitneciliğe her çağırıldıklarında ona can atarlar; eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık ferman verdik.*

Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.

Bunlardan başka hem sizin hem de kendi topluluklarının karşısında güvende olmak isteyen kimseleri de bulacaksınız. Bunlar ne zaman fitneye yönlendirilseler hemen dönüp ona dalarlar; bu sebeple sizden uzak durmaz, size barışçı davranmaz ve yakanızdan ellerini çekmezlerse onları hemen yakalayın, ele geçirdiğiniz yerde öldürün. İşte onlar hakkında size apaçık bir yetki vermiş olduk.

Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.  

 87-91. âyetler bahis mevzuu olan kâfirler Medine dışındaki münafıklardır. Bunların bir kısmı Mekke’de kalmış, hicret etmemiş ve müşriklerle işbirliği... Devamı..

Hem sizinle hem kendi toplumlarıyla güven içinde durmak isteyen bir başka grup bulacaksın. Ne zaman kargaşalığa çağrılsalar içine dalarlar. Sizi yalnız bırakmaz, barış yapmak istemez ve ellerini sizden çekmezlerse karşılaştığınız yerde onları öldürebilirsiniz. Böylelerine karşı size apaçık yetki verdik.

Dinden dönen insanlar, müslümanların can ve mal güvenliklerini hiçe sayan düşmanlarla birlik olup savaşmadıkça kendilerine dokunulmaz. Savaşın temel i... Devamı..

Diğer birtakım kimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Eğer bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik.

Diğer bir takımlarını bulacaksınız ki hem sizden emin olmak hem de kavmlerinden emin kalmak isterler, fitneye sevkedildikce de döner döner içine atılırlar, eğer bunlar sizden çekinmezler ve sulha yatıb taarruzdan ellerini çekmezlerse kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün, işte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik

(Ancak, onların içerisinde,) hem sizden hem de kendi kavimlerinden yana güvende olmak isteyen (munâfık) kimseleri de bulacaksınız. Bunlar, her ne zaman (kendi kavimleri tarafından) *fitneye çağrılsalar, (hemen) canla başla atılırlar. Bu kimseler şâyet sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve (her fırsatta size saldırmaktan) ellerini çekmezlerse, artık onları nerede bulursanız yakalayın ve öldürün. İşte onlar hakkında size apaçık bir yetki verdik.

* “…fitneye çağrılsalar”; Türkçede genellikle fitne kavramından, birtakım söz ve eylemler ile kargaşa çıkarmak, insanları birbirine düşürmek gibi her ... Devamı..

Başkalarını¹ da bulacaksın hem sizden hem de kendi halklarından güvende olmak isteyen. Fitne ortamı² bulduklarında, hemen onun içine baş aşağı dalarlar. Eğer bunlar, sizden uzak durmazlar, sizinle barış yapmaya yanaşmazlarsa, sizden ellerini çekmezlerse onları yakaladığınız yerde her nerede bulursanız öldürün³ İşte bu kimseler hakkında size apaçık bir yetki verdik.

1- Münafık olanlardan. 2-Ortak koşma, küfre geri dönme. 3- Bu, Harem bölgesindeki “öldürme yasağından” dolayı, müminlerin öldürme tereddüdünü gid... Devamı..

Diğer bir takımını da şu halde bulacaksınız: Onlar hem sizden emîn olmak, hem kendi kavmlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye döndürülürler (sevk-u davet edilirler) se onun içine baş aşağı atılırlar. Öyle ise onlar sizi bırakıb bir tarafa çekilmezler, barışı size bırakmazlar, ellerini çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayıb tutun, onları öldürün. İşte size onlar, hakkında apaçık bir hüccet (ve salâhiyyet) verdik.

Bir başkalarını (da) bulacaksınız ki, (o münâfıklar) hem sizden emîn kalmak, hem de kendi kavimlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar, ona baş aşağı dalarlar. Ama sizi bırakmazlar, size barış teklîf etmezler ve (savaştan) ellerini çekmezlerse, artık onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde onları öldürün! Ve işte onlar yok mu, kendileri aleyhinde size apaçık bir delil (ve salâhiyet) verdik.

Sizden ve kendi kavimlerinden güven içinde olmak isteyen, başka kimselerle de karşılaşacaksınız. Eğer onlar tekrar sizinle savaşmak için fitne çıkartırlar, sizi rahat bırakmazlar, sizinle barış yapmak istemez ve size kötülük yapmaktan vazgeçmezlerse, onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün. Böylece biz size, düşmanlarınız hakkında yapmanız gereken apaçık yetkiler verdik.

Öyleleri ile de karşılaşırsınız ki hem sizin hem de kendi uluslarının güvenini kazanmak isterler. Onlar ne vakit bir karıştırıcılık işine çağrılacak olsalar hemen ona atılırlar. Böyle olunca, eğer onlar sizi bırakıp çekilmeyecek, size barış sunmıyacak, sizden el çekmiyecek olurlarsa artık onları, nerede bulursanız orada öldürün. İşte size onlara karşı sınırsız bir yetki verdik.

Başka bir güruh bulursunuz ki hem sizden, hem kendi aşiretlerinden emin olmağı [⁶] isterler. Bunlar her ne zaman fitneye döndürülürlerse [⁷] hemen ona baş aşağı atılırlar. Eğer bir tarafa çekilmezler, size müsalemet teklif etmezler, ellerini de çekmezlerse onları yakaladığınız yerde tutun, öldürün. İşte size, onlara karşı apaçık bir hüccet verdik [⁸].

[6] Sizi temin için Müslümanlık, aşiretlerini temin için gâvurluk gösterirler.[7] Küfre veya müslimlerle katle davet olunsalar.[8] Adavetleri o kadar ... Devamı..

Siz, hem sizden hem de kendi toplumlarından emin/güven içinde olmak isteyen başkalarını da bulursunuz. Fakat onlar her ne zaman sınava/savaşa [fitne] çağrılsalar, derhâl içine dalarlar. Eğer onlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler/size barış teklif etmezler, elleriyle/fiilen (savaşmaktan) çekinmezlerse, onları yakalayınız ve nerede bulursanız onları öldürünüz. İşte kendileri aleyhine size apaçık bir yetki [sultân] verdiğimiz böyleleridir.

Diğer bir takımını da (Aftan veya Esed oğulları gibi) hem sizden emin kalmak hem de kendi kavminden güven içinde olmayı ister halde bulacaksınız. Fitneye (inkâra) her döndürüldüklerinde ise hemen baş aşağı ona daldırılırlar. Eğer sizden uzak durmazlar, barış teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhine size apaçık bir delil verdik.

Diğer birtakım insanlar da göreceksiniz ki; ne sizinle, ne de kendi soydaşlarıyla başlarının derde girmesini istemezler; ama ne zamanMüslümanlar aleyhinde bozgunculuk ve fitneye çağırılsalar, ona koşar, gözü kapalı ta içine dalıverirler.
Eğer bunlar, sizi rahat bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve ellerini fitne fesattan çekmezlerse, onları savaş alanında gördüğünüz yerde yakalayıp öldürün! İşte kendilerine karşı savaşmanız konusunda size açıkça yetki verdiğimiz kimseler, bunlardır.
Bir de, hicret etmeye gücü yetmediğinden, düşman diyarında yaşamak zorunda kalan Müslümanlar var ki, onlara zarar vermemek için son derece dikkatli olmalısınız, çünkü:

Diğerlerini, size de güven vermek, kendi kavimlerine de güven vermek istiyorlar bulacaksınız.
Her ne zaman Fitne’ye sırt çevirdiyseler, tekrar dönüyorlar.
Sizden ayrılmadılarsa, size Teslimiyet / Barış sunmadılarsa ve ellerini çekmedilerse, bulduğunuz yerde onları yakalayın, öldürün!
İşte onların aleyhine size açık bir sültan / yetki / güç verdik.

Resulüm! Artık bazı münafıkların, hem sizinle, hem kendi milletiyle güven içinde yaşamak istediklerini görüyorsun. Çünkü fitne ile boğuşa boğuşa boğuşacak halleri kalmadı. Ancak, sizi rahatsız etmeye devam ederlerse, barışa yanaşmazlar ve sizi tehdide devam ederlerse onları bulduğunuz yerde yakalayıp haklayın. Artık, onlara karşı size tam yetki vermiştir.

Bir takım insanların sizden veya kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin! Bunlar kâfirler tarafından çok kolay etki altına alınırlar. Kâfirlere uyarak hizmet ederler. Bunlar sizden uzak durmaz, sizinle barış içinde yaşamak istemezler. Savaştan ellerini çekmezlerse onları yakalayın! Yakaladığınız yerde öldürün! Çünkü düşmanlık etmekten vazgeçmeyenlerin niyeti insanların haklarını korumak değil, insanlara zulmetmek, hırslarını insanlara zulmederek tatmin etmektir. İşte bunlara karşı size apaçık bir savaş yetkisi verdik.

Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar (münafıklar), her ne zaman Fitneye (Müslümanlara karşı savaşa) götürülseler ona hemen dalarlardı. [*] Sizden uzak durmaz, size barış teklif etmez ve ellerini (sizden) çekmezlerse, bulduğunuz yerde onları yakalayın ve öldürün! İşte onlar aleyhinde (onlarla savaşmak için) size apaçık yetki verdik. [*]

Bu mesaj Ahzâb 33:14. ayetle birlikte okunmalıdır.,Bu son dört ayet (88-91), Bakara 2:190-193, 256, Enfâl 8:39-40, Tevbe 9:2-4, 12, 36, 123; Hacc 22:3... Devamı..

Ancak (onların içerisinden) hem sizden emin olmak, hem de toplumlarından emin olmak isteyen ve ne zaman fitneye çağırılsalar onun içerisine körü körüne dalanları da bulacaksın. Eğer bunlar, sizden uzak durmaz, sizinle barış içerisinde yaşamak istemez ve sizinle savaştan el çekmezlerse, onları da yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Böylece Biz, onlarla (savaşmanız için) size açık bir yetki verdik.¹

1 Bazıları da hem sizden emin olmak hem de kendi kavimlerine karşı emin olmak isterler. Yani mü’min ile mü’min, kâfir ile kâfir olurlar. Rivayete göre... Devamı..

Hem sizden hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen, [ama] kötülük eğilimi ile her karşılaştıklarında kendilerini gözü kapalı ona kaptıran başkalarını[n da var olduğunu] göreceksiniz. ¹¹² O halde şayet onlar sizi bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve üstünüzden ellerini çekmezlerse, onları gördüğünüz her yerde yakalayın ve öldürün: İşte size kendileriyle açıkça [savaşma] izni ver-diklerimiz ¹¹³ bunlardır.

112 Lafzen, “Göreceksin onlar ne zaman fitneye dönerlerse onun içine atılırlar”, yahut “onun içine dalarlar”.113 Lafzen, “Size üzerlerinde açık bir ot... Devamı..

Bir de hem sizden hem de kendi toplumlarından, kendilerini sağlama almak ve güvende olmayı arzu eden bir grup bulabilirsin ama size karşı bir savaşa çağrıldıklarında hemen koşarlar. Şayet sizi tacizden geri durmaz, barışa yanaşmaz ve saldırıdan ellerini çekmezlerse, onları takip edin ve yakaladığınız yerde tutup öldürün. İşte size, aleyhlerine açık bir yetki verdiklerimiz bunlardır. 9/1...8, 60/8-9

Siz, hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen, fakat ne zaman (mü’minler aleyhine bir) entrikaya davet edilseler, içine balıklama dalan daha başkalarına da rastlayacaksınız. İşte o zaman, eğer onlar sizi bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve ellerini yakanızdan çekmezlerse; onları da savaş içinde gözünüze kestirdiğiniz[⁸²¹] her yerde yakalayın ve katledin: İşte size, kendileriyle savaşmanız için açık bir yetki belgesi verdiğimiz kimseler bunlardır.

[821] Sekiftumûhum kelimesinin türetildiği es-sakfe kullanıldığı altı yerde de savaş ve düşmanlık bağlamında gelir. Benzer bağlamlarda vecedtumuhum şe... Devamı..

(Münafıklardan) Başka bir topluluk bulacaksınız ki, (sizin yanınızda yalan yere iman etmiş görünerek) sizden emin olmayı, hem de (kavimlerine dönünce küfürlerini belli ederek) onlardan emin olmak isterler, (savaşan iki tarafın kavgasından güven içinde kalma siyasetini güderler. Böyleleri) Her fitneye (küfre, savaşa) itildikçe, ona tepetaklak dalarlar. (Bu bakımdan onları küfür ve şirke doğru itmemek gerekir, barış ve güven isterler ve usulca otururlarsa yapılacak bir şey yoktur, fakat) Savaşta sizden çekinmezler, andlaşma teklif etmezler ve uslu oturmazlarsa, onları da nerede yakalarsanız katledin, işte onların aleyhine de saldırmak için size yetki verdik!

Başka birtakım insanlar da bulacaksınız ki, hem sizden, hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama ne zaman fitneye götürülseler, fitnenin içine başaşağı atılırlar. Eğer onlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini (size saldırıdan) çekmezlerse onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün! İşte öylelerine karşı size açık bir yetki verdik.

Başka bir tâife de bulacaksınız ki, onlar hem sizden emin olmayı ve hem de kavimlerinden emin bulunmayı dilerler. Fitneye her sevkedildikleri zaman da onun içine başaşağı atılırlar. Artık onlar sizden çekinmezlerse ve barışı size bırakmazlarsa ve ellerini çekmezlerse onları her nerede ele geçirirseniz tutunuz ve öldürünüz. İşte sizin için onların aleyhine apaçık bir ferman verdik.

Bir de öyleleriyle karşılaşacaksınız ki onlar hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin kalmak isterler. Bunlar ne zaman fitneye (şirke veya mü'minlerle savaşmaya) çağırılsalar derhal ona dalarlar. O halde bunlar sizden uzak durmaz, size barış teklif etmezler, ellerini sizden çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün! İşte bunlara karşı size kesin bir izin ve yetki vermişizdir.

Bu âyette fitne şirk, küfür, savaş veya bozgunculuk olarak tefsir edilmiştir.Bu son âyetlerde söz konusu edilen kâfirler, Medine dışında bulunan münaf... Devamı..

Başka birtakım insanlar da bulacaksınız ki, hem sizden, hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama ne zaman fitneye götürülseler, fitnenin içine başaşağı atılırlar. Eğer onlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini (saldırıdan) çekmezlerse onları yakalayın ve nerede bulursanız öldürün! İşte öylelerine karşı size açık bir yetki verdik.

Diğer bir kavim bulursunuz ki gerek sizden ve gerek kendi kavimlerinden emîn olmak isterler. Her ne zamân fitneye (şirk ve küfre) da'vet olunsalar dönüb ona dalarlar. Sizden uzak durmaz, sizinle 'akd-i müsâlemet itmez ve ellerini sizden çekmezler ise onları nerede bulursanız tutub katl idiniz [³] Onlar üzerine size âşikâr sulta ve kudret kıldık.

[3] Bu âyet-i kerîmede mezkûr kavim, Medîne'ye geldiklerinde riyâen izhâr-ı İslâm iden ve kavimleri arasına 'avdetlerinde "Biz onlara îmân mı ideriz? ... Devamı..

Göreceksin, onların geriye kalanı, hem sizden emin olmak, hem kendi topluluklarından emin olmak isteyeceklerdir. Ne zaman fitneye (çatışma ortamına) yöneltilseler balıklamasına daldırılacaklardır. Eğer sizden uzak durmazlar, barışa yanaşmazlar ve sizden el çekmezlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhine size açık bir yetki vermişizdir.

Başkalarını da sizden ve kendi topluluklarından güvende olmayı arzu eder gibi bir halde bulabilirsin ama fitneye her çağrılışlarında ona balıklama dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barışı size bırakmazlar ve ellerini de çekmezlerse, onları bulduğunuz yerde tutup öldürün. İşte size onların aleyhine açık bir yetki veriyoruz.

Bir de öyle kimselerle karşılaşacaksınız ki, hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmak isterler. Fakat ne zaman bir fitneye çağırılsalar başaşağı içine dalarlar. Eğer onlar sizden uzak durmaz, barışa yanaşmaz ve ellerini sizden çekmezlerse, onları bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte öylelerine karşı size apaçık bir yetki vermişizdir.

Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde baş aşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.

bulasız ayruķları dilerler kim imin eyleyeler sizi, daħı imin eyleyeler ķavümlerini. her nice kim döndürinileler fitne ya'nį kāfirliġe ķoyu bıraġınılalar anuñ içine pes eger olmayalar sizden daħı bıraķmayalar sizden yaña boyun virmegi daħı yıġmayalar ellerin pes dutun anları daħı depeleñ anları anda kim bulduñuz anları. daħı şunlar, ķılduķ sizüñ içün anlaruñ-ıla ḥüccet ya'nį depelemek bellü.

Ṭaparsız özge ḳavmi ki isterler sizden imin olmaġa ḳavmlerinden daḫıimin olmaġa, her kez ki fitneye ḳayıtsalar muḫālefet iderler anda. Eger sizden ‘uzlet eylemeseler daḫı bıraḳsalar size ṣulḥ eylemegi, ḳollarınçekmeseler dutuñuz, anları öldürüñüz ḳanda ṭapsañuz. Anlar üstine sizimusallaṭ eyledük āşikāre.

Siz elə kəslərə də rast gələcəksiniz ki, onlar həm sizdən, həm də öz camaatından arxayın olmaq istərlər. (Sizin yanınızda özlərini müsəlman kimi, qəbilələrinə qayıtdıqda isə kafir kimi aparırlar). Bunlar da hər dəfə fitnə-fəsad törətməyə sövq edildikdə başıaşağı ora atılarlar (cani-dildən bu işə qoşularlar). Əgər onlar sizi tərk edib getməsələr, sülh təklif etməsələr və sizdən əl çəkməsələr, onda onlara harada rast gəlsəniz, tutub öldürün. Biz onların əleyhinə çıxmaq üçün sizə açıq fərman verdik.

Ye will find others who desire that they should have security from you, and security from their own folk. So often as they are returned to hostility they are plunged therein. If they keep not aloof from you nor offer you peace nor hold their hands, then take them and kill them wherever ye find them. Against such We have given you clear warrant.

Others you will find that wish to gain your confidence as well as that of their people: Every time they are sent back(610) to temptation, they succumb thereto: if they withdraw not from you nor give you (guarantees) of peace besides restraining their hands, seize them and slay them wherever ye get them: In their case We have provided you with a clear argument against them.

610 As opposed to the two classes of deserters to whom clemency may be shown, there is a class which is treacherous and dangerous and cannot be left a... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.