19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ankebût Suresi 66. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Liyekfurû bimâ âteynâhum veliyetemette’û(s) fesevfe ya’lemûn(e)

Bu da onlara verdiğimiz nimetlere nankörlük edip dünyada geçinip gitmeleri içindir, fakat yakında bilecek onlar.

Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve onlar (bir müddet) yararlanıp sefasını sürsünler (bakalım!..) Ancak onlar yakında bilecek (ve anlayacaklardır).

Ki, şimdilik kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve şu geçici dünya hayatından zevk alsınlar bakalım, fakat yakında bilecekler.

Kendilerine ihsan ettiklerimize karşılık bize nankörlük etsinler, sefa sürsünler bakalım! Ama yakında âkıbetlerinin nasıl olduğunu öğrenecekler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 14/28, 35; 28/57; 90/1; 106/1-2.

Kendilerine verdiğimize karşı nankörlük etsinler ve yararlansınlar diye (böyle yaparlar). Ancak yakında bilecekler.

Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve yararlansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.

Kendilerine verdiğimiz nimeti (kurtuluş nimetini) inkâr etsinler ve (geçici dünya hayatından) zevk alsınlar diye (eski tutumları olan şirke dönerler)...Fakat yakında (onlara ne azab yapılacağını) bileceklerdir.

Nihayet(*) onlara verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük ederler. Bir müddet yaşarlar. Fakat sonra (nasıl bir yolda olduklarını) bilecekler.

(*) Burada “lam”, ilâ manasına gelir. İla da, gaye ve sonuç bildirmek içindir.

Böylece kendilerine bahşettiğimiz nimetlere karşı nankörlük yapar ve dünyadaki hayatlarından zevk almaya devam ederler. Fakat yakında bileceklerdir.

Verdiğimiz şeylere, küfreyleye dursunlar, varsın geçinsinler de, yakında öğrenirler

Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve bir süre daha faydalansınlar bakalım! (Yaptıkları yüzünden başlarına gelecekleri) ileride anlayacaklar!

Varsunlar âyâtınıza inanmasunlar, dünyâ emvâlinden intifâ’ itsünler, bir gün hakîkati öğreneceklerdir.

65,66. Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.

Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve bir süre daha faydalansınlar bakalım! İleride bilecekler.

Kendilerine bahşettiğimiz şeylere karşı nankörlük etsinler, zevku safa sürsünler! Ama yakında anlayacaklar!

Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!

Bırak, kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler, zevklensinler. İleride bilecekler.

Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.

Ki kendilerine verdiğimiz ni'mete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye, fakat ileride bilirler

Kendilerine verdiğimiz (nimetler) e nankörlük etsinler ve bir süre daha (dünya hayatından) faydalansınlar bakalım! (Yaptıkları yüzünden başlarına gelecekleri) ileride bilecekler!

Onlar, kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve gönüllerince yaşasınlar! Yakında neyin ne olduğunu görecekler!

Ki (bu suretle) kendilerine verdiğimiz (ni'metler) e nankörlük etsinler ve (hayâtdan) zevk alsınlar diye. Fakat onlar yakında bileceklerdir.

Tâ ki kendilerine verdiğimiz şeylere (ni'metlere) nankörlük etsinler ve zevkedalsınlar! Fakat (onlar yaptıklarının âkıbetini) ileride bilecekler!

Onlar, Allah’ın verdiklerini şimdilik inkâr etsinler ve yaşasınlar bakalım. Sonra öğrenecekler.

Kendilerine edilen iyiliklere karşı tanımazlık etsinler, gönensinler diye! Oysa ki yakında öğreneceklerdir.

Varsın verdiklerimize karşı nankörlük etsinler, muratlarınca geçinsinler. Artık yakında bunun akıbetini anlayıp pişman olurlar.

Böylece, kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmiş ve bir süre daha yararlanmış olurlar ama yakında bilecekler.

Kendilerine verdiğimize nankörlük etsinler ve yararlanıp faydalansınlar bakalım; ancak onlar yakında bileceklerdir.

Böylece, kendilerine verdiğimiz bunca nîmetlere karşı nankörce davranır, yeme, içme ve cinsel duyguları tatminden başka bir şey bilmeyen; doğruluk, adâlet, erdemlilik gibi hiçbir ahlâkî endişe taşımayan hayvanlar gibi, dünyanın zevk ve nîmetleriyle oyalanarak yaşayıp giderler fakat ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını, yakında anlayacaklar! O hâlde, iş işten geçmeden bunu düşünsünler de, gerçek kurtuluş ve mutluluğa ancak Allah’a kulluk sayesinde ulaşılabileceğini anlasınlar:

Kendilerine verdiğimiz şeylere nankörlük etsinler, geçinsinler!
İlerde bileceklerdir.

Görmezden geldikleri nimetlerimin, biraz daha sefasını sürsünler bakalım. Nasıl olsa yakında öğrenecekler...

Verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etsinler, böylece bir süre daha faydalansınlar bakalım! İleride yaptıklarının ne olduğunu bilecekler.

65,66. Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na özgü kılarak Allah’a yalvarırlar. Fakat onları karaya kurtarınca (çıkarınca), bir de bakarsın ki kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (Allah’a) ortak koşmaktadırlar. [*] (Bir süre daha) yararlansınlar (bakalım)! İleride (gerçeği) bilecekler! [*]

Benzer mesajlar: Yûnus 10:12; Nahl 16:54; İsrâ 17:67; Rûm 30:33; Lokmân 31:32; Zümer 39:8, 49; Şûrâ 42:48.,Benzer mesajlar: Nahl 16:55; Rûm 30:34.... Devamı..

(Bunu) kendilerine verdiklerimize nankörlük etmek ve (dünyalık) menfaatler elde etmek için (yaparlar). Ama onlar, (neyin ne olduğunu) pek yakında anlayacaklar.¹

1 Âyetin bu bölümü: “Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve (biraz) safa sürsünler bakalım! Ama pek yakında bilecekler.” şeklinde de tercüme... Devamı..

böylece ⁵⁸ kendilerine bahşettiğimiz her türlü (nimete) karşı nankörlük yapar ve dünyadaki hayatlarından [ahmakça] zevk almaya devam ederler; fakat, günü gelince [gerçeği] öğrenecekler.

58 Kendinden sonra gelen yekfurû (“tam nankörlük yaparlar”) ve yetemetta‘û (“bu dünyadaki hayatlarından zevk alırlar” veya “almaya devam ederler”) fii... Devamı..

Bizim onlara verdiğimiz nimetlere nankörlük etmeye ve zevki sefa içinde hayat sürmeye devam etsinler bakalım. Nasılsa yakında gerçeği öğrenecekler. 14/32...34, 16/51...56, 80/17...32

Sonuçta[³⁵⁵¹] kendilerine verdiklerimize nankörlük etmiş ve kısa vâdeli bir hazzı tüketmiş olurlar:[³⁵⁵²] Fakat zamanı gelince (gerçeği) anlayacaklar.

[3551] Baştaki akıbet lâmına dayanarak. [3552] Li-yetemette‘ûnun türetildiği meta‘ ile ilgili bkz: 13:26, not 36.

Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler, eğlensinler bakalım! Yakında (gerçeğin ne olduğunu) bileceklerdir.

Ki kendilerine verdiğimiz (ni’metler)e nankörlük etsinler ve (şu geçici hayâtta) zevk içinde yaşasınlar. Ama yakında (gerçeği) bileceklerdir.

Kendilerine verdiğimiz şeye nankörlük etsinler ve istifadede bulunsunlar diye. Fakat yakın da bileceklerdir.

Neticede kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük edip, güya geçici bir zevk alırlar. Alsınlar bakalım, yakında öğrenirler!

Ki kendilerine verdiğimiz(ni'metler)e nankörlük etsinler ve (şu geçici hayatta) zevk içinde yaşasınlar. Ama yakında (gerçeği) bileceklerdir.

Onlar virdiğimiz ni'metlere küfür itsünler ve hayât-ı dünyâdan istifâde iylesünler. Bunun 'âkıbetini yakında anlar ve bilirler.

Bunu, Allah’ın onlara verdiğini görmemek ve günlerini gün etmek için yaparlar. Onlar yakında öğreneceklerdir.

Kendilerine verdiklerimize nankörlük edip, dünyada geçinip gitsinler bakalım, yakında öğrenecekler.

Nankörlük etsinler verdiklerimize, nasiplenedursunlar. Yakında görecekler.

Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye... Yakında bilecekler.

kāfir olsunlar aña kim virdük anlara daħı gönensünler; pes tįz bileler.

Kāfir olmaġ‐ıçun virdügümüz ni‘metlere gönensünler. Anlara ‘aẕābolġanda bileceklerdür.

Onlara verdiyimiz ne’məti inkar etsinlər və (dünyada istədikləri kimi) kef çəkib zövz alsınlar deyə (rüsxət verərik). Onlar (öz əməllərinin ağır nəticəsini) mütləq biləcəklər!

That they may disbelieve in that which We have given them, and that they may take their ease. But they will come to know.

Disdaining ungratefully Our gifts, and giving themselves up(3499) to (worldly) enjoyment! But soon will they know.

3499 Such folly results in the virtual rejection (even though it may not be express) of Allah and His Grace. It plunges man into the pleasures and van... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.